Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1008 E. 2022/543 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1008
KARAR NO: 2022/543
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2017/345 Esas, 2018/1172 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 22/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin yönetmen, davalı şirketin de müvekkilinin yönetmenliğini yaptığı bir kısım dizi ve filmlerin yapımcılığını yapan şirket olduğunu, yaşanan bir takım gelişmeler nedeniyle 2013 yılı Ocak ayında müvekkilinin davalı şirket ile yollarının ayrıldığını, davalı şirket yetkilisi olan …’nın müvekkili ile görüşerek daha önceki … projesinin çekilmemesi nedeniyle müvekkiline yaptığı ödemeyi ortaklarına açıklamakta zorlandığını, bu ödemeyi belgelendirmek amacıyla bir hatır senedi düzenleyeceğini ancak bu senedi hiçbir zaman kullanmayacağını belirttiğini, müvekkilinin de duyduğu güven ve vefa duygusu ile bahse konu hatır senedini imzaladığını, senet metnine malen ödenecek ibaresi eklendiğini ve senet vadesinin boş bırakıldığını, daha sonra müvekkili ile … arasında başkaca dizi çekimleri nedeniyle birtakım kırgınlıklar yaşandığını, bu kırgınlıktan dolayı davalı şirket tarafından bahse konu senedin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, senet üzerindeki malen ibaresinde tahrifat yapılarak nakden olarak değiştirildiğini, ayrıca senede vade de eklendiğini, müvekkilinin haciz tehdidi altında 700.00,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, takibe konu senedin hatır senedi olduğunu, bahsedilen olay dışında müvekkili ile davalı şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını belirterek, haciz tehdidi altında davalıya ödenen 700.00,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve davalı aleyhine %40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 22/11/2017 tarihli celsede, istirdata konu ettikleri 700.000,00 TL’nin davalı tarafça icra takibine dayanak yapılan ve taraflarınca karşılığı bulunmadığı iddia olunan 800.000,00 TL bedelli bonoya ilişkin olduğunu, bu bonodan dolayı borçlu olmadıklerı için bu senet karşılığında yaptıkları kısmi ödemenin istirdatını, dolayısıyla bononun tamamı üzerinden borçlu olmadıklarını talep ettiklerini belirtmiş, bu beyan üzerine 800.000,00 TL üzerinden tamamlanması gereken eksik peşin nispi harç da ikmal edilmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı arasında 01.03.2013 tarihli hesap mutabakatı ve bono tevdii ve tesellüm zaptıdır adı altında tarafların aralarındaki fikri haklara dair ilişkiden kaynaklanan karşılıklı hak ve alacaklarını belirten bir belge düzenlenip imza edildiğini, söz konusu belgede davacının 800.000.00 TL borçlu olduğu hususunda tarafların mutabık kaldıklarını, davacının borcun ifası amacıyla söz konusu bedel kadar bir bono tanzim ederek müvekkili şirkete teslim ettiğini, bononun vadesi gelmesine rağmen ödenmemesi üzerine davacı aleyhine icra takibine girişildiğini ve borçlu davacının araçlarına ve taşınmazına haciz işlemi uygulandığını, takip sırasında borçlu ile alacaklı …’ın takip konusu borcun icra dairesi dışında itfası amacıyla 19.10.2016 tarihinde protokol adlı bir belge imzaladıklarını, davacının bu protokole uygun şekilde borcun 700.000.00 TL’sini 02.03.2017 tarihinde ödediğini, bu miktarın ödenmesi üzerine …mın alacağın kalan 24.825.00 TL’lik kısmını talep etmediğini, söz konusu ödemeden sonra davacının 27.03.2017 tarihli dilekçe ile takibe konu senedin hatır senedi olduğunu iddia ederek haciz tehdidi altında yapılan bu miktarın tahsili için iş bu davayı açtığını, tanzim edilen belgede davacının açıkça … yapıma 800.000.00 TL borcu olduğunu kabul ettiğini, davacı tarafından tanzim edilen bononun kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içerdiğini, protokol çerçevesinde davacı borçlunun iş bu davayı açıp bir hak ve alacak talebinde bulunmasının sözleşme serbestliği ilkesi çerçevesinde de mümkün olmadığını, davacının senedin bedelsiz olduğunu ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı delille ispat etmek zorunda olduğunu, Prof. Dr … tarafından hazırlanan dava konusu olayla ilgili uzman görüşünü de dava dilekçesi ekinde sunduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davaya konu bononun hatır senedi olduğu iddiasını ispat yükünün davacıya ait olup, bu iddiasını ancak yazılı delil olarak ispatlayabileceği, davacı tarafça dosyaya bu mahiyette yazılı delil sunulamadığı, davacı tarafça ayrıca senetteki malen kısmının davalı tarafından tahrifat yapılarak nakden şeklinde düzeltildiği, senette tadil yapıldığı iddia edilmiş ise de, bu durumda ispat yükünün davalı tarafa geçeceği, zaten davalı tarafça dosyaya sunulan ve davacı tarafça imzası inkar edilmeyen hesap mutabakatı ve bono teslim belgesi ile senedin davalıya veriliş sebebinin davacının kendisine olan borçları olduğunun ispat edilmiş olduğu, ayrıca takibe konu senetten kaynaklı icra takibindeki alacağın davacı tarafça davalıya ödenmesi yönünde de protokol başlıklı 19/10/2016 tarihli yine imzası davacı tarafça kabul edilen yazılı delil ibraz edildiği, davacı tarafça yazılı delil sunulamadığından kullanılan yemin delili doğrultusunda teklif edilen yemini de davalı şirket yetkilisi tarafından 26/09/2018 tarihli duruşmada ifa edildiği, buna göre davacı tarafça davanın ispat edilemediği, aksine davalı tarafın senedin kendisine veriliş sebebinin davalıdan olan alacağı olduğunu yazılı delillerle ispatladığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, açtıkları iş bu davada ispat yükünün davalı- alacaklıda bulunduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında hiçbir ticari ilişki yahut alım satım ilişki bulunmadığını, bu nedenle yargılama sırasında müvekkiline ait hesapların, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile banka hesaplarının incelenmesi ve tanık dinletme taleplerinde bulunmuş iseler de bu taleplerinin haksız ve gerekçesiz şekilde reddedildiğini, davalı tarafın müvekkiline birçok kez parça parça borç verdiğini ve bu borçları banka kanalı ile ödediğini beyan etmesi karşısında müvekkilinin banka kayıtları ile davalı şirketin defter ve kayıtları ile banka kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi gerektiğini, bu kayıtların incelenmesi halinde icra takibine konu senedin tamamen bedelsiz olduğunun anlaşılacağını, müvekkili tarafından davalıdan alınan hiçbir karşılıksız para bulunmadığını, davalı tarafından müvekkilinin banka hesabına gönderilen tüm paraların açıklamalarında gönderiliş nedeninin de beyan edildiğini, davaya konu hatır senedi olarak verilen bononun üzerindeki “…” ibaresinde tahrifat yapılarak “…” olarak değiştirildiğini, bu hususta bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş olmalarına rağmen bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici (yönetmen), davalı iş sahibi (film yapımcısı) şirkettir.Dava, taraflar arasındaki süre gelen film ve dizi yönetmenliğine ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında verildiği belirtilen 01.03.2013 düzenleme, 22.08.2016 vade tarihli, 800.000,00 TL bedelli bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, kural olarak davacı tarafın borçlu olmadığını iddia ettiği bonoyu hatır senedi olarak düzenlendiğini ve davalıya borcunun olmadığını yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacı tarafça dosyaya bu mahiyette yazılı delil sunulamadığı, davacı tarafın diğer bir iddiası olan senetteki malen kısmının davalı tarafından tahrifat yapılarak nakden şeklinde düzeltildiği iddiası doğru kabul edilse bile, bu kez ispat yükünü davalı tarafa geçeceği, davalı tarafça davaya konu senet haricinde, senedin davacının davalıya olan borçları karşılığında verildiğine dair imzası davacı tarafça inkar edilmeyen sadece içeriği okunmadan imzalandığı iddia olunan 01/03/2013 tarihli hesap mutabakatı ve bono teslim belgesi de sunularak senedin davalıya veriliş sebebinin davacının kendisine olan borçları olduğunun ispat edildiği gibi, sonrasında da takibe konu edilen senetten kaynaklı icra takibindeki alacağın davacı tarafça davalıya ödenmesi yönünde de protokol başlıklı 19.10.2016 tarihli yine imzası davacı tarafça kabul edilen yazılı delil ibraz edildiği, bu nedenle senet metninde malen-nakten kayıtları bakımından tadil yapılıp yapılmadığı bakımından ayrıca bir inceleme yapılmasına da usul ekonomisi gereğince gerek bulunmadığı, davacı tarafa hatırlatılan yemin delilinin kullanılması neticesinde davalı şirket yetkilisi tarafından 26.09.2018 tarihli duruşmada yemin ediminin de usulüne uygun bir şekilde ifa edildiği, buna göre davacı tarafça davaya konu senedin hatır senedi olarak verildiği ispat edilemediği gibi, aksine davalı tarafça senette yazılan meblağ kadar davacıdan alacaklı olunduğunun yazılı delillerle ispat edildiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2018 tarih ve 2017/345 Esas, 2018/1172 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.