Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1019 E. 2022/106 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1019
KARAR NO: 2022/106
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/02/2019
NUMARASI: 2017/184 Esas, 2019/42 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/185 ESAS SAYILI DOSYASI :
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında … irsaliye numaralı, 19/09/2016 düzenleme tarihli, 7.556,99-TL bedelli faturaya dayanılarak icra takibi yapıldığını, borçlunun herhangi bir dayanak ibraz etmeksizin takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, itirazın takibi geciktermek maksatlı yapıldığını belirterek, itirazın iptaline takibin devamına, % 20’den az olmamak üzene icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 07/05/2015 tarihli eser sözleşmesi kapsamında davacı tarafın Mekanik ve Mimari Proje uygulaması için gerekli teknik şartnamesine uygun birinci sınıf malzemelerin alınmasını, uygulama işlemleri olan sıhhi, ısıtma, müşterek, yangın, doğalgaz, havalandırma, tesisat işlemlerinin teknik şartnameye uygun yapılmasını taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği ödemelere başladığını, ancak davacının havalandırma ve yangın işleriyle ile ilgili hiçbir işlem yapmadığı gibi yaptığı diğer işleri de ayıplı olarak ifa ettiğini, davacı tarafın yaptığı tüm işler için defalarca üçüncü kişiler tamirat ve tadilat yaptığını, davacı tarafın eksik bıraktığı işleri de 3. kişilere tamamlattıklarını, ayıplı ifanın tespiti için Bakırköy 7. Sulh Mahkemesi’nin 2017/13 D.İş. dosyası ile tespit yaptırdıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen dosyada davacı vekili, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında … irsaliye numaralı, 11.03.2016 düzenleme tarihli, 112.238,00-TL bedelli faturaya dayanılarak takip yapıldığını, davalının dayanaksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline takibin devamına, % 20’den az olmamak üzene icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davacı tarafça iddia adeldiğinin aksine takibi uzatmak gibi bir niyeti olmayan davacının uzmanlık alanı olmadığından teknik konuda uzman olan bilirkişiler tarafından tanzim edilecek nihai raporu beklediğini, bilirkişi raporu neticesinde sözleşme kapsamında taahhüt edilenin aksine söz konusu ayıplı ifanın ortaya çıkacağını, borçlu olmadığı gibi, en az bu dava değeri kadar zarara uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafın bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, hem havalandırma sisteminin hem de takiplere dayanak faturadaki diğer işlerin üçüncü kişilere yaptırıldığı, bu işlemlere yönelik faturaların bilahare sunulacağını bildirdiği ve farklı bir beyan dilekçesi ile bir kısım faturaların sunulduğu, davacı tarafın sunulan belgelere muvafakatının olmadığını bildirdiği, HMK’nın 141. maddesi gereği dilekçeler teatisinin tamamlanmasından sonra dosyaya yeni delil sunulmasının savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olduğu, davacı tarafın muvafakati olmaması sebebiyle de süresinde sunulmayan belgelerin tartışılması olanağının bulunmadığı, davalı tarafın faturanın içeriğine ilişkin süresinde yapılan bir itirazının da dosyaya yansımadığı, davalının faturayı teslim almasına rağmen itirazda bulunmaması ve ödeme yapmaması dikkate alınarak TTK’nın 1530/4-a maddesi gereğince faturanın teslim tarihinden 30 günlük sürenin sonunda yani asıl davada 20/10/2016, birleşen davada 11/04/2016 tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edildiği, asıl ve birleşen davaya konu takip tarihleri 03/02/2017 olmakla temerrüt tarihlerinden takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabının re’sen mahkeme tarafından yapılarak asıl davada 7.256,70 TL asıl alacağa temerrüt tarihi olan 20/10/2016’dan 31/12/2016’ya kadar %10,50 ve 01/01/2017’den 03/02/2017’ye kadar yıllık %9,75 avans faizi oranı üzerinden yapılan hesaplamada işlemiş faiz alacağının 216,35 TL, birleşen davada 111.220,72 TL asıl alacağa temerrüt tarihi 12/04/2016’den 31/12/2016’ya kadar %10,50 oran ve 01/01/2017’den 03/02/2017’ye kadar %9,75 yıllık avans faizi oranı üzerinden hesaplanan 9.427,09 TL işlemiş faiz talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, asıl davada; davalı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 7.256,70 -TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 216,35-TL faiz alacağı yönüyle iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi suretiyle takibin kaldığı yerden devamına, kabul edilen toplam 7.473,05 TL alacağın %20 nispetinde hesaplanan 1.494,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı yanın 69,64 TL işlemiş faiz talebine yönelik fazlaya ilişkin istemin reddine, 14,30 TL BSMV talebinin feragat nedeniyle reddine; birleşen davada, davalı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 111.220,72-TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 9.427,09-TL faiz alacağı yönüyle iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi suretiyle takibin kaldığı yerden devamına, kabul edilen toplam 120.647,81 TL alacağın %20 nispetinde hesaplanan 24.129,56-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı yanın 1.195,54 TL işlemiş faiz talebine yönelik fazlaya ilişkin isteminin reddine, 531,13 TL BSMV talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde 28.02.2018 tarihinde yapılan değişiklik ile miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanacağından asıl davanın 28.02.2018 tarihinden itibaren basit yargılama usulüne tabi olduğunu, birleşen dava açısından ise bir değişiklik olmadığını, yazılı yargılama usulü ile yargılamaya devam olduğunu, 28.02.2018 tarihinden itibaren asıl dava basit yargılama usulüne tabi olduğundan, davaların tefrik edilmesi gerekirken davaların birlikte görülmeye devam edildiğini, birleşen dava yazılı yargılama usulüne tabi olmasına rağmen mahkemece sözlü yargılama yapmaksızın hüküm verildiğini, 01.02.2019 tarihli duruşma tutanağı incelendiğinde HMK’nın 186 maddesi uyarınca sözlü yargılama yapılmaksızın hüküm verildiğini ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20086 E, 2017/2211 K sayılı ilamı), 10.09.2018 tarihli bilirki raporuna dair itirazlarını sunduklarını ancak gerekçesiz bir şekilde itirazlarının reddedildiğini, Bakırköy 7. Sulh Hukuk mahkemesinin 2017/13 D.iş sayılı dosyasında davacının yaptığı işlerle ilgili ayıplar ve yapmadığı, eksik bıraktığı işlerin tespit edildiğini, değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporunun mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda incelenmediğini, 14.03.2018 tarihinde keşif yapıldığını, bir yıl süresince bir okulun tadilat halinde beklemesinin söz konusu olmayacağını, MEB mevzuatlarının buna izin vermediğini, davacının ayıplı ifaları ve hiç yapmadığı eksik işler başka kişi ve firmalara yaptırıldığını, faturalarının dosyaya sunulduğunu, mahkeme tarafından delillerin süresinde sunulmadığı gerekçesi ile dikkate almadığını, oysa delillerin yasal süresi içerisinde sunulduğunu, cevap dilekçesinde bildirdiklerini, mahkeme tarafından ibrazı için usulüne uygun olarak süre verilmediğini, yeterli olmayan bilirkişi raporu ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, tarafların 07.05.2018 tarihli 16 maddelik eser sözleşmesi imzalandığını, tarafların cari hesap ilişkisi kapsamında çalıştığını, davacı taraf edimini yapmadığı iddiasında olmadıklarını, 166.496,00 TL ödeme yaptıklarını ancak edimlerin ifa edilmediğini, Bakırköy 7. Sulh Hukuk mahkemesi tespit dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ile havalandırma sisteminin olmadığının tespit edildiğini, ancak mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda havalandırma sisteminin olduğunun belirtildiğini, davacının edimini yerine getirmediğini, 3. Kişilere yaptırıldığını, mahkeme tarafından edimlerini yerine getirilip getirilmediğinin tespiti gerekirken sadece faturada yer alan işlerin yapıldığının tespit edildiğini ve bedelinin ödenmesine karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Mahkemece mahallinde 14.03.2018 tarihinde keşif yapılmış olup, keşifte hazır bulunan bilirkişi heyeti raporunda, delil tespiti dosyasında eksik olduğu bildirilen havalandırma sisteminin mevcut olduğu bu hususun yok sayıldığı, diğer eksiklik tespitlerinin de inşaat ile ilgili olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin mekanik tesisatın yapımına ilişkin olduğu, mekanik tesisat yönüyle bir eksiklik bulunmadığını belirtmiş; mali müşavir bilirkişi ise, ….-19/09/2016 tarihli-… nolu-7.256,70-TL ve …-11/03/2016 tarihli-… nolu-112.238,00-TL fatura tutarlarını talep edebileceği, taraf kayıtlarında takip tarihi itibariyle, 118.477,42-TL olan davacı alacak bakiyesinde 0,02-TL farkla mutabakat bulunduğu, davacının takibe konu edilen faturalar nedeniyle, asıl davaya konu takip tarihi itibariyle 7.256,70-TL, birleşen davaya konu takip tarihi itibariyle 111.220,72-TL alacaklı olduğu, işlemiş faiz taleplerinin dayanağı belge ve bilgi sunulmadığından, işlemiş faiz hesaplamasının yapılamadığı, davacı şirketin finans şirketi olmadığı dikkate alınarak % 5 oranındaki BMSV talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Taraflar arasında 0705.2015 tarihinde mekanik ve mimari projelerin uygulanmasına yönelik eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacı yüklenici asıl ve birleşen davalarda fatura alacağının tahsili için giriştiği icra takiplerine yapılan itirazların iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemektedir. Mahkemece mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Birleşen davada dilekçelerin teatisi ile ön inceleme aşamaları tamamlanmadan dosyaların birleştirilmesine karar verilmiş ve sonrasında tahkikat aşamasına geçilmiştir. Asıl ve birleşen davalarda davalıya delillerini ibraz etmek için süre verilmemiş, buna rağmen ibraz edilen deliller ise mahkemece delil olarak değerlendirilmemiştir. Öncelikle birleşen davada dilekçelerin teatisi ve ön inceleme aşamalarının tamamlanması, sonrasında davalı tarafa delillerini sunmak üzere usulüne uygun süre verilmesi ve toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmesi gerekirken bu usule uyulmaması hatalı olmuştur. Öte yandan Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/13 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda havalandırma sistemi yapılması hususundaki eksikler yönünden 8.500,00 TL eksik iş bedeli tespit edilmiş olup, davalı taraf savunmalarında eksikliklerin üçüncü kişilere tamamlattırıldığını ileri sürdüğünden, sunulacak deliller kapsamında bu hususun da değerlendirmesi gerekmektedir. Sözleşmeden doğan davalarda, dava konusu edilen alacağa temerrüt faizi işletilebilmesi için alacağın sözleşmede kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da kesin vade bulunmaması halinde 6098 sayılı TBK 117. Maddesi gereğince alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerekmektedir.Bu durumda, kabule göre de, mahkeme davacı tarafça davalıya ihtar gönderilip temerrüde düşürüldüğüne ilişkin delil bulunmadığı halde, hatalı değerlendirme ile TTK’nın 1530/4-a maddesi gereğince faturanın tabliğinden itibaren 30 gün sonrasının temerrüd başlangıç tarihi sayılarak işlemiş faiz hesaplanıp hükmedilmesi hatalı olmuştur. Yine kabule göre, uyuşmazlık bilirkişi incelemesi ve yapılan yargılama sonucu çözüme kavuştuğundan, alacak likid olmadığı halde icra incar tazminatına hükmedilmesi hatalı olduğu gibi; icra inkar tazminatın yalnızca asıl alacak üzerinden hesaplanması yerine, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/02/2019 tarih, 2017/184 Esas, 2019/42 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4- Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.