Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/92 E. 2019/243 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/92
KARAR NO : 2019/243
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2017
NUMARASI : 2014/982 Esas, 2017/466 Karar,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit, istirdat, iade
KARAR TARİHİ : 26/02/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin projesinde kullanılmak üzere davalıya bina ana giriş kapısı sipariş ettiğini, bu konuda 29/05/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin 30.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak montajı yapılan kapının siparişi yapılan kapıdan farklı olduğunu, malzeme ve işçiliğin hatalı olduğunu, bu hataların giderilmesi için 27/08/2014 tarihli ihtar gönderilmesine rağmen giderilmediğini, Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/114 D.iş dosyasında alınan bilirkişi raporuyla kapının açık ayıplı olduğunun tespit edildiğini, sonrasında kapının sökülerek yenisini yaptırdıklarını, icra takibine konu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, içeriğini de kabul etmediklerini, icra takibinin her nasılsa kesinleştiğini, davalıya yapılan 35.000,00 TL ödemenin 30.000,00 TL’sinin banka dekontu ile 5.000,00 TL’sinin ise davalıya duyulan güven nedeniyle elden ödendiğini ancak makbuz alınmadığını belirterek, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı icra takibi nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere tazminatın davalıdan tahsiline, sözleşmenin iptali ile müvekkilince ödenen 30.000,00 TL’nin ticari faiziyle birlikte istirdadına, açık ayıplı olan ve atıl halde duran kapının davalı tarafından teslim alınmasına, 476,50 TL’nin yargılama ve tespit giderinin tespit tarihi olan 05/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yanlar arasında sözlü olarak eser sözleşmesi düzenlendiği, davacının 30.000,00 TL ödeme yaptığı hususlarında ihtilaf bulunmadığı, davalının imal ettiği kapının ayıplı olduğu, bu ayıpların açık imalat hatası olduğu, bu durumda davacının zımmen sözleşmeden döndüğünün kabulü gerektiği, son oturumda davalı yanca bilirkişinin incelediği kapı ile davalının yaptığı kapının aynı olmadığı belirtilmiş ise de, bu yönün gelinen aşamada dile getirilmesi MK 2. Maddeye aykırı bulunduğundan irdelenmediği, bu durumda davanın istirdat ve sözleşme yönünden borçlu olunmadığının tespiti talebinin kabulüne, ayıplı kapının söküldüğü davacı yanca kullanılmadığı anlaşıldığından iadesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile; yanlar arasında sözlü kapı imalatı içerikli eser sözleşmesi nedeni ile davacının borçlu olmadığının tesbitine, 30.000,00 TL’nin davalıdan istirdatına, ayıplı kapının davalıya iadesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece verilen kararın yerinde olduğunu, ancak dava dilekçesinde davalıya ödenen 30.000,00 TL’nin ticari faiziyle birlikte tahsili istenmesine rağmen mahkemece faiz hususuna hiç değinilmediğinden ticari faizin de karara eklenmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak ticari faiz hususunun karara eklenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; işin bitiminden önce sac kalınlığının 1,5 mm yerine 1,2 mm olması konusunda mutabık kalındığını, ancak güven sebebiyle sözleşmeye bağlanmadığını, davacının imalat bittikten sonra bu durumdan yararlanmaya çalıştığını, kapının imalatının 15-20 gün sürdüğünü, sonrasında da 2 ay kullanılmasının ardından bu hususun ileri sürülmesinin iyiniyet ve dürüstlük kurallarında aykırı olduğunu, mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, davacıya teslim edilen kapılardaki sac kalınlığı 1,2 mm olup, bilirkişi tarafından incelenen kapıların davalı tarafından imal edilen kapılarla aynı olmadığını, incelenen kapıların davacı tarafından bahsedilen kapılar olup olmadığının belli olmadığını, buna itiraz edilmesine rağmen yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmemesi ve talep ret sebebinin açıklanmamasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin kararının gerekçeden yoksun olduğunu, adil yargılamanın ihlal edildiğini, AİHM kararlarında da bu hususun önem taşıdığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi, menfi tespit, istirdat, ayıplı malın iadesi istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında davacıya ait inşaata kapı yapımıyla ilgili sözleşme bulunmakta olup, davacı yüklenici; davalı ise taşerondur. Davacı tarafından davalıya karşı Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/114 D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespitte, makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 16/10/2014 tarihli raporda, kapı üzerine kaplanan paslanmaz sacın kalınlığının kumpas ile yapılan ölçümünde 1,2 mm olduğu, mat paslanmaz malzeme kullanıldığı, giriş ana kapısının 1.5 mm kalınlığında parlak paslanmaz ile imal edilmesi gerektiğinin ispatlanması halinde kapının malzeme ve işçilik yönünden açık ayıplı olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafından davacıya karşı Bakırköy …. . İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı takip dosyasında 35.403,86 TL asıl alacak ve 535,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.939,53 TL alacağın tahsili istenmiş, itiraz edilmediğinden takip kesinleşmiştir. Dosya kapsamındaki belgeler incelendiğinde, davalı tarafça davacı adına 23/07/2014 tarihli 65.403,86 TL bedelli “kaplama 1,5 mm parlak, kondüksiyon özel imalat, paslanmaz çıta, kayar kapı aksesuarları paslanmaz kanat” açıklamalı fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine davacı tarafından davalı adına 04/06/2014 tarihinde 25.000,00 TL ve 09/06/2014 tarihinde 5.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, davalı tarafından düzenlenen faturada kapıda kullanılan kaplamanın 1,5 mm parlak konstrüksiyon özel imalat olarak belitildiği, fatura bedelinin KDV dahil 65.403,86 TL olduğu, davacı defterlerinde davalı tarafından düzenlenen 65.403,86 TL fatura kaydına rastlanmadığı, davacı tarafından davalıya banka havalesi ile 30.000,00 TL ödeme yapıldığı, dosya kapsamına göre imal edilen kapıda işçilik hataları bulunduğu, kapının sipariş ve faturada belirtilen 1,5 mm kalınlığında parlak paslanmaz ile imal edilmediği, bunun yerine 1,2 mm mat paslanmaz kullanıldığı, bu nedenle imalatın açık ayıplı teslim edildiği, bu durum nedeniyle davacı tarafından 65.403,86 TL iş bedelinin 35.403,86 TL’lik kısmının ödenmediği, ayıplı kapının davacı tarafından kullanılmayarak söküldüğü, davacının bu davranışının davalı yüklenicinin ayıplı ifası nedeniyle eser sözleşmesinden örtülü olarak döndüğü, sözleşmeyi geçmişe etkili olarak feshettiği anlamına geldiği, kapının kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olduğundan davacının sözleşmeden dönmeye ve bedeli ödememeye hak kazandığı ve elindeki ayıplı kapıyı iade borcu altına girdiğini belirtmiştir. Somut olayda, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, davalı taşeronun yapmayı üstlendiği ana giriş kapısının kaplamasını fen ve sanat kurallarına ve sözleşmesine aykırı olarak 1,5 mm yerine 1,2 mm kalınlığında imal ettiği, kaplamada parlak çelik yerine mat çelik kullandığı ve başkaca ayıplarının bulunduğu, kapının bu haliyle kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olarak imal edildiği saptandığından davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalıya bu imalat nedeniyle 30.000,00 TL ödeme yaptığı sabittir. Davalı tarafça bakiye 35.403,86 TL asıl alacak ve 535,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.939,53 TL alacak yönünden icra takibi yapılmış olup, davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu tespit edildiğinden, artık bu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda, davacı tarafından yapılan ödemenin davalıdan tahsili; buna karşılık davacı tarafından da ayıplı kapının davalıya iadesi zorunludur. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, yerel mahkemece davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 30.000,00 TL ödemenin davalıdan istirdatına, ayıplı kapının davalıya iadesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Ancak, davacı tarafça dava dilekçesinde faiz talep edilmesine rağmen, 30.000,00 TL’nin istirdatına karar verilirken faize hükmedilmemesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmüştür. Mahkemece verilen karara karşı, davalı vekilince de istinaf talebinde bulunulmuştur. Gerekçeli kararın davalı vekiline 11/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, araya adli tatil girmesi nedeniyle en geç 07/09/2017 tarihinde istinaf talebinde bulunulması gerekirken, 08/09/2017 tarihinde istinaf talebinde bulunulduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin süre yönünden reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, sözleşmenin davacı tarafından feshedildiği ve Bakırköy … . İcra Müdürlüğü’nün ……… sayılı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından ödenen 30.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan istirdadına, dava konusu ayıplı kapının davalıya iadesine, davacının %20 kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, davalı vekili süresi içinde istinaf talebinde bulunmadığından istinaf talebinin süre yönünden REDDİNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2017 tarih ve 2014/982 Esas, 2017/466 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-a-Davanın KABULÜ ile, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğinin ve davacının Bakırköy … . İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE, b-Davacı tarafından ödenen 30.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan İSTİRDADINA, c-Dava konusu ayıplı kapının davalıya İADESİNE,d-Davacının %20 kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 2.049,30-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.126,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 923,30-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 1.126,10-TL peşin harç, 184,00-TL tebligat ve posta gideri, 545,50-TL tespit masrafı, 2.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.355,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.600,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 2-Davalı tarafça yatırılan 844,58-TL istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan 85,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 36,00-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 121,70-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 26/02/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.