Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/918 E. 2020/1015 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/918
KARAR NO: 2020/1015
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2015/163 Esas, 2018/298 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, itirazın kısmen iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı şirketin inşasını yüklendiği … A.Ş.’nin Çayırova Ar – Ge merkezi binasının elektrik tesisatının yapımının 30.04.2013 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca müvekkilince üslenildiğini, taahhütlerin eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim edildiğini, düzenlenen faturaların kabul edilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini, aylık kira bedelleri ve açık hesap mahsupları sonrasında 492.103,36 TL bakiye alacağın ihtara rağmen ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek, takibe yapılan itirazın iptali ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin adresinin Beykoz olduğundan öncelikle davada yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini; davacının 20.12.2013 tarihinde teslim etmesi gereken işi 2014 Mayıs ayında dahi tamamlayamadığını, davacının 260.911,00 TL + KDV gecikme cezası borcunun mahsup edilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkiline gönderdiği faturalarda fazla tahakkuk ettirilen 57.852,00 TL fazla hakediş iadesi alacağı, 28.740,71 TL yiyecek ve içecek alacağı ve 86.592,72 TL fazla bedel toplamı olan 100.096,74 TL’nin davacıya fatura edilen iade tutarlarının alacaktan mahsubu gerektiğini, 8 numaralı hakediş raporunda davacının hak kazandığı iş bedelinin tartışmasız olduğunu, geçici kabulde birçok eksik tespit edildiğini, müvekkilinin zararının davacı tarafından karşılanması gerektiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, takibin iptaline ve davacı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında imzalanan 30/04/2013 tarihli sözleşme uyarınca davacının üstlenmiş olduğu edimleri yerine getirdiği, işin tesliminin teslim tarihi olan 20/12/2013 tarihinden sonra yapıldığı her iki tarafın ve mahkemenin kabulünde olup, gecikmeye davacının sebebiyet vermediği, davacının kusurundan kaynaklanmadığı, bu nedenle davacının sözleşme uyarınca cezai şart talep edemeyeceği, davalının davacıya düzenlemiş olduğu fatura içeriklerinin defter incelemesi ile yerinde olmadığı, davalının davacıdan kira alacağı dışında alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında vaki itirazının iptaliyle takibin 488.905,35 TL asıl alacak 126,12 TL masraf üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren alacağa değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; alacağın likit olduğunu, inkar tazminatı talebinin reddine dair kararın yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davalıya inkar tazminatı yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sözleşmenin 2.2 ve 7.1 madde sine göre sözleşme bedelinin ödendiğini; gecikme cezasına ilişkin mahsup talebinin reddine dair hükümlerin yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici taraflar arasında akdedilen 30.04.2013 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca Çayırova Ar – Ge merkezi binasının elektrik tesisatının yapımının kurmayı borçlanmıştr. Davacı yüklenici tarafından, sözleşmeye dayalı yapılan ödemeler sonrası kalan iş bedelinin davalı iş sahibinden tahsili talebine ilişkin icra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmış, davalı ise yapılan işin süresinde yapılmadığını, eksik yapıldığını ve gecikme cezasının mahsubunun gerektiğini savunmuştur. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile, davacı tarafından davalı aleyhine 30.04.2013 tarihli sözleşmeye istinaden 492.103,36 TL asıl alacak, 126,12 TL noter masrafı olmak üzere toplam 492.229,48 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin davalının itirazı üzerine durdurulduğu anlaşılmaktadır. Tarafların 2013-2014 yılları ticari defter ve kayıtları, düzenlenen hakedişler, iş programlarının, yazışmaların incelenmesi, iade faturasına konu bedelin daha önceden düzenlenen faturalarla da karşılaştırılması, davacının varsa bakiye iş bedelinin tespiti, davalı tarafça gecikmeden dolayı davacıdan gecikme cezasında davacının kusurunun olup olmadığının incelenmesi için bilirkişi heyetinden alınan 30/03/2016 tarihli kök raporda, davacının davalıdan alacağının 488.905,35 TL olarak hesaplandığı, bu anapara alacağına 3.137,14 TL faiz yürütülerek, davacının davalıdan toplam alacağının 492.042,47 TL olduğu, inşaat ve dekorasyon iş programındaki sapmaların bu imalatları takiben yapılacak elektrik işlerini de inşaatın genel programı dahilinde etkilediğinin görüldüğü ve doğrudan sadece elektrik tesisatı işleri sebepli bir gecikmenin gerçekleşmediği, elektrik tesisatı işleri öncesinde tamamlanmış olması gereken inşaat ve dekorasyon iş kalemlerinin iş programında yaşanan gecikmelerden dolayı, elektrik tesisatı işlerinin de inşaatın genel iş programı dahilinde, davacı uhdesinde yapılan işlerden kaynaklanmayan süreler içerisinde tamamlandığı belirtilmiş; itiraz üzerine alınan 03/08/2016 tarihli ek raporda kök rapordaki tespit edilen kanaatlerini korudukları bildirilmiştir. Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mahallinde keşif yapılarak alınan 18/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının takip tarihi itibariyle davalı şirketten 488.905,36 TL asıl alacak bakiyesi bulunduğu, takip tarihinden sonra oluşan 414,33 TL davalı alacağının bu tutardan mahsup edilmesi gerektiği, davalı ticari defterlerinde gecikme cezası iddiasına konu edilen bir hesaplama ve davacı alacağından mahsup edilmesi şeklinde bir kayda rastlanmadığı, davacının elektrik tesisatı işleri nedeni ile kendisinden kaynaklanan bir gecikmeden dolayı cezai işlem uygulanamayacağı, davacının yapmış olduğu ilave otomasyon ve elektrik imalatlarına ait işlerin yerinde yapılmış olduğu, düzenlenen fatura ile talep edilen iş bedelinin yerinde olduğu, düzenlenen fatura ve içeriğindeki imalat kalemlerine ait bedellerin imalatların yapıldığı tarihteki piyasa rayiçlerine uygun olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 30/04/2013 tarihli sözleşme hükümlerine göre, iş programında ilk iş başlangıcının 01/05/2013 ve tüm işin bitişinin en geç 20/12/2013 tarihi olacağı ve gecikme cezası hükümlerinde günlük ceza ana sözleşmede belirtildiği gibi günlük 4.000,00 TL olduğu ve bu sözleşme bedelinin % 10′ undan daha yüksek olamayacağı düzelenmiştir. Mahkemece taraf iddiları değerlendirilerek ve davacı tarafça sözleşme dışında ek iş yapılıp yapılmadığı yapılmış ise davacı tarafça sunulan faturalar ile talep edilen iş bedelinin yerinde olup olmadığı, yapıldığı ve imalat tarihindeki rayiç fiyatlara göre değerlendirilerek yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda davacının davalıdan 488.905,35 TL alacak ve 3.137,14 TL faiz olmak üzere davacının davalıdan toplam alacağının 492.042,47 TL olarak hesaplandığı, inşaat ve dekorasyon iş programındaki sapmaların bu imalatları takiben yapılacak elektrik işlerini de inşaatın genel programı dahilinde etkilediği görülmüş ve doğrudan sadece elektrik tesisatı işleri sebepli bir gecikmenin gerçekleşmediği, elektrik tesisatı işleri öncesinde tamamlanmış olması gereken inşaat ve dekorasyon iş kalemlerinin iş programında yaşanan gecikmelerden dolayı, elektrik tesisatı işlerinin de inşaatın genel iş programı dahilinde, davacı uhdesinde yapılan işlerden kaynaklanmayan süreler içerisinde tamamlandığının belirlendiği, bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun ve karar vermeye yeterli olduğu anlaşılmış olup, rapor esas alınarak davanın kabulü yönünde verilen mahkeme kararı usul ve yasaya, açıklanan gerekçe ve gerektirici sebeplere uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dava konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiği, likit ve hesaplanabilir olmaması nedeniyle mahkemece inkar tazminatı talebinin reddine dair kararı yerinde olduğundan davacı vekilinin icra inkar tazminatı verilmesi gerektiğine yönelik istinaf talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih ve 2015/163 esas, 2018/298 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 33.405,73-TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 8.351,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 25.054,30-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 06/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.