Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/95 E. 2019/535 K. 30.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/95
KARAR NO : 2019/535
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 17/07/2017
NUMARASI : 2014/1413 Esas, 2017/668 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin işin tamamı için verdiği çeklerin zamanında ödendiğini, ancak yapılan işlerden 16.000,00 TL tutarındaki işlerin standardına uymadığını, yapılan baskı işlerinde ayıplar bulunduğunu, dava konusu ürünlerin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Muayene ve Kabul Komisyonu tarafından incelenerek 23/07/2014 tarihinde ihale şartnamesine uygun olmadığının bildirilmesi üzerine ürünlerin ayıplı olduğunun 23/07/2014 tarihinde telefonla ve 25/07/2014 tarihinde e-posta ile yapıldığını ileri sürerek, zararın tespiti ve tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı iddialarını kabul etmediklerini, 2 ve 8 günlük ayıp ihbarı sürelerine uyulmadığını, 6 aylık zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığını, ürünlerin 25/06/2014 tarihinde teslim edildiğini, ürünlerin davacı tarafça kontrol edilerek teslim alındığını, tüm ürünlerin … kağıda basıldığını, davacının herhangi bir kusma veya kusur bildiriminde bulunmadığını, onay verilen numunelere göre üretim yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın ayıplı üretimden dolayı verilen zararın tazminine yönelik olduğu, bilirkişi raporunda ürünlerin açık ayıplı olduğunun belirtildiği, ayıp ihbarının derhal yapılması gerekmesine rağmen, süresinde bu ihbarın yapılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme kararının İstanbul dışında olduğu bir tarihte ve bu durum komşularından dahi sorulmadan, kapıya tebilgatın muhtara yapıldığına dair bir bilgi evrakı yapıştırılmadan Tebligat Kanunu’na aykırı olarak muhtara tebliğ edildiğini, bu durumun ekli duruşma evraklarındaki duruşmalara girmesi için başkalarına yetki verilmesinden anlaşılacağını, muhtara yapılan usulsüz tebligattan ancak 26/09/2017 tarihinde İstanbul’a döndüğünde UYAP sistemine girdikten sonra haberdar olduğundan kararın tebliğ tarihinin 26/09/2017 olarak dikkate alınması gerektiğini belirtmiş, esasa ilişkin istinaf nedenlerini bildirerek, kararın usulsüz olarak tebliğ edilmesi nedeniyle 26/09/2017 tarihinin tebligata muttali olunduğu tarih olarak kabulüne, istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkemenin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin 11/10/2017 tarihli ek kararı ile, gerekçeli karar evrakının davacı vekiline 11/09/2017 tarihinde, davalı vekiline 06/09/2017 tarihinde tebliğ olunduğu, süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulmadığından kararın 26/09/2017 tarihinde kesinleştiği, ancak davacı vekilince istinaf başvuru dilekçesi sunulduğu, kesinleşmiş karar ile ilgili istinaf yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle, istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili yerel mahkemenin ek kararına karşı sunduğu istinaf dilekçesinde, mahkeme kararının İstanbul dışında olduğu bir tarihte ve bu durum komşulardan dahi sorulmadan ve kapıya tebligatın muhtara yapıldığına dair bir bilgi evrakı yapıştırılmadan Tebligat Kanunu’na aykırı bir şekilde muhtara tebliğ edildiğini, aynı tarihte diğer duruşmalara girmeleri için başka avukatlara yetki belgesi verdiğini, muhtara yapılan bu usulsüz tebligattan ancak 26.09.2017 tarihinde İstanbul’a döndüğünde Uyap sistemine girdikten sonra haberdar olduğundan kararın tebliğ tarihi olarak 26.09.2017 tarihinin dikkate alınması gerektiğini, ancak mahkemece hiç bir araştırma yapılmadan istinaf talebinin reddinin hatalı olduğunu, öncelikle yerel mahkemenin istinafın reddi kararının kaldırılarak, kararın usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin talebin kabulü ile tebligata muttali olunan tarih olarak 26.09.2017 tarihinin kabulüne, istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkemenin 2014/1413 esas, 2017/668 karar sayılı kararının, 09.10.2017 tarihli istinaf dilekçesinde belirtilen hususlar incelenerek kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Dairemiz’in 20/12/2017 tarih ve 2017/1613 esas, 2017/964 karar sayılı kararı ile, ek karar için yatırılması gereken istinaf harçlarının tamamlanması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, sonrasında istinaf harçlarının davacı tarafça tamamlandığı anlaşılmıştır. Mahkemenin ek kararına yönelik istinaf incelemesinde, dosya kapsamındaki tebligat evrakından, mahkemenin 17/07/2017 tarih ve 2017/668 esas sayılı gerekçeli kararının davacı vekiline 11/09/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ şerhi üzerinde, isim ve imzadan imtina eden 1 nolu daire sakininden sorulduğu, muhatabın “tatilde” olduğunun bildirilmesi nedeniyle tebliğ evrakının ilgili mahalle muhtarına teslim edildiği, tebliğ adresine 2 nolu haber kağıdının yapıştırıldığı ve aynı komşuya haber verildiği belirtilmek suretiyle tebliğ edildiği, tebliğ evrakı üzerinde Küçükçekmece Cumhuriyet mahallesi muhtarı … isim, imza ve mührünün bulunduğu, tebilgatın geçerli ve usulüne uygun olduğu anlaşılmıştır. Bu duruma göre, gerekçeli kararın davacı vekiline 11/09/2017 tarihinde tebliğine rağmen, davacı vekilince 09/10/2017 tarihinde harçlandırılmak suretiyle 11/10/2017 havale tarihli olarak istinaf dilekçesi sunulduğu, harç ve havale tarihi itibariyle 2 haftalık istinaf süresi geçmiş olduğundan yerel mahkemenin istinaf talebinin süreden reddine dair 11/10/2017 tarihli ek kararının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkemenin istinaf talebinin süreden reddine ilişkin 11/10/2017 tarihli ek kararında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ek karara ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf talebinin reddine karar verildiğinden, asıl karara yönelik istinaf incelemesi yapılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2017 tarih ve 2014/1413 Esas, 2017/668 Karar sayılı ek kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Peşin alınan 67,30-TL (35,90-TL+31,40-TL=67,30-TL) harçtan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 22,90-TL istinaf karar harcı ile asıl kararın istinafı için yatırılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının istek halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.