Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/915 E. 2020/879 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/915
KARAR NO : 2020/879
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2017
NUMARASI : 2016/992 Esas, 2017/880 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21.09.2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında verilen senetler nedeniyle menfi tespit talebine ilişkin olup, mahkemece her iki davalı yönünden de davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı … vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında börek – pasta ve kahvaltı reyonu olacak şekilde 4 parça soğutucu ve ısıtıcı dolabın 15.000,00 TL’ye yapımı konusunda sözleşme yapıldığını, iş bedeli olan 15.000,00 TL’nin 4.000,00 TL’sinin davalıya peşin ödendiğini, bakiye 11.000,00 TL için müvekkili tarafından davalıya 05/07/2016, 05/08/2016, 05/09/2016 ve 05/10/2016 vade tarihli ve her biri 2.750,00 TL bedelli 4 adet senet verildiğini, sözleşme gereğince dolapların 01/06/2016 tarihinde müvekkiline teslim edilmesi gerekirken teslim edilmediğini, senetlerin de müvekkiline iade edilmediğini, anılan senetlerden 05/08/2016 vade tarihli senedin davalı tarafından diğer davalı …’ya ciro edildiğini ve davalı … tarafından bu senedin İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu ileri sürerek, icra dosyasına konu edilen 05/08/2016 vadeli 2.750,00 TL bedelli senet ile henüz takip konusu yapılmayan 05/07/2016, 05/09/2016, 05/10/2016 vade tarihli diğer üç adet senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve alacağın %20’si oranındaki kötü niyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapılmış, ancak cevap dilekçesi sunulmamıştır.Davalı … vekili, müvekkilinin serbest muhasebeci mali müşavir olduğunu, diğer davalı …’ın müşterisi olup, aralarında muhasebeci – mükellef ilişkisinin bulunduğunu, müvekkili ile diğer davalı arasındaki iş ilişkisinin sona ermesi nedeniyle müvekkilinin davalı …’dan olan alacağına karşılık 05/08/2016 tarihli 2.750,00 TL bedelli senedin davalı … tarafından müvekkiline ciro edilerek verildiğini ve senet bedeli ödenmediğinden icra takibi yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının senetlerin bedelsiz kaldığı, senedin verilmesine dayanak ürünlerin teslim edilmediği iddiasını senede karşı senet kuralı gereğince yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olduğu, bu senetlerin davalı … ile aralarındaki dolap yapımı siparişi ve teslimine ilişkin ticari ilişki çerçevesinde verildiği yönünde yazılı bir belgenin bulunmadığı, bu durumda davacının ancak bu iddiasını yemin deliliyle kanıtlayabileceği yasa gereği olduğundan ve dava dilekçesi ve delil listesinde yemin deliline dayanıldığı görülmekle, yemin davetiyesinin ekli olarak davalı …’a usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından yemine icabet edilmediği gibi herhangi bir mazeret de bildirilmediği, bu itibarla bu davalı yönünden iddianın sabit bulunduğu, dava konusu senetlerin davacı ile davalı … arasındaki dolap yapımı ve teslimine ilişkin anlaşma çerçevesinde davalıya verildiği ve bu davalı tarafından ürünlerin davacıya teslim edilmediği, buna göre anılan senetlerin bedelsiz kaldığının kanıtlandığı, davacı ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davacının diğer davalı … ile ticari ilişkisinin olduğu ve bedelsizlik iddiasının şahsi def’ilerden olup, senedin hamili olan üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, sadece TTK 687. maddesi uyarınca, senedi ciro ile iktisap eden hamilin bu senedi iktisapta ağır kusurlu veya kötü niyetli olduğunun kanıtlanması halinde şahsi def’inin hamile karşı ileri sürülebileceği, üçüncü kişi konumunda olan davalı …’nın anılan senedi iktisapta kötü niyetli olduğu iddiasının tanık deliliyle kanıtlanabileceği, dinlenen davacı tanık beyanları ve davalı …’nın diğer davalı …’ın muhasebecisi olduğu dikkate alındığında adı geçen davalının takip konusu yapılan senedin bedelsiz olduğunu bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle, davacının davalı …’a karşı açtığı davanın kabulüne, keşidecisinin davacı …, lehtarının davalı … olduğu her biri 14/05/2016 tanzim tarihli ve 2.750,00 TL bedelli olan sırasıyla 05/07/2016 vadeli, 05/08/2016 vadeli (İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibe konu edilen), 05/09/2016 vadeli ve 05/10/2016 vadeli ve her biri 2.750,00 TL bedelli 4 ayrı senettten dolayı davacının davalı …’a borçlu olmadığının tespitine, davacının davalı …’ya karşı açtığı davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 14/05/2016 tanzim tarihli 2.750,00 TL bedelli, 05/08/2016 vadeli senetten dolayı davacının davalı …’ya borçlu olmadığının tespitine, İİK 72.maddesine göre, takip konusu senedin %20’si oranında olan 550,00 TL tazminatın bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece, dosyaya sundukları delillerin incelenmeden karar verildiğini, 16/10/2017 tarihinde mahkeme tarafından verilen ara kararda taraflarına tanık adresi bildirimi için 1 haftalık kesin süre verildiğini, 20/10/2017 tarihinde mahkemeye sundukları dilekçede tanık adresi bildirimi yapmış olmalarına rağmen mahkemece, bildirimin süresinde yapılmadığına karar verilerek tanıklarının dinlenmediğini ve ticari defterlerinin incelenmediğini belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı … ise yüklenicidir.Taraflar arasında börek – pasta ve kahvaltı reyonu olacak şekilde 4 parça soğutucu ve ısıtıcı dolabın 15.000,00 TL’ye yapımı konusunda sözlü sözleşme yapıldığı, iş bedeli olan 15.000,00 TL’nin 4.000,00 TL’sinin davalı yükleniciye peşin ödendiği, bakiye 11.000,00 TL için davacı tarafından davalı yükleniciye 05/07/2016, 05/08/2016, 05/09/2016 ve 05/10/2016 vade tarihli ve her biri 2.750,00 TL bedelli 4 adet senet verildiği, senetlerden 05/08/2016 vade tarihli, 2.750,00 TL bedelli olanının yüklenici tarafından muhasebecisi olan diğer davalı …’ya ciro edildiği ve davalı … tarafından davacı ve davalı yüklenici aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.Davacı, aralarındaki anlaşmaya rağmen davalı yüklenici tarafından edimin yerine getirilmediğini, ürünlerin teslim edilmediğini, bu nedenle senetlerin bedelsiz kaldığını, davalı …’nın diğer davalı yüklenicinin muhasebecisi olduğunu, kendisine ciro edilen senedin bedelsiz olduğunu bilebilecek durumda olmasına rağmen kötüniyetle hareket ederek aleyhinde takip yaptığını belirterek dava konusu senetlerden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespiti için istnafa konu eldeki davayı açmıştır.Dava konusu senetler, 14/05/2016 tanzim tarihli ve sırasıyla 05/07/2016, 05/08/2016, 05/09/2016 ve 05/10/2016 vade tarihli, keşidecisi davacı …, lehtarı ve ilk cirantası davalı yüklenici … olan her biri 2.750,00 TL bedelli senetlerdir. Anılan senetlerden 05/08/2016 vadeli 2.750,00 TL bedelli senet, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı … tarafından takip konusu yapılmıştır.İstinafa konu eldeki davada mahkeme kararını istinaf eden davalı … yönünden yapılan incelemede, mahkemece 12.06.2017 tarihli duruşmada hazır bulunan davacı ve davalı … vekiline tanık isim ve adreslerini bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davalı vekilince Uyap üzerinden gönderilen 20.06.2017 tarihli dilekçe ile tanık …’nin ismi ile adresinin bildirildiği, mahkemece tanık adına bildirilen adrese yapılan tebligatın 12.07.2017 tarihinde bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 16.10.2017 tarihli duruşmada, hazır bulunan davalı vekiline tanıkları …’nin tebligata yarar başkaca açık adresini bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde adres bildirilmediği taktirde tanık deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı davalı vekiline ihtar edilmiştir. Davalı vekilince Uyap üzerinden gönderilen 20.10.2017 tarihli dilekçe ile, tanık …’nin yeni adresi olarak bila tebliğ iade edilen tebligat adresi bildirilmiştir. 06.11.2017 tarihli duruşmada, davalı vekilince tanığın yeni adresinin ellerinde bulunmadığı, bu nedenle adres bildiremedikleri beyan edilmiş, bu beyan üzerine mahkemece esas hakkında karar verilmiştir. Yine mahkemece 21.02.2017 tarihli duruşmada, 2 nolu ara karar ile taraf vekillerine tarafların ticari defter ve kayıtlarını 10.03.2017 tarihli inceleme gününde saat 13.30 da hazır etmeleri konusunda ihtarat yapılmasına rağmen, inceleme günü davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davalı vekilinin hazır bulunmadığı, davalı vekilince ibraz edilen 21.04.2017 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde, müvekkilinin davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığından defterlerin ibraz edilmediğinin beyan edildiği tespit edilmiştir.Yapılan bu tespitler sonucunda davalı … vekilinin istinaf sebebi olarak gösterdiği bu hususlarda mahkemece yapılan yargılamanın usule uygun olarak yürütüldüğü sonucuna varılarak, davalı vekilinin esasa ilişkin itirazları incelenmiştir.Uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih,2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı)4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.Somut olayda, davacı iş sahibi ödemiş olduğu iş bedelinin iadesini dolayısıyla iş bedeli için verdiği senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de, davalı yüklenici davaya cevap vermeyerek akdî ilişkiyi inkâr ettiğinden, taraflar arasında sözlü akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı iş sahibi üzerinde kalmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü gereği müddeabihin miktarına göre ve davalı yüklenici yanca cevap dilekçesi sunulmayarak dava inkar edildiğinden ve dolayısıyla tanık dinlenilmesine açıkça muvafakati bulunmadığından davacı taraf, taraflar arasında akdi ilişki kurulduğuna ilişkin iddiasını senetle ispat etmek zorundadır.Bu kapsamda, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu yönündeki iddianın ispatı yönünden davacı tarafça dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça dosyaya taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini ispatlayacak yazılı bir belge sunulmadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Davacı yanca dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmadığı tespit edilmiştir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 03.03.2017 tarih, 2015/2 Esas, 2017/1 Karar sayılı kararında; tarafın “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibareleri kullanmış olması halinde, hakimin taraflara yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının mümkün bulunmadığına karar verilmiştir. O halde mahkemece, davalının dinlenmesine açıkça muvafakat etmediği tanık beyanları esas alınarak ve dava dilekçesinde davacı yanca açıkça yemin deliline dayanılmadığı halde, “her türlü delil” kapsamına yemin delili de dahil edilerek davalı yükleniciye tebliğ edilen yazılı yemin metnine rağmen, yemin eda etmediği gerekçesiyle davacı tarafça sözleşme ilişkisi ispat edildiği yönünde değerlendirme yapılarak her iki davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Ancak, davalı yüklenici … adına mahkeme kararı usulüne uygun tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı yüklenici tarafından mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığından Dairemizce bu davalı yönünden istinaf incelemesi yapılmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının bu davalı yönünden HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davalı … yönünden ispatlanamayan davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2017 tarih, 2016/992 Esas, 2017/880 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davacının davalı …’a karşı açtığı davanın KABULÜNE,Keşidecisinin davacı …, lehtarının davalı … olduğu her biri 14/05/2016 tanzim tarihli ve 2.750,00 TL bedelli olan sırasıyla 05/07/2016 vadeli, 05/08/2016 vadeli (İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibe konu edilen), 05/09/2016 vadeli ve 05/10/2016 vadeli ve her biri 2.750,00 TL bedelli 4 ayrı senettten dolayı davacının davalı …’A BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,4-Davacının davalı …’ya karşı açtığı davanın REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 563,56 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 375,70 TL harcın davalı …’dan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 643,00 TL yargılama gideri ile 187,86 peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 864,36 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davalı … tarafından yapılan 40,00 TL tebligat ve posta yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.750,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davalı … tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 81 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 179,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 21.09.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.