Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/864 E. 2020/786 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/864
KARAR NO : 2020/786
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2017
NUMARASI: 2014/1058 Esas, 2017/1286 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 08/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin … Projesi … Etap … Kısım … … ve … nolu Ortaköy kompleksinde “Daire içi dekorasyon işlerinin” yüklenici sıfatıyla malzeme+işçilik olarak yapılması konusunda sabit birim fiyatlı götürü bedel anahtar teslimi 14.07.2011 tarihli sözleşme imzaladığını, toplam iş bedelinin 4.756.171 TL + KDV olduğunu, işi tamamladığını, ancak davalının teslim almadığını ve borcunu ödemediğini, ihtara rağmen geçici kabul tutanağını imzalamadığını, buna rağmen konutları asıl iş sahibine teslim ettiğini, 06.11.2012 tarihli ihtarla davalının temerrüde düşürüldüğünü, ödenmeyen sözleşme konusu 692.788,58 TL ve sözleşme dışı ilave işler nedeniyle 234.240,15 TL + KDV alacakları bulunduğunu, bu konuda davalıya kestikleri faturanın iade edildiğini, davalı tarafından gönderilen ihtarnamede 8 nolu kesin hakediş kapak hesabında toplam gerçekleşen imalat tutarının 4.908.267,67 TL + KDV olarak belirtildiğini, toplam iş bedeli 4.756.171 TL + KDV ile toplam 5.612.281 TL iken bu imalat tutarını aşan ilave işler yapıldığının davalının da kabulünde olduğunu, buna göre en az 152.096,67 TL + KDV ilave işlerden alacakları olduğunun ortaya çıkacağını, taraflar arasında TBK m.481 uyarınca belirsiz bedelli bir ek iş anlaşması olduğunu, davalının yapılan bu işlere zımnen onayı olduğundan yapılan değere göre fazladan yapılan işlerin bedelini talep ettiklerini, bunun yerinde görülmemesi halinde TBK m.410 gereği vekaletsiz iş görmeye dayalı olarak ilave işlerin bedeli olan sözleşme miktarını aşan bedelin ödenmesini talep ettiklerini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik sözleşmeye göre bakiye 300.000,00 TL alacağın 06/11/2012 temerrüt tarihinden ve ilave işler bedeli olarak şimdilik 50.000,00 TL alacağın 24.01.2013 tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde, alacak taleplerini 166.524.57 TL asıl alacak ve 83.974,42 TL KDV alacağı yönünden olmak üzere 200.498,99 TL daha artırarak toplamda davalıdan KDV dahil 550.498,99 TL alacağın tahsiline, alacağın 350.000,00 TL’sine 06.11.2012 tarihinden itibaren ticari faiz, kalan kısmına ise ıslah tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 14.07.2011 tarihli sözleşme gereğince … işinin 3.400.231,00 TL + KDV ve … Kompleksi işinin 1.355.940,00 TL + KDV olmak üzere toplam 4.756.171,00 TL + KDV tutarlı olduğunu, sözleşmede işin tamamlanma tarihinin 30.12.2011 olarak belirtildiğini, yer teslimi yapıldığını, teminat vermek suretiyle avans alabilecekken teminat vermediğini ve tedarikçileriyle süresinde sözleşme yapmadığından gecikmeden davacının sorumlu olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan süre uzatım taleplerine ilişkin yazıların gerçek dışı olduğunu, 13.10.2011 gün … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, kendilerinden kaynaklı olmayan gecikmelerin olduğunu, bu sebeple işe başlayıp devam ettiremediklerini ve bu hususu 17.08.2011, 12.09.2011 ve 29.09.2011 tarihli yazıları ile bildirdiklerini belirttiklerini, ancak 29.09.2011 tarihli yazının süre değil fiyat farkı talebi olduğunu, davacının taahhüdündeki bir kısım işlerin daire içlerinde diğer işlemler devam ederken de yapılabilir olduğunu, 12.09.2011 tarihli yazıdaki hususların işin yapılmasına engel olmadığını, davacının işe talip olurken işin devam etmekte olduğunu bildiğini, mahallerin tamamen terkinin işin gereği olarak mümkün olmadığını, yine de süre taleplerinin kati olarak reddedilmediğini, teslim tarihi 30.12.2011 iken 31.03.2012 tarihinde işveren ile geçici kabulü yapılmış iş sebebiyle, asıl işveren …’ın asıl yüklenici olan müvekkiline sadece 9 günlük bir gecikme cezası kestiğini ve bunun davacı alt yükleniciye yansıtıldığını, taraflar arasındaki 6 nolu ve önceki hakedişlerin ihtilafsız olduğunu, 7 ve 8 nolu hakedişlerdeki kesintileri kabul etmediklerini, 7 nolu hakedişin müvekkilince hazırlanmasına rağmen imzalanıp iade edilmediğini, 9 nolu hakediş olmadığını, 02.04.2012 tarihli ihtarla geçici kabul istenmesine rağmen işin bitirilmediğini, eksik işlerin bitirilmesi ve teslim prosedürünün işletilmesini istediklerini, 25.04.2012 tarihli ihtarname ile de işlerin tamamlanmaması nedeniyle nam ve hesaplarına yaptırılacağını ve bir temsilci bulundurulmaması nedeniyle sözleşme gereği cezai işlem yapılacağını bildirdiklerini, 10.05.2012 tarihli ihtarla bu hususların tekrar edildiğini, yapılan işte eksik ayıp ve gecikmelerin bulunduğunu, davacının ise 11.05.2012 tarihli ihtarla işlerin bitirildiğini bildirdiğini, davacının 06.11.2012 tarihli ihtarla 9 nolu hakediş bedeli olarak 772.766,48 TL talep ettiğini, buna 9 nolu hakediş olmadığını belirterek itiraz ettiklerini, davacının 31.12.2012 tarihli 260.943,53 TL ilave işler faturası göndermesine rağmen iade ve itiraz ettiklerini, davacıya 13.02.2013 tarihli ihtarname ile geç teslim sebebiyle iş sahibince müvekkiline tahakkuk ettirilen 9 günlük cezaya karşılık 15.000 TL/gün hesabıyla 135.000,00 TL ve gecikme sebebiyle iş sahibinin fazladan üçüncü kişiye ödediği tutardan davacıya yansıtılması gereken 22.085,44 TL olmak üzere toplamda 157.085,44 TL’nin davacıya ceza olarak tahakkuk ettirildiğini, 6 nolu hakediş sonrası imalat ve kesintiler yapılarak hakedişin onaylanarak fatura düzenlenmesinin istendiğini, ancak davacının 22.02.2013 tarihli ihtarıyla talep ve iddialarını reddederek 234.240,15 TL + KDV ilave işler ile 692.788,58 TL + KDV’nin ödenmesini talep ettiğini, davacının süre uzatım taleplerinin haklı olmadığını, işin ifasına engel olunmadığını, tüm kusurun davacı kaynaklı olduğuna ilişkin iç yazışmalara ilişkin notlar ve yazışma evraklarından da bu durumun anlaşıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, bilirkişinin 03/08/2017 tarihli raporunun dosyaya ve toplanan delillere uygun olduğu ve davacının 17/10/2017 tarihinde davasını ıslah ettiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının işi tamamlayarak iş sahibine teslim ettiği ve kabulü yapıldığı, davalının eksik ve ayıplı işlerin üçüncü kişilere tamamlatıldığı ve bunların davacı alacağından mahsup edildiği iddiasının ise yargılama sırasında tespit edilemediği ve Kadıköy … Noterliği’nin 13/02/2013 tarih … sayılı ihtarnamesinde davalının davacıya yaptığı işlerle ilgili toplam değere ilişkin beyanda bulunduğu ve bunun da dava dışı ikrar olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının KDV hariç davalıdan 466.524,57 TL alacaklı olduğu ve bunun KDV’siyle birlikte 550.498,99 TL olduğu, davacının fatura düzenleme mecburiyetinde bulunduğu, bu nedenle bu rakam üzerinden davanın kabulüne ve ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren, dava dilekçesinde yazılı miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 550.498,99 TL’nin 350.000,00 TL’sinin temerrüt tarihi olan 06/11/2012 tarihinden geri kalan ıslah edilen kısmının 17/10/2017 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınap davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki münasebet doğru değerlendirilmeden, iddia ve deliller incelenmeden ve ihtisası gerektiren inşaat ve muhasebe hususunda yetkin bilirkişi heyetinden denetime elverişli, somut tespitlere dayalı rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, dayanak yapılan bilirkişi raporunda, ana hususta hiç bir tespit yapılmaksızın, sadece hukuki mütalaa verildiğini, tarafların ticari defterlerinin incelenmediğini, yüklenicinin nam ve hesabına yüklenici davacının yazılı talimatıyla üçüncü şahıslara yapılan ve stopaj ve KDV tevkifatı yoluyla yapılan ödemelerin hesapta değerlendirilmediğini, eksik ifaya dayalı mahsup taleplerinin haklı veya haksızlığının değerlendirilmediğini, kararın dayandığı bilirkişi rapor ve ek raporu ile eklerinin çelişkili olduğunu, kök raporda davacının davasını ispat edemediği belirtildikten sonra mahsup talepleri bakımından da masrafların hangi işe ilişkin olduğunun anlaşılamadığının belirtildiğini, ek raporda yine ispata yönelik bir olgu tespit edilemediğinin belirtildiğini, davacı tarafın fatura tanzim etmediği halde ıslah dilekçesiyle iddia ettiği bakiye alacağın KDV’sini de talep ettiğini, mahkemenin de bu yönde karar verdiğini, ayrıca icra emriyle tahakkuk etmeyen KDV’ye faiz de yürütüldüğünü, taraflar arasındaki ihtilafsız dönemde cari hesaptaki alacak borç bakiyeleri, taraf delilleri incelenmediği için ödenen tutarın, ödenmesi gerekenden eksik mahsup edildiğini, aradaki farkın sadece KDV tevkifatı kaleminde 121.900,67-TL olduğunu, yani davalının ödemelerinin eksik hesaplandığını, müvekkili tarafından gönderilen Kadıköy … Noterliği’nin 13.02.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede, davacının yaptığı işlerin toplam değerine ilişkin beyanın dava dışı ikrar olarak kabul edilemeyeceğini, ihtarnamede ikrar olduğu belirtilen cümlenin ve rakamların altında “Bu aşamada anılan faturalar tanzim edilmemiş bulunduğundan CH’da 380.045,69 TL borçlu görünmektesiniz” denilerek, neticede hesaplamalara göre 15.913,24 TL davalının alacaklı olduğunun davacıya bildirildiğini, bu artı bakiyenin sebebinin taraflar arasındaki cari hesap, davacı tarafından yapılmayan eksik bir takım işlerin davalı tarafından üçüncü şahıslara yaptırılarak davacı hakedişinden mahsup edilmesi, davacı onayıyla ve onun adına davacıya ait bir kısım ödemelerin davalı tarafından yapılarak hakedişten mahsup edilmesi ve asıl işverence uygulanan cezanın davacıya oran ile yansıtılması olduğunu, dosyaya sunulan 20.06.2016 tarihli kök bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlarında talep ettikleri hesaplama, işaretleme ve belirtmelerin 20.03.2017 tarihli 1. Ek Raporda karşılanmadığını, sundukları delillerin hiçbirine bilirkişi tarafından bakılmadığını, ilk 6 hakedişte hangi kalemlerde yükleniciden rutin kesinti yapılmışsa 7 ve son hakedişlerde de asgari o kalemlerde kesintiler yapıldığını, ekli klasörlerde; bizzat davacının “benim nam ve hesabıma şuraya bu kadar ödeyin, SGK’ya ödeyin” gibi yazılı talimatların, üçüncü şahsa yaptırılan sözleşme konusu eksik işlere ilişkin üçüncü şahıslar faturalarının, iş emirlerinin, ödemlerin, KDV tevkifatı, stopaj kesintisi vs. olduğu, bilirkişi tarafından bunların hiçbirine bakılmadığını, sunulan 31.07.2017 tarihli 2. Ek raporda 13.02.2013 tarih ve 071128 yevmiye sayılı ihtarnameleri esas alınarak görüş bildirildiğini, yeni bilirkişi heyeti ve inceleme taleplerinin mahkemece reddedildiğini, bilirkişi tarafından söz konusu ihtarnameye göre yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, 5.508.769,32 TL toplam alacağa KDV’nin de dahil olduğunu, yapılan 5.042.244,67 TL toplam tahsilat mahsup edildiğinde kalan 466.524,57 TL’ye KDV’nin de dahil olduğunu, mahkemece bunun aksine verilen kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporundaki KDV tevkifat listesinin davalının davacıya yaptığı ödemeler listesine (4.982.590,09 TL) eklenmesi gerektiğini, stopaj listesinin de eksik listelendiğini, 59.654,57 TL’sinin yazılmadığını, toplam ödeme tutarı 5.042.244,67 TL yazıldığı için bunu hesapta yazdığının kabul edilebileceğini (4.982.590,09 TL + 59.654,57 TL = 5.042.244,67 TL), ancak ekli listelerinde görülen 1.684,66 TL’lik damga vergisi, 4. Sayfada listelediği 9.007,00 TL’lik diğer stopaj ödemesi ve 9.007,00 TL’lik KDV tevkifatının, ayrıca 112.893,32 TL KDV tevkifatının ayrı ayrı ilave edilmediğini, bunlar da eklendiğinde toplam davalı ödemesinin 5.174.837,13 TL olması gerektiğini, bu miktar 5.508.769,32 TL’den düşüldüğünde ise KDV dahil 333.932,19 TL’nin bulunması gerektiğini, bu rakamın da nihai rakam olmadığını, davacı nam ve hesabına üçüncü şahıslara yaptırılan işlerin ödemelerinin, SGK ödemelerinin de mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, davacı ile davalı arasında imzalanan 14.07.2011 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye sözleşme alacağı ile sözleşme dışı ek iş bedeli talebine ilişkindir.Taraflar arasında düzenlenen 14/07/2011 tarihli sözleşme ile İstanbul Halkalı … ada, … parselde idare tarafından inşa edilmesi planlanan … Projesi … Etap … Kısım … ve … nolu Ortaköy Kompleksinde Daire İçi Dekorasyon İşlerinin Malzeme + İşçilikli olarak yapılması kararlaştırılmıştır. Davacı, sözleşmeye göre işi tamamladığını ve sözleşme dışı ilave işler yaptığını, buna rağmen davalı tarafından kabul işleminin yapılmadığını, sözleşmeye konu bir kısım bakiye alacağı ile sözleşme dışı ilave iş bedellerinin ödenmediğini ileri sürmüş, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sözleşmeye göre bakiye 300.000 TL alacağın ve 50.000 TL ilave işler bedelinin tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesinde ise sözleşme kapsamındaki iş – ilave iş ayrımı yapmaksızın 466.524,57 TL + KDV olmak üzere toplamda 550.498,99 TL’nin tahsilini talep etmiştir.Davalı, edimlerin gereği gibi ifa edilmediğini, sözleşmedeki ifa süresinin aşıldığını, asıl işverenden ceza uygulamasına maruz kaldığını, bu cezanın kısmen davacıya yansıtıldığını, davacının ifa edilmeyen ediminin davalı tarafından sözleşme uyarınca üçüncü şahıslara davacı nam ve hesabına yaptırıldığını, davacının talimatıyla onun adına üçüncü şahıslara bir kısım ödemeler yapıldığını (KDV, Stopaj, Damga Vergisi vs), sonuç olarak davalının borçlu değil 15.913,24-TL alacaklı olduğunu savunmuştur.İlk derece mahkemesince, mahallinde keşif yapılmaksızın dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ve ek raporlarda; dava konusu dekorasyon işleri ile ilgili olarak düzenlenen son iki hakediş olan 7 ve 8-Kesin nolu hakedişlerde davanın taraflarının imzalarının bulunmaması nedeniyle, dava konusu dekorasyon işleri ile ilgili davacının davalıdan talep edebileceği bedel hakkında taraflarınca bir görüş belirtilemeyeceği, bu sebeple söz konusu davacı talebinin mevcut koşullarda ispata muhtaç olduğu, davalının 7 ve 8-Kesin hakedişlerde davacı alacağından yaptığı kesintiler ile ilgili sunmuş olduğu belgelerin, kesintilerin dayandığı olguların varlığını ve kesintilerin davacı alacağıyla ilgisini ortaya koymaktan uzak olduğu ve dolayısıyla belirtilen hakedişlere ilişkin davacı alacağı bulunduğu kabul edilecek olsa dahi bu belgelere dayalı olarak bir davalı karşı alacağının bulunup bulunmadığının belirlenemeyeceği görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiş, ancak 31.07.2017 tarihli ek raporda; dosyaya delil olarak sunulmuş olan Kadıköy … Noterliğince 13/02/2013 tarih ve … yevmiye ile düzenlenen ihtarnamede davacının yaptığı işlerin toplam değerine ilişkin bulunulan beyanın dava dışı bir ikrar olarak kabul edilmesi halinde davacı alacağının (KDV dahil) toplam alacak olan 5.508.769,32 TL’den toplam tahsilat olan 5.042.244,67 TL mahsup edildiğinde bakiye alacak olan 466.524,57 TL + KDV alacak olacağı hesaplanmış, ilk derece mahkemesince de bu hesap ve miktar esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Kadıköy … Noterliği’nin 13.02.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde kabul edilen iş bedeli 4.908.267,67 TL + KDV = Toplam 5.791.755,85 TL olarak belirtilmesine rağmen, hükme esas alınan 31.07.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda KDV dahil toplam alacağın 5.508.769,32 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporlarında “Saha tespit tutanaklarında da davacı yüklenici tarafından yapılan dekorasyon işlerindeki bir takım eksik ve hatalı imalatlarla ilgili olarak davalı iş sahibi yetkililerince birtakım listelerin düzenlenmiş olduğu ve bu tutanakların alt kısmında bu işlerin davacı yüklenici adına davalı iş sahibi tarafından sözleşmede belirtilen şartlarda yaptırılacağının/yaptırıldığının belirtildiği, yine dava dosyası içerisinde davacı yüklenici adına davalı iş sahibi tarafından yaptırıldığı iddia edilen birçok dekorasyon işi ile ilgili üçüncü firmalarla yapılan yüklenici hakedişi, iş emri ve fatura belgelerinin sunulmuş olduğu” belirtilmesine rağmen davalı tarafça bu kapsamda ileri sürülen mahsup def’i usulüne uygun olarak değerlendirilmemiştir. Yine bilirkişi raporlarında, davalı tarafça def’i olarak ileri sürülen; davacı edimlerinin gereği gibi ifa edilmediği, sözleşmedeki ifa süresinin aşıldığı, bu nedenle asıl işverenden ceza uygulamasına maruz kalındığı, bu cezanın kısmen davacıya yansıtıldığı, davacı tarafça ifa edilmeyen edimlerin kendilerince üçüncü şahıslara yaptırıldığı, davacının talimatıyla onun adına üçüncü şahıslara bir kısım ödemeler yapıldığı (KDV, Stopaj, Damga Vergisi vs) iddialarına ilişkin de yeterli bir değerlendirme yapılmamış, ilk derece mahkemesince de gerekçeli kararda bu hususlara ilişkin bir açıklama yapılmamış, sözleşmeye göre teslim süresinin ne olduğu, teslimde gecikme bulunup bulunmadığı, varsa gecikmenin hangi taraftan kaynaklandığı, varsa ilave işlerin sözleşme süresine etkisinin bulunup bulunmadığı hususları da değerlendirilmemiştir. Ayrıca, dava dilekçesinde açık bir şekilde sözleşmeye göre bakiye 300.000,00 TL alacak ile, 50.000,00 TL ilave işler bedeli olmak üzere toplam 350.000,00 TL talep edilmesine ve her bir talep için ayrı ayrı faiz başlangıç tarihleri bildirilmesine rağmen, sunulan ıslah dilekçesinde böyle bir ayrıma gidilmeksizin dava değeri toplam 550.498,99 TL’ye yükseltildiği halde, davacı vekiline ıslah dilekçesiyle artırılan miktarın ne kadarının sözleşmeye konu bakiye alacağa, ne kadarının ilave işler bedeline ilişkin olduğu da açıklattırılmamış, dava dilekçesindeki ayrı talepler göz ardı edilerek, ıslah sonucu ulaşılan toplam rakam üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince Kadıköy … Noterliği’nin 13.02.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde davalı tarafça belirtilen bakiye iş bedeli esas alındığından, davalı tarafça bildirilen bu rakam toplam gerçekleşen imalat tutarı bakımından kendisini bağlayıcı olduğundan, davacı tarafça karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığı için kendisi bakımından da bağlayıcı olacağından, söz konusu ihtarnamedeki “Kati/son Hakediş-8 kapak hesabı. Toplam gerçekleşen imalat tutarı olan 4.908.267,67 TL + KDV rakamı davaya konu sözleşme kapsamında davacının davalıdan toplam iş bedeli alacağı miktarını belirlemesi bakımından her iki taraf yönünden de bağlayıcılık arz ettiği sonucuna varılmaktadır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince öncelikle, ıslah dilekçesindeki artırılan bedelin ne kadarının sözleşme dahilindeki işler ne kadarının ilave işlere ilişkin olduğunun davacı vekiline açıklattırılması; sonrasında mahallinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak, taraflar arasındaki 14/07/2011 tarihli sözleşmenin diğer maddeleri yanında özellikle İşin Konusu, İşin Bedeli, Yer Teslimi, İşin süresi, İşin Kontrolluğu, Müşteriye Teslim, Geçici Kabul, Yüklenici Adına İş Yapılması, Yüklenici Mükellefiyetleri, Ödemeler, Cezai Şarta ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmak suretiyle, dava konusu olan sözleşme dahilinde yapılan ve eksik bırakılan işlerin miktar ve bedelinin sözleşme fiyatlarıyla tespit etirilmesi; varsa sözleşme kapsamında bulunmayan ilave işlerin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle bedelinin belirlenmesi; sözleşme konusu işler bakımından aslolan bu işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olup, davalının üçüncü kişilere yaptırdığını savunduğu işler yönünden alınmış bir tespit raporu bulunmamakla birlikte, davalı tarafından bir kısım işlerin üçüncü kişilere yaptırıldığına ilişkin tutanaklar ibraz edildiğinden ve bu tutanaklardan bazılarında davacı temsilcisinin imzası bulunduğu bilirkişi raporunda da belirtildiğinden, bu tutanaklardan davacı temsilcisinin imzası bulunan tutanaklarda belirtilen işlerin davalı tarafından üçüncü kişilere yaptırıldığı kabul edilerek, bu işlerin bedelinin hesaplattırılması, hesaplama yapılırken buna ilişkin sunulan fatura ve ödeme belgelerinin de denetlenmek suretiyle yerinde olup olmadıklarının belirlenmesi, varsa bulunacak bu bedellerin yapılacak hesaplamalarda davacı alacağından mahsup edilmesi; davalı tarafından davacı adına, onun talimatları doğrultusunda yapıldığı belirtilen ve yukarıda özetlenen istinaf dilekçesinde ayrıntıları belirtilen KDV, Stopaj ve Damga Vergisi ödemelerine ilişkin meblağların, davalı tarafça sunulan defter ve kayıtlar denetlenmek suretiyle, gerçekten mevcut olup olmadıklarının belirlenerek, varsa bu ödemelerin davacı alacağından mahsup edilmesi; teslimde gecikme bulunup bulunmadığının, varsa gecikmenin hangi taraftan kaynaklandığının, varsa ilave işlerin sözleşme süresine etkisinin bulunup bulunmadığının taraf iddiaları değerlendirilerek belirlenmesi; sözleşmedeki cezai şarta ilişkin hükümler ve teslim tarihi dikkate alınarak, taşeron davacı alacağından cezai şart kesintisi yapılmasının gerekip gerekmediği değerlendirilerek, gerekiyorsa ne miktar kesinti yaptırılacağının hesaplattırılması sağlanarak, bu suretle bulunacak davacı alacağının tarafların kabulünde olduğu anlaşılan 4.908.267,67 TL + KDV’yi geçmeyecek şekilde belirlenerek, yapılan ödemeler de düşülmek suretiyle davacı alacağının tespiti gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2017 tarih, 2014/1058 esas, 2017/1286 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.