Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1018 E. 2022/909 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO:2019/1018
KARAR NO: 2022/909
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2019
NUMARASI: 2018/2 Esas, 2019/140 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedel alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili; taraflar arasında davalının Türkmenistan’da gerçekleştireceği ve davacının taraf olmadığı … Projesinde kullanılacak çelik ürünlerinin tedariki konusunda sözleşme akdedildiğini, müvekkili tarafından sözleşmede kararlaştırılan ürünlerin davalıya teslim edildiğini ve davalı tarafından itirazsız bir şekilde kabul edildikten sonra üstlenilen inşaat işinde kullanıldığını, davalının sözleşme kapsamında kendisine teslim edilen çelik imalatlar hakkında hiçbir şikayet ve itirazda bulunmadığını, sözleşmeye konu ürünlerin davalıya tam ve eksiksiz olarak telsim edilmiş olmasına rağmen davalı tarafından bakiye borcun tüm ikazlara rağmen hiçbir gerekçe göstermeyerek ödenmediğini ve iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, 111.136,38-USD bedelli bakiye hak ediş alacağının ödenmesi hususunda davalıya Bakırköy … Noterliği’nin 27/10/2015 tarihli … yevmiye ihtarnamesi keşide edilip tebliğ edilmesine rağmen davalının borcunu ödememekte ısrar ettiğini, davalı borçludan ihtarnameden sonra 39.631,022-USD bedelli 25/11/2015 tarihli … numaralı kantar farkı çeki listesi faturası da tanzim edildiğini ancak davalının bu fatura bedelini de ödemediğini, yapılmayan ödemeler nedeni ile davalı aleyhine 151.635,38-USD borcun ödenmesi amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun süresi içerisinde takibe haksız bir şekilde itiraz ettiğinden takibin durdurulduğunu belirterek borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin tüm fer’ileri ile birlikte devamına, takip borçlusunun alacağın %100’ü oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında akdedilen sözleşmeyi müteakip davacı tarafından müvekkiline bir kısım malların teslim edildiğini, müvekkili şirketin kendisine teslim edilen bazı mallar için ödemeler gerçekleştirdiğini, devam eden süreçte davacı tarafından imal edilerek müvekkili şirkete teslim edilen ve müvekkili şirketin Türkmenistan’da projesine yerleştirdiği mallarda ciddi sıkıntılar yaşandığını, öyle ki çatı platformları ve merdivenler ile trabzanlarda montelemenin ve aradan geçen bir kaç aylık sürenin devamında boyalarda atmalar meydana geldiğini, bu durumun müvekkili şirket tarafından malların teslimi anında ve ilk kontrollerde tespit edilemediğini, zaman içerisinde kendisini gösterdiğini, yapılan incelemeler neticesinde davacı tarafından imal edilen çelik ürünlerde astar boyası olarak gerekli boyaların kullanılmadığını, davacı tarafından imal edilerek müvekkiline teslim edilen mallarda ilk gözlem anında tespit edilemeyen ancak zaman içerisinde ortaya çıkan bir takım kusurların bulunduğunu, bu durumun davacıya bildirildiğini, ayıp bildiriminin usulüne uygun olarak yapıldığını, davacı şirketin bu bildirime yönelik hiçbir cevap vermediğini ve ayıplı ürünlerindeki ayıpları gidermediğini belirterek haksız davanın ve icra inkar tazminat taleplerinin reddine, davacı aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden davacı tarafından imal edilip teslim edilmiş olan malların ayıplı olduğunun davalı tarafından ispat edilemediği, yine davacıya yasal süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulduğunun ispat edilemediği, b durumda davalının bakiye cari hesap borcunu davacıya ödemekle yükümlü olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının takip tarihi itibari ile 111.136,38-USD asıl alacak ve temerrüt tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için 858,64-USD işlemiş faiz talebinde haklı olduğu, davacının fazlaya ilişkin talebini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı katılma yoluyla istinafında; kantar fark faturasının da kabulüne karar verilmese gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince bu fatura düzenlendiğini, dayanağının sözleşme olduğunu, sözleşmenin 5.1 son fıkrasına göre düzenlendiğini, 300 tonluk çelik imalat konusunda anlaştıklarını, tırların ağırlıkları da hesaplanarak fatura kesildiğini, üretilen imalatların ağırlıkları hesaplandığında kantar ile üretim arasındaki fark ortaya çıktığını, sözleşmenin bu maddesi ile bu durum öngörüldüğünü, kantar ile üretim arasındaki farkın ödenmesi için fatura kesildiğini, mahkeme bunun için ek rapor almadan da kabul kararı verebileceğini, kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, davalı tarafça kötü niyetli olarak takibe girişildiğinin ispat edilemediğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafında; davacı yan dava dilekçesinde alacağına dayanak kesin hesapta 120.000 TL ceza kesildiğini belirttiğini, ayıplı ifa yaptığını kabul ettiğini, , davacı tarafın açık ikrarı ve dayandığı delil kapsamında davalı şirkete borcu varken bu husunun bilirkişi tarafından dikkate alınmamasının hatalı olduğunu , bu nedenle davacının ayıplı ve kötü ifadan haberdar olduğunu, 2014 yılından itibaren davacı tarafından düzenlenen faturalar ile aldığı ödemeler tespit edilmiş olsaydı kesin hesap bilgisinde yer alan ceza ödemesi dikkate alınsaydı davacının alacaklı olmadığı tespit edileceğini, ortaya çıkan ayıplar sebebiyle yapılan sözleşme feshedildiğini, ödemelere de son verildiğini, ayıp ihbarını usulüne uygun süresinde yapıldığını, ilgili maillerin dosyaya sunulduğunu, ayıp hususunda mahkemenin inceleme yaptırması gerektiğini, Türkemnistandaki mallarla ilgili delil tespiti yaptırılması mümkün olmadığını uzman raporunun dikkate alınması gerektiğini , kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı ,davalı ile yapılan eser sözleşmesi kapsamında bakiye bedel alacağını talep etmiş, davalı malların ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, ayıp sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini iddia ederek davanın reddine talep etmiş, mahkemece , malların ayıplı olduğunun ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığının işveren davalı tarafından ispat edilememiş olması gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Dava dayanağı çelik imalatını konu alan eser sözleşmesi konusu itibariyle tek taraflı olarak feshedilebilir. Fesih sözleşmeyi geçmişe etkili olacak şekilde sona erdirse de tarafların davadaki taleplerine göre ileriye etkili şekilde feshettikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda sona eren sözleşme ilişkisinin ileriye dönük olarak tasfiye edilmesi gerekir. Her ne kadar mahkemece sözleşmenin, sözleşmede kararlaştırılan prosedüre uygun şekilde sona erdirilmediğinden bahisle feshin geçerli olmadığı kabul edilmiş ise de sonuçta davalı iş sahibinin iradesi sözleşmenin feshine yönelik olup bu irade beyanı karşı tarafa ulaştığı anda tüm sonuçlarını doğurur. Feshin sözleşmede kararlaştırılan şekilde yapılmamış olması feshi geçersiz kılmaz ise de, olsa olsa varsa bundan kaynaklanan zararlar istenebilir. Davacı vekili istinafında, kantar farkı çeki faturasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. O halde mahkemece davaya konu kantar farkı çeki faturasına dayalı talebinde incelenip araştırıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken ,bu konuda teknik inceleme yapılmadan ve sözleşme hükümleri de değerlendirilmeden ,sadece buna ilişkin faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından bahisle defter incelemesi ile yetinilerek bu alacak yönünden verilen ret kararı hatalı olmuştur. Bu talep yönünden teknik inceleme yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davalı vekilince kararda hükmedilen icra inkar tazminatı yönünden istinaf talebi bulunmadığından bu yönüyle kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı vekili yine istinafında kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini ,davalı tarafça kötüniyetli olarak takibe giriştiklerinin ispat edilemediğini belirtmiş, yasal şartları oluşmadığı anlaşılan bu talep yönünden kabul kararı verilmesi de hatalı olmuştur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmüştür. Davalı iş sahibi işin ayıplı ifa edildiğini ve bu nedenle sözleşmeyi feshettiğini iddia etmiş mahkemece malların ayıplı olduğunun ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığının davalı tarafça ispat edilmemiş olması sebebiyle bu savunmaya itibar etmemiştir. Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, ayıp ihbarı yapılması hukuki bir işlem değil “hukuki işlem benzeri bir fiil” olması nedeniyle süresi içinde ayıp ihbarının yapıldığı tanık da dahil her türlü deliller ispatlanabilecektir. 6102 sy TTK’nın 18. Maddesi ayıp ihbarını kapsamadığından tacirler arasındaki ayıp ihbarı bakımından da bu durum aynen geçerlidir. Ayrıca, yine Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, eser sözleşmelerinde TTK’nın 23. maddesinde düzenlenen 2 ve 8 günlük ayıp ihbar süreleri geçerli olmayıp, TBK’nın 474. maddesi gereğince eserin teslimden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirilmesi ve ayıp var ise bunun uygun bir süre içerisinde yükleniciye bildirilmesi gerekmektedir. Somut olayda her ne kadar davaya konu malların ayıplı olduğunun ve ayıp ihbarının yapıldığının ispat edilemediği mahkemece kabul edilmiş olsa da; davalı tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde sunulan mail çıktılarının ve ayıplı olduğunu iddia ettiği mallarla ilgili fotoğrafların incelenmesi için itiraz ve talepte bulunduğu, mahkemece ek rapor talebinin reddine karar verilerek , mail ve fotoğraflarla ilgili inceleme yapılmadığı, yine davalı tarafından sunulan uzman raporunun da bu kapsamda değerlendirilmediği ve mahkemece eksik araştırma ve değerlendirme yapılarak karar verildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Mahkemece, davalı tarafından sunulan mail ve fotoğraflar ile uzman raporunun değerlendirilmesi, malın ayıplı olup olmadığının tespiti ve ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi için ek rapor alınarak davalının rapora itirazları da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden , mahkeme kararının kaldırılması gerekmiştir, Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı ve davalı vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih, 2018/2 Esas, 2019/140 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.