Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/921 E. 2020/795 K. 14.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/921
KARAR NO : 2020/795
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI : 2014/1529 Esas, 2017/1203 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 14/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkili idare tarafından ihalesi yapılan “Avrupa Yakası 2006 yılı 2. Kısım Atıksu Kanalı, Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işinin davalı tarafından yüklendildiğini, bu çalışmaların başından bitimine kadar oluşabilecek tüm kaza, hasar, kayıp ve zararların maddi ve cezai tüm mesuliyetinin yüklenici firma olan davalıya ait olacağının kararlaştırıldığını, davalı tarafından ıslahı yapılan derenin taşması sonucu 13/10/2007 tarihinde meydana gelen şiddetli yağış sonrası taşan sel suları nedeniyle dava dışı … isimli kişinin ev eşyalarının hasarlandığını, hasar bedelinin tahsili amacıyla zarar gören tarafça İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2011/2454 esas sayılı dava açıldığı, davalı firmanın yapmış olduğu dere ıslahı nedeniyle davanın müvekkili tarafından davanın davalıya ihbar edildiğini, mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi neticesinde alacağın tahsili amacı ile müvekkil aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının açıldığını, müvekkilinin bu dosyaya 26.291,57-TL yatırdığını ileri sürülerek, bu miktarın davalıdan 24/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, söz konusu işte gerek çalışanların gerekse de çevre halkının her türlü can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde emniyet ve tedbirlerin alındığını, yapılan imalatların fen ve sanat kurullarına uygun olarak yapıldığını, ayrıca dere kesitinin yetersiz görüldüğü köprülerden Dr. Remzi Kazancıgil köprüsünün yıkımı için İSKİ tarafından İBB Ulaşım Daire Başkanlığına başvurulduğunu, daha sonra Lale sk köprüsünün daha kritik olduğu belirtilerek yıkıldığını ve yeni köprünün yapıldığını, Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/245 D.İş sayılı dosyasından delil tespiti talebinde bulunulduğunu, müteahitin bir kusurunun olmadığının belirlendiğini, başta İTÜ olmak üzere bir çok değişik bilirkişi kurullarınca söz konusu olayda müvekkilinin kusursuzluğu ve sorumluluğu bulunmadığı hususunun saptandığını, dava konusu zararın davalı müvekkilinin daha önce deftalarca doğal afete maruz kalmış bölgenin tekrar afete uğramaması amacı ile işveren idarenin talimatı altında eksiksiz olarak projeyi aynen tatbik ettiği dönemde meydana gelen doğal afet sebebiyle oluştuğunu, İdare Mahkemesinde davacı kurum olan İSKİ Genel Müdürlüğünün hizmet kusuru nedeniyle sorumlu bulunduğunu, idari sorumluluğun kamu hizmetinin iyi işlememesinden kaynaklandığını, iş programının önünde giden imalat seviyesi karşısında imalatı tamamlanmış bölümlerde kesinlikle herhangi bir zarar meydana gelmediği halde maalesef müvekkilinin sorumlu tutulmasının yani olmayan eyleminden dolayı kusurlu bulunup sorumlu tutulmasının hem olayın oluş şekli gerekçeler ve hem de hukuken mümkün bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile 26.291,57 TL.’nin 24/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; meydana gelen taşkın olayı neticesinde yıkılarak dava konusu zarara sebebiyet veren köprülerin müvekkilinin inşaat ve imalarını yaptığı proje kapsamı dışında yer alan bir olduğu, köprüler ile ilgili müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığı, müvekkilinin sözleşme kapsamında olmamasına ve hiç bir yükümlülüğünün bulunmamasına rağmen Lale sokak ve Remzi Kazancıgil köprülerinine ait projeleri basiretli tacir olarak davacı idareye sunulmak suretiyle “ihbar ve uyarı” yükümlülüğünün yerine getirdiği, söz konusu köprülerin yıkım izinlerinin taşkın olayından sonra çıktığı, bu olay gerçekleştikten sonra sözleşmede keşif artışı yapılarak söz konusu köprülerin yıkılması işinin müvekkilince yapılmasına karar verildiği, köprülerinin projelerini onaya sunma ve yıkım iznini alma davacı idarenin yükümlülüğünde olup, kesitleri yeterli olmayan köprülerin zamanında sökülmemesinde asıl sorumlu davacı olacağından müvekkili şirkete kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca olayın yaşandığı tarihten önce müvekkili şirket tarafından yapılan işlerin davacı idarenin talimatları doğrultusunda ve onun kontrolünde iş programına göre yapıldığı ve işin fen ve sanat kurallarına uygun olduğu hususunun idarece de beyan ve kabul edildiği, meydana gelen zarardan kendilerinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, dere ıslahına ilişkin sözleşme uyarınca ıslah işleminin usulüne ve tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle yağış sonrası taşan derenin meydana getirdiği hasarlardan dolayı dava dışı şahıs tarafından açılan dava sonucu davacı idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık 14.09.2006 tarihli Tavukçu Deresi’nin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki (yaklaşık 2200 metrelik kısmın) dere ıslahı, atıksu ve yağmur suyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üstü yapısı işleri nedeniyle çevre düzenleme işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahısa verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir. Davalı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi İSKİ’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Oysa davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır. Bu hükümler karşısında idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarih ve 2014/1529 Esas, 2017/1203 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.795,97 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 413,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.382,88 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.