Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/867 E. 2020/1028 K. 12.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/867
KARAR NO: 2020/1028
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2014/1871 Esas, 2017/1129 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözlü eser sözleşmesi gereğince, müvekkili tarafından muhtelif tarihlerde toplam 5 adet otomatik açılır raylı tente sisteminin davalı adına davalının müşterilerine üretilerek kurulumunun yapılıp teslim edildiğini, bu işlere karşılık müvekkili tarafından 28/06/2014 tarihinde toplam 94.400,00 TL tutarında 2 adet fatura düzenlendiğini, davalı yanca müvekkiline iş ve fatura bedellerine mahsuben 08/07/2014 tarihinde 19.840,00 TL ile 20/08/2014 tarihinde 25.600,00 TL ve 13.216,00 TL ön ödeme ile birlikte toplam 58.656,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye iş bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket temsilcisi, davacının pergola ve tente imalatçısı, temsile yetkili olduğu davalı şirketin ise aracı firma olduğunu, taraflar arasında pergola ve tente imalatına dair toplam fatura tutarı üzerinden % 12 iskonto yapılması koşulu ile anlaşmaya varıldığını, davaya konu faturalarda belirtilen işin, kendileri tarafından davacıya tedarik edilen Ankara’daki bir işyerine yapılan işe ilişkin olduğunu, ürünlerin kendi kontrolü altında montajının yapılıp teslim edildiğini, teslim akabinde yapılan imalatlar karşılığında 13.216,00 TL nakit paranın kendisi tarafından davacı şirket banka hesabına yatırıldığını, iş yapılan … Şirketi ile … Şirketi’nden alınan 19.840,00 TL ve 25.600,00 TL bedelli 2 adet çek ile kendisi adına düzenlenmiş 01/10/2014 tarihli 7.750,00 TL bedelli, 01/11/2014 tarihli 7.750,00 TL bedelli ve 01/12/2014 tarihli 7.750,00 TL bedelli toplam 23.250,00 TL bedelli 3 adet senedi davacı şirket ortaklarından … ile …’ya teslim ettiğini, böylelikle davacıya toplam 81.906,00 TL ödeme yapıldığını, geri kalan iş bedelinin de %12’lik iskonto indirimi olduğunu, sözleşme kapsamında davacının alacağının kalmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı hakkında % 20 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının davacıya verdiğini iddia ettiği senetlerin davacı şirketin kayıtlarında yer almadığı, senetlerden sadece birinin örneğinin ibraz edildiği, bahse konu senet örneğinde de davacı ve davalı şirket ünvanlarının yer almadığı, dekontta 7.750,00 TL senet ödemesinin davacı şirketin ortaklarından birine yapıldığı gözükmekte ise de, bahse konu ödemenin taraflar arasındaki yargılamaya konu fatura alacağına istinaden yapıldığına ilişkin bir kayıt olmadığı, dolayısıyla, bu senetlerin yargılamaya konu fatura alacaklarına mahsuben yapıldığı hususunun kesin deliller ile ispatlanamadığı, davalının sözleşme bedelinden % 12 oranında iskonto yapılması yönünde anlaşma yapıldığına yönelik iddiası yönünden davacı şirket temsilcisine yemin teklifinde bulunulduğu, davacı şirket temsilcisinin 24/10/2017 tarihli duruşmada yemin edasında bulunduğu, böylelikle toplam 94.400,00 TL fatura alacağından her iki tarafın kabulünde olan ödemeler düşüldükten sonra davacının davalıdan 35.760,00 TL alacağının bulunduğu, temerrütün takip ile birlikte gerçekleştiği ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazının kısmen iptali ile takibin 35.760,00 TL asıl alacak bakımından devamına, asıl alacak miktarı olan 35.760,00 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, asıl alacak miktarı olan 35.760,00 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yapılan işin imalatçı davacı tarafından aracı müvekkili davalıya aracı davalı tarafından da asıl iş sahibine faturalandırıldığını, senetlerin iş sahibi tarafından tanzim edilip aracı davalıya 16.06.2014 tarihli tahsilat makbuzu ile verildiğini, müvekkili davalının da bu senetleri dosyada bulunan teslim belgesinden görüleceği üzere Ankara’da montaj anında davacı imalatçı firma ortağı, imza ve temsile yetkili …’ya elden teslim ettiğini, ihtilafın, asıl iş sahibi … (…) tarafından müvekkili davalıya ciro edilen toplam 23.250 TL bedelli 3 adet senedin davacı şirket yetkilisi …’ya verildiği halde şirket kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığını, davacı şirketin bu 3 adet senedin temsilcisi tarafından hangi iş nedeniyle alındığını kanıtlayamadığını, davacı şirket ortağı,temsil ve ilzama yetkili kişisinin bizzat ıslak imzalı teslim yazısının ve aldığı senet fotokopisinin ve ödeme dekontunun 24.11.2015 tarihli delil listelerinde ve ekinde yer almasına rağmen mahkemece bu hususta hususta hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, taraflar arasındaki tüm yazışmaları düzenleyen davacı şirket muhasebecisinin mail yolu ile müvekkili şirkete gönderdiği hesap dökümünde, sıra senetlerinin hesaba dahil edilerek alacaktan mahsup edildiğinin açıkça görüldüğünü, haklı oldukları bir davada icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 28/07/2014 tarihli 28.320,00 TL ve 66.080,00 TL bedelli 2 adet faturaya istinaden bakiye 36.198,20 TL iş bedeli alacağı ve 326,28,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.524,48 TL’nin tahsili için 17/09/2014 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalı temsilcisinin icra dosyasına sunduğu 30/09/2014 tarihli dilekçesiyle borca ve takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, istinafa konu eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında, davalı yanca davalıya yapılan 13.200,00 TL’lik ön ödeme ile, 08/07/2014 tarihinde yapılan 19.840,00 TL ve 20/08/2014 tarihinde yapılan 25.600,00 TL’lik ödemeler bakımından herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, bakiye 35.760,00 TL iş bedelinin ödenmediğini ileri sürerek itirazın iptali davasının dayanağını oluşturan icra takibini başlatmış, davalı ise, davacıya iş bedeli olarak 01/10/2014 tarihli 7.750,00 TL, 01/11/2014 tarihli 7.750,00 TL ve 01/12/2014 tarihli 7.750,00 TL olmak üzere toplam 23.250,00 TL bedelli 3 adet senet verdiğini, bakiye 35.760,00 TL iş bedelinden, 23.250,00 TL senet bedelinin mahsup edilmesi gerektiğini, 35.760,00 TL iş bedelinden 23.250,00 TL’nin mahsubu sonrasında kalan bedelin de taraflar arasındaki anlaşma gereğince %12 oranındaki iskonto bedeline sayılması gerektiğini, bu durumda davacıya her hangi bir borcunun kalmadığını savunarak takibe ve mahkemece davacı lehine verilen karara itiraz etmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, toplam 23.250,00 TL bedelli 3 adet senedin, takibe konu iki adet fatura alacağına mahsuben verilip verilmediğinin tespiti ile sözleşme gereğince iş bedeli üzerinden %12 oranında iskonto yapılacağının taraflar arasında kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı yönündeki ispat külfetinin hangi tarafta olduğu hususlarında toplanmaktadır. Davalının delil olarak dayandığı 3 adet senetten, fotokopisi ibraz edilen tanzim edeni … olan … adına düzenlenen 16/06/2014 tanzim, 01/10/2014 vade tarihli senedin tahsil edilmek üzere davacı şirket temsilcisi … tarafından 01/10/2016 vade tarihinde … Bankası ‘na ibraz edilerek tahsil edildiği sunulan dekont içeriğinden anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan ticaret sicil kayıtları ve imza sirkülerinden, …’nın davacı şirket yetkilisi ve …’ın da 13/06/2014 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı şirketi münferiden temsile yetkili kılınan kişi olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme dayanak yapılan, mali müşavir … tarafından düzenlenen 01/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların usulüne uygun tutulmayan ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraf defter kayıtlarının icra takip tarihi itibariyle birbiriyle uyuştuğu, davacının dayandığı toplam 94.400,00 TL bedelli 2 adet faturanın her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, muhasebe hatası göz önüne alınarak davalı tarafça davacıya ödenen 13.200,00 TL ile 08/07/2014 tarihinde yapılan 19.840,00 TL ve 20/08/2014 tarihinde yapılan 25.600,00 TL’lik ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olduğunu, takip tarihi itibariyle davacının bakiye 35.760,00 TL yönünden alacaklı, davalının da aynı miktarda davacıya borçlu gözüktüğünü, 3 adet senedin fatura alacağına istinaden verilip verilmediği hususunun mahkemenin taktirinde olduğunu, şayet 3 adet senedin yapılan iş karşılığı verildiği kabul edilir ise davacının alacağının 14.410,00 TL olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, davalı yanın, bilirkişi raporunda ödenmeyen bakiye alacak olarak tespit edilen 14.410,00 TL’nin, iskonto bedeli olduğuna yönelik iddiasının ispatı yönünden davalı tarafa, delil listelerinde açıkça yer alan yemin hakları hatırlatılmıştır. Davalı yanca yemin deliline dayanılmış olmakla, davacı şirket yetkilisi … yemin eda etmek üzere duruşmaya çağrılmış, … 24/10/2017 tarihli duruşmada, bilirkişi raporunda belirlenen farkın davalıya ait komisyon ücreti olmadığına yönelik yemin etmiştir. Dosya kapsamından, 3 adet senedin davacı şirket yetkilisi ve temsilcisi … tarafından teslim alındığı anlaşılmakta olup bu husus davacı tarafın da kabulündedir. Ancak davacı şirket, temsilcisine teslim edilen senetlerin dava konusu olan iş için verilmediğini iddia etmektedir. Kıymetli evrak, senedin tanzimine sebep olan asıl borç ilişkisinin senetten anlaşılmasına imkan bulunmayan senettir. Hamil, temelde yatan borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini ispat zorunda değildir. Geçerli bir temel münasebetinin bulunmadığını ya da buna ilişkin defilerin ispatı meselesi borçluya yüklenmiştir. Bu prensibin en üst seviyede uygulandığı senetler kambiyo senetleridir. Bono, poliçe ve çek konusu belirlenmiş olan bir miktar paranın kayıtsız ve şartsız ödenmesini içeren kambiyo senetleridir. Bu husus TTK’nın 688/b.2, 583/b ve 692/b.2. maddelerinde düzenlenmiştir. Maddelerde yazılı kambiyo senetlerindeki kayıtsız şartsız olma özelliği, bu senetlerin mücerretlik niteliklerini ifade etmektedir. O halde, dava konusu somut olayda, kambiyo senedini düzenleyen kanun hükümleri ve 6100 Sayılı Kanunun 6. maddesinde düzenlenen “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur” ilkesi gereğince, toplam 23.250,00 TL bedelli 3 adet senedin davacı şirket temsilcisi …’ya fatura konusu işe istinaden ve fatura alacağına mahsuben verildiğini ispat yükü bunu iddia eden davalı taraftadır. Davalı yan bu iddiasını HMK’nın 201. maddesi gereğince ancak yazılı delil ile ispatlayabilir. Davalı tarafça dosyaya bu yönde yazılı delil ibraz edilememiş ise de, davalı yanca delil listesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı gözetilerek ispat yükü kendisinde olan davalı tarafa, 3 adet senedin davacı şirket temsilcisi …’ya dava konusu iş için ve fatura alacağına mahsuben verildiğini kanıtlayabilmesi için olanak verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, sadece iskonto bedeli yönünden delil değerlendirilmesine gidilerek yazılı biçimde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih, 2014/1871 Esas, 2017/1129 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.