Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/925 E. 2020/1011 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/925
KARAR NO: 2020/1011
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI: 2017/167 Esas, 2018/185 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı yüklenici ile davalı iş sahibi tersanenin “1 adet geminin belirlenen bloklarının mevcut proje ve planlarla, DNV-GL kaidelerine uygun şekilde” tanımlanan donatım işlerinin davacı tarafından yapılması konusunda 12.02.2016 tarihli sözleşme imzaladıklarını, davacının sadece işçi ve personel temin ederek, davalı tersane tarafından sağlanacak malzeme ve teçhizatla geminin 1,2,3,4,5,6,7,8 ve 31,32,33,34,35,36,37,38 ve 47 bloklarını yapacağını, işin birim fiyatlı olduğunu, “kg” ağırlığına göre 2,10 TL ödeme yapılacağını, işin bitim süresinin 15.08.2016 olduğunu, ancak davacı sözleşme tarihi itibariyle tersanede personeliyle hazır bulunmasına rağmen, davalı tersanenin gerekli çalışma koşullarını sağlayamadığını, bu nedenle işe 28.02.2016’da başlanabildiğini, işe başlandığında da etkin çalışma ortamı sağlanamadığını, gerekli malzemelerin zamanında temin edilemediğini, işin bu sebeple de uzamasına ve davacı çalışanlarına angarya iş çıkmasına neden olduğunu, sözleşmedeki ücret “kg” başına olduğu için uzayan iş süresi nedeniyle davacının olumsuz etkilendiğini, bundan dolayı 2,35 TL birim fiyatlı ek ücret sözleşmesi taleplerin davalı tarafça sözlü olarak kabul edildiğini, ancak yazılı sözleşmeye yanaşmadıklarını, karşılıklı yeni sözlü anlaşma gereğince fazla çalışma yapılarak işin 31.10.2016’da tamamlandığını, davalı tarafın sözleşme bedeline ilişkin fatura miktarlarının bir kısmını doğrudan davacıya ödemeyip, işçilerin maaşını, yemek bedellerini, SGK prim bedellerini ödemek şeklinde yaptığını, kalan miktarı davacı firma hesabına yaptığını, ayrıca %10 oranında teminat kesintisi yaptığını, davacının fazla çalışmaya ilişkin düzenlediği 30.11.2016 tarihli 331.500,00 TL, 01.12.2016 tarihli 130.583,82 TL meblağlı faturaların gönderilen noter ihtarına rağmen ödenmediğini ve karşı ihtarnameyle itiraz edildiğini, sonrasında bunlara dayalı olarak başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile yapılan sözleşmenin 2,5, 6.1.1., 6.2.19, 10.01., 10.2, 12., 14.1 ve 15.maddelerine göre, davacının “Ek-B’de” belirtilen işin toplam bedeli dışında her ne gerekçe ile olursa olsun ilave ekstra işçilik ücreti kesinlikle talep edemeyeceğini, proje ve malzeme sağlanmasında inşa planına göre bir gecikme olması halinde etkisi oranında tersanenin onayı ile sürenin uzatılabileceğini, yüklenici, tersane, klas ile aradaki irtibatın yazılı olarak yapılacağını, işin bedelinin kısmi malzemeli 2,10 TL/kg birim fiyatlı olup, ödemelerin aylık istihkaklar halinde %10 teminat kesildikten sonra yapılacağını, müvekkili tersanenin kendisine yüklenen tüm edim ve şartları eksiksiz ve tam olarak ifa ettiğini, davacıya angarya iş çıkarılmadığını, bu iddianın sözleşmenin 12.maddesi gereğince yazılı olarak bildirimde bulunularak ispat edilmesi gerektiğini, ayrıca 5.maddeye göre de “masraf, kâr mahrumiyeti, zarar, ziyan” talebinde bulunulamayacağını, davacının işin yapımı sırasında dava dilekçesindeki iddialarına ilişkin yazılı bir çekince ileri sürmediğini, davacının sözleşme kapsamında teminat tutarı dahil olmak üzere toplam 1.193.208,90 TL’lik iş yaptığını, kendisine yapılan ödemenin ise 1.216.187,20 TL olduğunu, davacının tahsil ettiği bu ödemelere karşılık 1.086.392,47 TL ve 11.700,89 TL’lik faturaları kesip müvekkiline gönderdiğini, sözleşme kapsamında gerçekleşen tüm hakedişler ile sözleşme dışı yapılan tüm işçilik yevmiyelerinin ödendiğini, takibe konu 2 adet faturanın haksız olarak tanzim edildiğini, bunlara yasal süresinde itirazda bulunarak davacıya iade ettiklerini, davacının basiretli bir tacir olarak sözleşmede yer almayan bir hususa dayalı olarak alacak iddiasında bulunamayacağını, yazılı sözleşmenin şartlarının sözlü taahhütle değiştirildiğinin ileri sürülemeyeceğini, sözleşmenin 6.2.2 maddesine gereğince davacı hakedişlerinden personel ve işçilerine, SGK’ya yapılan ödemelerin hukuka uygun olduğunu, davacının sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı olmadığını açıkça beyan ettiğini, taraflar tacir olduklarından sözleşmenin aksinin ancak yazılı delille ispatlanabileceğini, tanık dinlenmesine itiraz ettiklerini, talebin niteliği gereği emsal işçi yevmiyesi araştırmasında kabul etmediklerini, e-posta kayıtlarının delil vasfı bulunmadığını belirterek davanın reddine ve davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, TBK’nın 472/2.maddesi gereğince çalışma koşullarının davalı tarafça sağlanamaması halinde durumun derhal iş sahibine bildirilmesinin zorunlu olduğu, sözleşmenin 12.maddesiene göre taraflar arasındaki bildirimlerin yazılı olması gerektiği, işin yapımı sırasında davalıya bu yönde bir bildirimde bulunulduğuna dair bir delil sunulmadığı, angarya iş çıkarıldığına dair, işin yapımı sırasında hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, sözleşmenin 6.1. maddesi gereğince toplam iş bedeli dışında her ne gerekçe ile olursa olsun ilave ücret talep edilemeyeceği, sözleşmenin 10.2. maddesine göre malzeme temininde gecikme olması halinde tersanenin onayıyla sürenin uzatılabileceği, davacının buna ilişkin de davalıya bildirimde bulunduğuna dair bir delil sunmadığı, birim fiyatı 2,35 TL olarak sözlü taahhütte bulunulduğu iddiasını ispata yarar yasal bir delil sunulmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin TBK 20. vd. maddeleri anlamında “tip sözleşme” olarak kabul edilemeyeceği, sözleşmede “genel işlem şartı” mahiyetinde bir madde bulunmadığı, davacı tarafın delillerinde belirttiği kendisine ait evrakları, banka hesap dökümlerini, SGK kayıtlarını, e-posta kayıtlarını, işçilerin tersaneye giriş-çıkış kayıtlarını sunmadığı, HMK 140/5.maddesi gereği verilen sürede de ilgili yerlere müzekkere yazılması için açıklayıcı beyanda bulunmadığı, verilen kesin süreye rağmen defter ve belgelerini sunmadığı, davacının fazla çalışma nedeniyle ücret talep etme hakkı olmadığından buna ilişkin olarak tanık dinletme talebinin kabul edilmediği, buna göre takibe dayanak faturalar nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamayacağı, gerekçesiyle davanın reddine, kötüniyet tazminatının da reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, sözleşmedeki maddelerin TBK 20.vd. maddelerinde düzenlenen “genel işlem koşulları” bakımından değerlendirilmesi gerektiğini, haksız şart içeren maddeler bulunduğunu, güçsüz konumda olan müvekkilinin güçlü konumdaki iş sahibi ile müzakere yapamayacağını, sonradan sözlü anlaşmanın inkâr edilmesinin TTK hükümlerine ve TMK 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bilirkişi incelemesinin yalnızca davalı taraf defter ve kayıtları incelenerek yapıldığını, dava konusu uyuşmazlığın böyle bir incelemeyle çözülemeyeceğini, uyuşmazlığın esasının, sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliği taşıdığı noktasında toplandığını, bilirkişi incelemesinin bu yönüyle eksik olduğunu, mali müşavirin bu konuyu değerlendiremeyeceğini, bu alanda bilgi ve tecrübe sahibi bir bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiğini, gemi inşa işinde “Klas Kuruluşu” ve denetiminin temel maddelerden olduğunu, taraflar arasındaki sözlemenin gemi inşa sanayisindeki ilgili Uygulama Yönetmeliği’nin 3/1-A maddesine göre akdedildiğini, sözleşmedeki birim fiyatla hesap edilen bedelin, işin sözleşmede belirtilen yasal süresinde bitirilmesi halinde dikkate alınacağını, buna göre sözleşme süresine göre ortalama günlük gelirin 6.520,25 TL olduğunu, davalı 5.maddeye dayanmakta ise de, talep edilemeyecek olan zararların, ancak revize, değişiklik, vazgeçme, işin tamamını/bir kısmını devretme durumlarında söz konusu olacağını, uyuşmazlık konusunun ise davalının kusuruyla iş süresinin uzamasına dayandığını, davalı vekilinin kusurlu malzemenin verildiği/sunulduğu maddi olgusuna itiraz etmediğini, aksini ispatlayamadığını, ancak bu durumun yazılı olarak asıl işverene bildirilmediğini ileri sürerek maddi gerçeği usuli nedenlerle dayandırıp, kendi kusurlarını örtmeye çalıştığını, davalının 1.193.208 TL yerine 1.216.187,20 TL istihkak ödemesi kabulü ile, kendi hesabına göre 22.978,00 TL fark ödeyerek kendi kusurunu kabul ettiğini, davacının ortalama günlük geliri olan 6.520 TL üzerinden 259 günlük iş süresinde 1.688.680 TL gelir elde etmesi gerektiğini, oysa yapılan 1.216.187,20 TL’ye göre günlük gelirinin 4.695,70 TL çıktığını, bu konuda yetkin bilgi ve tecrübe sahibi bir bilirkişinin bunları değerlendirmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak davalı iş sahibi yüzünden iş süresinin uzadığı ve bu nedenle davacı yüklenici işçilerin fazladan çalışmak zorunda kaldıklarından davacının fazladan ödeme yapmak zorunda kaldığı iddiasıyla, bundan kaynaklanan alacak miktarına ilişkin olarak düzenlenen 2 adet faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 12.02.2016 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde yüklenicinin sözleşmedeki şartları ve belirtilenleri tamamen kabul ettiği ve bu sebepten dolayı hiçbir itiraz ve istekte bulunmaya hakkı olmadığını beyan ettiği, taahhüt konusu işi bu sözleşmede belirtilen fiyatla ve tersanenin iş programına uygun olarak yapmayı kabul ve taahhüt ettiği; 5.maddesinde, tersanenin projelerin gemiye tatbik edilmemiş kısımlarında revize hakkına sahip olduğu, bu durumun yükleniciye ek bir külfet getirmemesi durumunda yüklenicinin ek bir ücret talep edemeyeceği, ancak karşılıklı muvafakat ile yüklenicinin ek süre talep edebileceği, ayrıca projelere veya tersane yetkililerinin talimatlarına göre yapılmış işlerdeki değişikliklerin yüklenici taraflarca tespit edilecek ek süre dahilinde yerine getirileceği; 6.1.1. maddesinde, yüklenicinin EK-B’de belirtilen işin toplam bedeli dışında her ne gerekçe ile olursa olsun ilave ekstra işçilik ücreti kesinlikle talep edemeyeceği; 7. maddesinde, işin en geç 15.08.2016 tarihinde teslim edileceği; 10.2.maddesinde, proje ve malzemelerin sağlanmasında inşa planına göre bir gecikme olması halinde, etkisi oranında tersanenin onayı ile sürenin uzatılabileceği; 11. maddesinde Tersanenin yükleniciye klas tasdikli/tasdiksiz imalat projelerini vereceği, yüklenicinin taahhüt ettiği işlerle ilgili tüm malzemelerin tersane stok sahalarında verileceği, gerekli kapalı atölye, açık saha, kızak, yüklenicinin sağlayacaklarına ilave olarak gerekebilecek, teçhizat ve tezgahların öncelikle kullandırılacağı, yüklenici personeli için gerekli ofis, soyunma yer ve dolapları ile ücreti mukabili yemek verileceği, şayet var ise kesme tezgahı için gerekli bilgisayar kesim programlarını vereceği; 12. maddesinde, Yüklenici, Tersane, Klas ile aradaki irtibatın yazılı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Açıklanan bu sözleşme hükümleri karşısında, davacı yüklenicinin ileri sürdüğü davalı tarafça çalışma koşullarının sağlanamadığı iddiasının, buna ilişkin yazılı bir bildirimde bulunulduğuna dair bir delil sunulamadığından sözleşmenin 12. maddesi karşısında ispat edilememiş olduğu, davalı tarafından angarya iş çıkarıldığı iddiasının da aynı şekilde ispat edilememiş olduğu, yine sözleşmenin 10/2. maddesi kapsamında tersanenin onayıyla sürenin uzatıldığına dair bir yazılı delilin de dosyaya sunulamadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 6.1.1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davacı yüklenicinin EK-B’de belirtilen işin toplam bedeli dışında ilave ekstra işçilik ücreti talep edemeyeceği, sözleşmedeki birim fiyatın 2,35 TL olarak revize edileceğine dair sözlü taahhütte bulunulduğu iddiasının da taraflar arasında yazılı sözleşme mevcut olması nedeniyle kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, ancak buna ilişkin de yazılı bir delilin dosyaya sunulamadığı açıktır. Taraflar arasındaki sözleşmenin tip sözleşme niteliğinde olmaması, her iki tarafın da ticari şirket olmaları nedeniyle bahsi geçen sözleşme maddelerinin TBK’nın 20 vd. maddelerindeki genel işlem şartı düzenlemeleri gereğince geçersiz veya yazılmamış kabul edilmesi mümkün değildir. Bütün bu hususların tanıkla ispat edilmesi mümkün olmadığından davacının tanık dinletme talebinin kabul edilmemesini de yerindedir. İlk derece mahkemesince de benzer doğrultuda değerlendirme yapılmış olmakla birlikte, dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle davacı tarafa, sözleşme bedelinin 2,35 TL birim fiyatlı olarak tadil edildiği ve davalının iş için gerekli olan malzeme ve teçhizatı teminde, çalışma için gerekli koşulları sağlamada temerrüte düştüğü, bu sebeple işin uzamasına neden olarak takibe konu fatura bedelleri kadar bir ek iş bedeline sebep olduğu hususlarında davalı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacağının hatırlatılıp, neticesine göre bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılıp, sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 tarih, 2017/167 Esas, 2018/185 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.