Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1010 E. 2022/693 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1010
KARAR NO: 2022/693
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2018
NUMARASI: 2016/862 Esas, 2018/822 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAH. 2017/855 E. SAYILI DAVA:
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 07/04/2016 tarihli sözleşme gereğince müvekkiline ait Kavacık-Beykoz/İstanbul’daki dükkanın baklavacı … A.Ş.’nin franchising markası … İstanbul konseptine uygun olarak inşaat ve dekorasyon işlerinin davalı tarafından yapılması konusunda tarafların anlaştığını, toplam 450.000,00 TL olan iş bedelinin; 13/04/2016 tarihinde 135.000,00 TL nakit ve 16/07/2016, 13/08/2016 ve 17/09/2016 keşide tarihli 105.000,00’er TL bedelli 3 adet çekle ödendiğini, bu çeklerden 16/07/2016 ve 13/08/2016 tarihli olanların davalı tarafından tahsil de edildiğini, ancak davalının işi 29 Nisan 2016 tarihinde teslim etmesi gerekirken 7 Haziran 2016 tarihinde eksikliklerle teslim ettiğini, geç teslim nedeniyle müvekkilinin 50.000,00 TL civarında zarara uğradığını, teslim formu ekinde düzenlenen tutanakta ilk bakışta tespit edilen eksik imalatların belirtildiğini ve bu tutanağın davalı ile birlikte imzalandığını, bu eksikliklerin halen giderilmediğini, sonrasında müvekkili şirket yetkililerince yapılan detaylı incelemeler neticesinde ve süreç içerisinde ortaya çıkan başkaca eksikliklerin de tespit edildiğini belirterek, iş sözleşmesine aykırı olarak dokuz gün geç teslim nedeniyle müvekkili zararının tespiti ile sözleşme bedelinden indirilmesini, eksik ve ayıplı imalatlar nedeniyle müvekkili şirket zararının tespiti ile iş sözleşmesinden indirilmesini, iş sözleşmesi bedeli olarak davalı şirket adına keşide edilen 17/09/2016 keşide tarihli 105.000,00 TL bedelli çekin tedavül ve ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekilince sunulan 06/03/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, geç teslim nedeni ile istenen zarar alacaklarından vazgeçtikleri, ek bilirkişi raporu ile belirlenen eksik ve ayıplı imalatlar bedeli toplamı 12.660,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ettikleri belirtilmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin … markası altında hizmet veren cafe-restaurant işletmelerinin mimari, dekorasyon ve tadilat işlerini yaptığını, yaptığı işlerden hiçbir şikayet almadığını, … firmasının franchise alan firmanın kendi konsept mimari projeye uymasını şart koştuğunu, dükkanın açılabilmesi için tadilat işlerinin tamamen bittiğini gösterir tutanağın kendi mimarı tarafından imzalanmış olması gerektiğini, dosyaya davacı tarafından sunulan Taşeron İşletmeci Mağaza Teslim Formunun işlerinin eksiksiz ve kendi kriterlerinde bittiğini gösterdiğini, ayıplı bir durum olması durumunda … firmasının da tutanağı imzalamayacağını, dava dilekçesinde yazılı olan kusurlu işlerin büyük bir bölümünün ilave olarak yapılan işleri kapsadığını, sözleşmenin anahtar teslimi olmayıp birim fiyatxmetraj şeklinde olduğunu, davacının iddia ettiği eksik işler ve ilave olarak yapılmasını istediği işlere ait listenin dükkanın açılışından 37 gün sonra 14/07/2016 tarihinde e-posta ile gönderdiğini, ardından 15 Temmuz darbe girişiminin vuku bulduğunu, davacının marka ismini değiştirdiğini, bu süre zarfında yarım kalan işlerin tamamlanması için çalışma izni vermediğini, sözleşme dışı yapılan imalatlar ile ilgili tüm talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, davacının talep ettiği bedelin yüksek olduğunu, davacının sözleşme gereği gecikme cezası talep edemeyeceğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, asıl davanın açılmasından sonra kış mevsiminin gelmesiyle birlikte çatıda akıntılar başladığını ve teras çatı kısımlarının birleşme yerlerinden ayrıldığını, bu şekilde ortaya çıkan zararlaranının tespiti için Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/51 Değişik iş sayılı dosyası üzerinden keşfen yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde zararlarının 13.900,00 TL olarak tespit edildiğini belirterek, bu zararlarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dava devam ederken 17/09/2016 keşide tarihli 105.000,00 TL bedelli çek ödendiğinden tespit olunacak zararın bu çek bedelinden mahsubu talebiyle ilgili olarak bir karar verilmesine gerek kalmadığı, geç teslim nedeniyle oluşan zararın ispat edilemediği, asıl dava bakımından bilirkişi heyeti raporuyla tespit edilen ayıplı ifa nedeniyle oluşan 12.660,00 TL davacı zararının davalıdan tahsili gerektiği, birleşen dava bakımından da bilirkişi heyeti ek raporuyla tespit edilen ayıplı ifadan oluşan 3.300,00 TL davacı zararının davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafın işin geç teslimi nedeniyle oluşan zararı dosya kapsamıyla ispat edilemediğinden davanın reddine, eksik ve ayıplı işler nedeniyle oluşan 12.660,00 TL davacı zararının 01/09/2016 tarihi itibariyle 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesinde öngörülen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, … Bankası Küçükbakkalköy Şubesi muhataplı 17/09/2016 keşide tarihli, 105.000,00 TL miktarlı davacının keşideci, davalının hamil olduğu … seri nolu çekin ödenmiş olduğu anlaşıldığından bu yönüyle konusuz kalan talep bakımından yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden davacının ayıplı ifa nedeniyle oluşan 3.300,00 TL zararının 28/09/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesinde öngörülen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, karar verilmiştir. Davalı-birleşen davalı vekili istinafında, davacının dükkanı eksiksiz teslim aldığını, dükkanın tesliminden sonra müvekkilinden talep edilenlerin ek işler olup, taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşmede yer almadıklarını ve yapılması zorunlu olmayan işler kapsamında olduklarını, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek raporlarının eksik ve hatalı değerlendirmeler içerdiklerini, istinaf dilekçesinde raporda belirtilen her bir eksik-ayıp ilgili olarak yapılan ayrıntılı itirazlar doğrultusunda yerel mahkeme kararında belirtilen eksik-ayıplı iş ve ayıplı ifadan kaynaklı zararların müvekkili şirkete yükletilmesinin kabul edilemeyeceğini, dükkân teslimi sonrası müvekkili şirketin iş bitimi hakkedişinin hesaplanması ve yapılan ilave işlerin ödenmesi talebinin davacı tarafından sürekli ertelendiğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu durumda müvekkili şirket tarafından yapılan ilave işlerin bedeli dahi ödenmemişken yapılan imalatlara dair onarım bedelinin müvekkili şirketten talep edilmeyeceğini, iş bitiminde mağazanın teslim tutanağı ile birlikte teslim edildiğini ve hizmete açıldığını, dükkan açılışından sonra davacının müvekkili şirketten ilave iş taleplerinin sürekli devam ettiğini ve bu ek işlerin yapıldığını, müvekkili şirketin hakkediş hesaplaması yapılması ve ilave işlerin ödenmesi ısrarına karşılık, davacı tarafından uzun bir eksik listesi hazırlandığını ve bu eksiklerin tamamlanması sonrası “iş bitimi hakkedişi”nin yapılacağının ifade edildiğini, esas davanın konusu olan işbu eksiklerin büyük bölümünün müvekkili şirket tarafından tamamlandığını, bir bölümünün ise davacının çalışma izni vermemesi nedeniyle tamamlanamadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davacı iş sahibi, davalı-birleşen davalı yüklenicidir. Asıl dava, ıslah dilekçesi doğrultusunda, eksik ve ayıplı ifa iddiasıyla bunlara ilişkin bedelin tespitiyle sözleşme bedelinden indirilmesi (menfi tespit) talebine ilişkin olup, davacı tarafından davalıya iş bedeline ilişkin olarak verilen çeklerden sonuncusu olan 17/09/2016 keşide tarihli 105.000,00 TL miktarlı çekin yargılama sırasında ödenmiş olması nedeniyle ve sunulan ıslah dilekçesiyle alacak davasına dönüşmüştür. Birleşen dava, asıl davadan sonra ortaya çıkan ayıplardan dolayı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların yukarıda özetlendiği şekilde ayrı ayrı kısmen kabullerine karar verilmiş, karara karşı sadece davalı – birleşen davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Birleşen dava asıl dava ile birlikte görülse de bağımsızlığını koruyacağından, birleşen dava ile ilgili olarak verilen kararın istinaf edilip edilemeyeceği, miktar itibariyle kesinlik sınırları içerisinde kalıp kalmadığı hususunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme yapıldığında ise, birleşen davanın 3.300,00 TL bakımından kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar tarihi olan 06/09/2018 itibariyle kesinlik sınırı 3.560,00 TL olduğundan, birleşen dava ile ilgili olarak verilen karar davalı yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin niteliktedir. Bu nedenle davalı – birleşen davalı vekilinin birleşen dava yönünden istinaf başvurusunun bu sebeple reddine karar verilmesi gerekmiştir. Asıl davaya yönelik istinaf başvurusu değerlendirildiğinde ise; Taraflar arasında imzalanan 07/04/2016 tarihli sözleşme ile, davalı yüklenici şirket tarafından davacı iş sahibine ait dükkanın “baklavacı … A.Ş’nin franchising markası “…” conceptine uygun olarak inşaat ve dekorasyon işlerinin yapılması” konusunda anlaşmaya varılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının ediminin eksik ve ayıplı olup olmadığı, var ise giderilme bedellerinin ne kadar olduğu hususlarına ilişkindir. Mahkemece davacının eksik ve ayıp iddialarına ilişkin olarak mahallinde tarafların katılımıyla inceleme yaptırılarak inşaat mühendisi … ve yüksek mimar …’ndan 21/04/2017 tarihli rapor alınmış, bu raporda iddia edilen her bir eksik ve ayıba ilişkin olarak tek tek değerlendirme yapılmak suretiyle toplam 11.460,00 TL’lik eksik ve ayıp onarım bedeli belirlenmiş, taraf vekillerince bu rapora itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişilerden alınan 02/10/2017 tarihli ek raporda davalı vekilinin istinaf dilekçesinde de ileri sürdüğü her bir itirazı tek tek değerlendirilmiş, bu itirazların hiçbirisi yerinde görülmemiş, davacı tarafça ileri sürülen bir itiraz ise yerinde görülerek davacının eksik ve ayıplı ifa nedeniyle isteyebileceği onarım bedeli toplam 12.660,00 TL olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı vekilince istinaf dilekçesinde her bir ayıp ve eksik için ileri sürülen itirazların yargılama sırasında alınan ek raporda ayrıntılı olarak değerlendirilmek suretiyle yerinde görülmedikleri, ek raporda ki yapılan bu değerlendirmelerin oluşa ve dosya kapsamına uygun olmaları, denetime elverişli açıklamalar içermeleri karşısında Dairemizce de yerinde görüldüğü, bu ek raporda davalı tarafça bir kısım eksik ve ayıpların taraflar arasındaki sözleşme kapsamına girmediğine dair itirazlarının da değerlendirilerek bütün eksik ve ayıpların sözleşme kapsamında görüldüğü, istinaf dilekçesinin 2.11 bendinde, bahçeye bakan bölümde yer alan raporda ” sürgülü camekan ” olarak adlandırılan, sürgülü kayar katlanır ” cam balkon sisteminin ” müvekkili tarafından sorunsuz olarak teslim alınmasından sonra davacı tarafça mağazada gerçekleşen marka değişikliği sonrası yapılan tadilatlar sırasında sökülerek tadil edildiği ve yeni duruma uydurularak yeni yerlerine monte edildiği, davacı tarafça da bu durumun bilirkişilere beyan edildiği belirtilmiş ise de, yargılama sırasında kök rapora sunulan itiraz dilekçesinde de ileri sürülen bu iddianın bilirkişi heyeti ek raporunda yerinde görülmediği, aksine böyle bir tadilat yapıldığı hususunda bilgi ve belge dosyaya sunulmadığından söz konusu itirazın değerlendirilemediğinin belirtildiği, davalı vekilinin bu istinaf itirazının da yerine olmadığı, buna göre mahkemece alınan oluşa ve dosya kapsamına uygun, denetime elverişli bilirkişi heyeti rapor ve ek raporu esas alınarak asıl dava bakımından, davalının eksik ve ayıplı ifası nedeniyle oluşan 12.660,00 TL davacı zararın davalıdan tahsiline karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunduğu, davalı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmış olup, istinaf dilekçesinde ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına dair açık bir istinaf itirazı yer almadığından bu hususa dair Dairemizce ayrıca bir değerlendirilmeye gidilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/09/2018 tarih ve 2016/862 Esas, 2018/822 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada alınması gereken 864,80 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 216,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 648,80 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen davada alınması gereken 225,42 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 100,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 124,67 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.