Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/967 E. 2020/1247 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/967
KARAR NO : 2020/1247
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI : 2015/1262 Esas, 2018/132 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davacı tarafından davalı borçluya, müvekkilinin sattığı ve yaptığı işlerin bedeli olarak 03/10/2014 tarihinde 140.000 TL, 25/04/2014 tarihinde 125.500,00 TL, 24/06/2014 tarihinde 58,796,90 TL tutarlı faturaların keşide edildiğini, davalının düzenlenen faturalara herhangi vaki itirazının olmadığını, davalı tarafça farklı tarihlerde faturalara istinaden 302.250,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin toplam alacağının 324.269,98-TL olduğunu, bakiye kalan 22.019,98 TL’nin borçlu tarafından ödenmediğini, müvekkilinin 30.11.2014 tarihi itibariyle 24.269,98-TL alacaklı olduğuna dair mutabakata varıldığını, davalının daha sonra bu borcunu ödememek için müvekkiline 19.l1.2014 tarih ve 24.269,98-TL bedelli fiyat farkı faturasını keşide ettiğini, faturaya müvekkili tarafından noter aracılığı ile derhal itiraz edildiğini, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.Sayılı dosyasından genel haciz yoluyla icra takibine geçildiğini, borçlu vekilince takibe itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davalının borcunun olmadığını, hatta alacağının bulunduğunu, taraflar arasında 20.02.2014 tarihinde mekanik işleri taşeron sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşme gereğince davacı … bir kısım mekanik işlerin yapımını üstlendiğini, aynı esnada müvekkili firmanın Boğaziçi Üniversitesi Yadyok Yurt binası inşaatını yaptığını, yine davacı … de burada Boğaziçi Üniversitesi’nin taşeronu olarak mekanik ve asansör tesisatını yapma işinin ihalesini aldığını, her iki iş devam ederken davacı şirketin Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsü … binası inşaatında müvekkilinin yaptığı işlerde zarar meydana getirdiğini, kırma, dökme ve kirletmeler nedeniyle müvekkili şirketi 40.000 TL zarara uğrattığını, bu nedenle müvekkili tarafından davacının aralarındaki sözleşmeden doğan hak edişin bir kısmının takas/mahsup edildiğini, bu sebeple iş bu borca ilişkin olarak takas defi itirazlarının olduğunu, davacının bu suretle müvekkili firmadan herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını, davacıya dava dilekçesinde belirttiği ödemeler haricinde 2.250 TL daha ödeme yaptıklarını, davacının davalıya itiraz edilen bu meblağa ilişkin fatura gönderdiğini, bu faturaya iade faturası kesildiğini ve davacı tarafça iade faturasına süresinde itiraz edilmediğini, ayrıca davacının faiz talebinin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının, davacı tarafça kendi yaptığı imalatlara zarar verildiğini ve zarar miktarını ispatlayamadığı, ayrıca ince işlerin yapılması için önce mekanik tesisat işlerinin bitmesinin beklenmesi gerektiği, basiretli tacir olan davalının bu hususuları bilerek imalat yapması gerektiği, davacının bundan sorumlu tutulamayacağı, buna göre takas/mahsup def’inin reddi gerektiği, davalı tarafından verilen 31/12/2014 tarihli mutabakatnamedeki 24.269,98 TL’den daha sonra yapılan 2.250,00 TL düşüldüğünde kalan 22.019,18 TL kadar davalının davacıya borçlu olduğu, işlemiş faize yönelik talepten vazgeçildiği gereksiyle, davalının bu miktar üzerinden kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının defteri kebirinin 2014-2015 açılış – kapanış tasdiki süresinde yapılmadığından lehine delil teşkil etmeyeceğini, ticari defter kayıtlarıyla davasını ispat edemediğini, müvekkilinin defter kayıtlarında görülen 16280 nolu 22.019,98 TL’lik iade faturası ile hesapların sıfırlandığını, sonradan yapılan ödemenin sehven yapıldığını, müvekkilinin dava konusu meblağa ilişkin faturaya itiraz etiğini, ancak davacının iade faturasına süresinde itiraz etmediğini, kesinleşen bu fatura yönünden hükümde değerlendirme yapılmadığını, müvekkili firmanın basiretli tacir gibi davrandığını, ancak yapılan işin mahiyeti gereğince işin yapım sıralamasını müvekkilinin belirleyemediğini, bunun dava dışı üniversitenin takdirinde olduğunu, bu sebeple müvekkiline herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, sundukları fotoğrafların ve tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davacının da basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğinin göz ardı edildiğini, müvekkilin alacağı bulunması sebebiyle davaya konu bedeli ödemediğinden icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, tarafların alacak – borç kalemlerinin yargılama ve incelemeye muhtaç olduğunu, müvekkilinin borca itirazı haklı olup takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı – davacının mesnetsiz davasının reddi ile %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, davacı tarafından davalıya 20/02/2014 tarihli sözleşme kapsamında yapılan “bir kısım mekanik işlere ilişkin” 22.019,98 TL bakiye iş bedeli ve 1.835,20 TL işlemiş faiz toplamı 23.855,18 TL’nin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın, sadece 22.019,98 TL asıl alacak yönünden iptali talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde sadece asıl alacak yönünden itirazın iptali talebinde bulunulduğu belirtilmiş, 13/02/2018 tarihli duruşmada da davacı vekilince bu husus teyit edilmiştir.Davalı tarafça, sözleşme ilişkisine ve işin teslimine ilişkin olarak bir itirazda bulunulmamış, davacının sözleşmeye konu işi yaparken ve Boğaziçi Üniversitesi … binasındaki çalışmaları sırasında meydana getirmiş olduğu kırma, dökme gibi kirletmeler nedeniyle kendilerini zarara uğrattığı savunularak, bu kapsamda bakiye iş bedelinin takas ve mahsup edildiği belirtilmiştir.Mahkemece inşat mühendisi ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan 20/12/2017 tarihli raporda belirtildiği üzere, davalı tarafça, davacının yapmış olduğu imalatlar nedeniyle zarar gördüğüne ilişkin herhangi bir tutanak, tespit raporu, fatura gibi bir belge sunulamamıştır. Boğaziçi Üniversitesi’nin 24/10/2016 tarihli yazısında da iddia edilen hasar ile ilgili bir saptamalarının bulunmadığı belirtilmiştir. Davalı tarafça bu iddia sadece sunulan fotoğraflar ve tanık beyanları ile ispat edilmeye çalışılmıştır. Bunlara ilişkin de bilirkişi heyetince, fotoğraflara bakarak hasar miktarının tespit edilmesinin mümkün olmadığı, fotoğraflardan verilen hasarın mekanik tesisatın döşenmesi esnasında tesisat boruların geçmesi nedeniyle yapılan kırımları gösterdiği, bir tanesinde su basması nedeniyle duvardaki izlerin olduğu, tanık beyanlarındaki alçıpan düşmesi, su kaçağı nedeniyle parke hasarları ile ilgili bir fotoğrafın olmadığı, tanık beyanlarına itibar edilse bile davacının yaptığı imalatlar (mekanik tesisat işi) ile davalı imalatları sıralı işlerden olup, mekanik tesisat işinin, ince iş (alçıpan, boya , parke vb.) imalatlardan önce yapılması gereken işlerden olduğu, basiretli tacir olan davalının bu hususları bilerek imalatları yapması, yani mekanik tesisat işlerinin bitmesini beklemesi gerektiği, davacının yapmış olduğu imalatların doğası gereği bir takım duvarda veya döşemede hat geçirmek için kazım, kırım işleminin yapılmasının kaçınılmaz olduğu, yapım işlerindeki koordinasyon eksikliğinden dolayı mekanik tesisat işlerinin ince işler sonrasında yapılması nedeniyle davacının sorumlu tutulamayacağı şeklinde tespit ve görüşlerde bulunulmuştur. Dosya kapsamına uygun olan ve gerekçeleriyle birlikte Dairemizce de yerinde görülen rapor ve davalı tarafından Boğaziçi Üniversitesine verilen 07/07/2014 ve 02/02/2015 tarihli dilekçelerden davalı tarafça ince işlerin davacının mekanik işlerinden daha önce yapıldığının anlaşılması karşısında, yapım işlerindeki koordinasyon eksikliğinden dolayı davacı tarafça yapılan mekanik tesisat işlerinin davalı tarafça yapılan ince işler sonrasında yapılması nedeniyle davacının sorumlu tutulamayacağı, ilk derece mahkemesince de bu yönde yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilince her ne kadar istinaf dilekçesinde, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, bu nedenlerle lehine delil teşkil etmeyeceği, ticari defter kayıtlarıyla davasını ispat edemediği, müvekkilinin defter kayıtlarında görülen 16280 nolu 22.019,98 TL’lik iade faturası ile hesapların sıfırlandığını, sonradan yapılan ödemenin sehven yapıldığı, müvekkilinin dava konusu meblağa ilişkin faturaya itiraz ettiği, ancak davacının iade faturasına süresinde itiraz etmediği ileri sürülmüş ise de, davalı tarafından verilen mutabakatnamede 31/12/2014 tarihi itibariyle 24,269,98 TL borçlu olunduğunun bildirildiği, davalı defter kayıtlarının da kesilen iade faturası haricinde bakiye borcu doğruladığı, ayrıca takipten önce yapılan 2.250,00 TL’lik bir ödemenin de bulunduğu, bu ödeme düşüldüğünde geriye 22.019,98 TL borç kaldığı, iade faturasına davacının süresinde itiraz etmemesinin bir önemi bulunmadığı gibi dosyada iade faturasının tebliğine dair bir belgenin de bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafça hem faturaya hem de davalının ihtarına karşı ayrı ayrı itirazlarda bulunulduğu, bu nedenle davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Ancak, davacı tarafın takibe konu alacağının mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davalı tarafın takas mahsup def’i savunmaları değerlendirilmek suretiyle kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle alacağın likit olduğundan bahsedilemeyeceğinden, mahkemece davacı tarafın %20 icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmiş olmasını usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.Bu açıklamalar ve tespitler doğrultusunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2.bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davacının davasının kısmen kabulüne, davacının icra inkar tazminatı talebi ile davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;A) 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2018 tarih ve 2015/1262 esas, 2018/132 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile, davalının İst. ….İcra Müd nün … E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin 22.019,98 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,4-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,5-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 1.504,18 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan (119,28 TL icrada + 256,77 TL davada=) 376,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.128,13 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 256,77 TL peşin harç, 119,28 TL icrada yatırılan harç, 205,05 TL posta gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.108,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.642,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan 376,00 TL istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,2-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 10/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.