Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/901 E. 2020/933 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/901
KARAR NO : 2020/933
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2018
NUMARASI : 2016/922 Esas, 2018/235 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28.09.2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketle arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacaklarının ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra takibinde talep ettikleri 43.357,00 TL alacağın 7.957,00 TL işlemiş faiz kısmını talep etmediklerini belirterek, 35.400,00 TL asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 05.10.2012 tarihli sözleşme uyarınca, davacı tarafın müvekkiline ait “… ” binasının mekanik tesisat işlerinin yapımını üstlendiğini, sözleşmenin 5. Maddesine göre iş bedelinin 615.000,00 TL + KDV olduğunu, işin sözleşmenin imzalanmasından itibaren 110 gün içinde bitirilmesi ve saha tesliminin 15.10.2012 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığını, işin süresinde tamamlanmamasına rağmen bir an önce tamamlanması için 103.000,00 TL ek bütçe talebinin kabul edildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan geçici kabulün akabinde yapılan incelemeler sonucunda davacının sorumluluğunda bulunan bir çok işin eksik ve ayıplı olduğu tespit edilip, sözleşmenin 8. Maddesi kapsamında ayıpların giderilmesi için ayıp ihbarı yapıldığını, davacının cevap vermediğini gibi icra takibi yaptığını, 21.04.2014 tarihli faturada belirtilen konulara ilişkin 30.000,00 + KDV bedelli bir iş yapılmadığını, davacının fatura muhteviyatı işlerin yapıldığını ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafça davacıya sözleşme gereği yüklenilen işlerin ayıplı ifa edildiğine dair ihbarda bulunulmadığı, faturanın tebliğ edildiği hususunun sabit olduğu hallerde o faturanın ticari defterlere kaydedilip kaydedilmediğinin araştırılmasının öneminin bulunmadığı, davacıya ait 2012-2013-2014 yılı ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süreleri içerisinde yapıldığı, ticari defterlerin delil niteliği taşıdığı, davalının delil listesi ekinde sunulan cari hesap kayıtlarında 21.04.2014 tarihi itibariyle davacıya 35.400,00 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, 21.11.2017 günlü bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının davalıdan 35.400,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 35.400,00 TL asıl alacak üzerinden aynı şartlar ile devamına, 7.080,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece 21/04/2014 tarihli 35.400,00 TL bedelli faturada belirtilen hizmetin yerine getirilip getirilmediği konusunda hiç bir araştırma yapmadığını, bir tarafın ticari defter ve kayıtlarının tek başına kesin delil olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayıp ihbarında bulunulup bulunulmaması ile ilgili uyuşmazlık bulunmamasına, kendilerince bu hususun davacının davaya konu fatura dışındaki edimlerini gereği gibi yerine getirmemelerine rağmen tüm borcun kendileri tarafından ödendiğini belirtmek için ileri sürdüklerini, buna rağmen mahkemece ayıp ihbarına atıfta bulunmasının dava konusunun anlaşılmadığını gösterdiğini, icra takibine konu edilen fatura içeriğinin açıklattırılmasının, gerektiğinde bu hizmetin verilip verilmediği hususunda keşif yapılmasının talep edilmesine rağmen mahkemece bu taleplerinin karşılanmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı tahsiline ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 05.10.2012 tarihli sözleşme ile, Sirkeci … binası mekanik tesisat işleri, VRV merkezi klima tesisatı, ısıtma tesisatı (sadece kullanma sıcak su için), yangın tesisat işleri, Sıhhi tesisat işleri, havalandırma tesisat işleri ve doğalgaz tesisat işlerinin 615.000,00 TL+KDV bedel ile yapılması, birim fiyatlardaki artışların iş bedelini değiştirmeyeceği, öncelikle ekli keşif özetindeki birim fiyatların kullanılacağı, keşif özetinde olmayan yeni birim fiyatların ise tarafların karşılıklı anlaşması ile belirleneceği; sözleşmede belirtilen uygulamalar malzemelerin 2 yıl boyunca yüklenici garantisinde olacağı kararlaştırılmıştır. Davacı, alacağını 21/04/2014 tarihli “Sirkeci … Hakediş Bedeli” açıklamalı faturada belirtilen 35.400,00 TL iş bedeline dayandırmış, davalı ise sözleşme kapsamında kendisine teslim edilen işlerin eksik ve ayıplı olmasına rağmen bedelini ödediğini, fakat davacının alacağını dayandırdığı ve sonradan düzenlenen fatura konusu işin yapılmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlık 21/04/2014 tarihli fatura konusu işin sözleşme kapsamında olup olmadığı, fatura konusu işin davalıya teslim edilip edilmediği, davacının işin bedeline hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.Mahkemece yapılan yargılamada, davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, faturanın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması ve davalı tarafından ibraz edilen cari hesap suretinin davacı lehine aynı miktarda alacak vermesi, bu faturanın davalıya tebliğ edildiği ve defterlerine kaydedildiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı ise, davacının alacağını dayandırdığı 21/04/2014 tarihli fatura konusu işin ayıplı veya eksik olarak ifa edildiğini değil, hiç ifa edilmediğini ileri sürmektedir. Eser sözleşmelerinde kural olarak akdî ilişkinin varlığı ile işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlamak yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine ait olup, faturaya tebliğinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemesi veya faturanın karşı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması bedel ve miktar bakımından delil teşkil edebilirse de işin yapılıp teslim edildiği anlamına gelmemektedir. Bu bakımdan mahkemece, davacı tarafından sunulan faturanın içeriğinin hangi kalem işlere ilişkin ve ne miktar olduğu hususunun ve bu işlerin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında mı yoksa sözleşme dışındaki işlere ilişkin mi olduğunun açıklattırılması, mahallinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak davacının dava konusu işleri yapıp yapmadığı, yapmış ise bu işlerin bedelinin ne kadar olduğu belirlenip, davalı tarafından yapılan ödemeler de mahsup edildikten sonra bakiye alacak bulunup bulunmadığının tespiti için rapor düzenlettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2018 tarih, 2016/922 Esas, 2018/235 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.