Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/861 E. 2018/804 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/861
KARAR NO : 2018/804
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018 (istinaf incelemesine konu karar)
NUMARASI : 2017/855 Esas (derdest)
DAVANIN KONUSU : Senet iptali-menfi tespit
TALEP KONUSU : İhtiyati tedbirin kaldırılması
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili şirketin bünyesinde tekstil ve mimarlık olmak üzere iki farklı hizmet grubunun yer aldığını, ticaret sicil kayıtlarından da görüldüğü gibi mimarlık tarafı ile şirket yetkililerinden …’nin sorumlu olduğunu, diğer şirket yetkilisi …’nin ise sadece tekstil tarafında yetkili olup, mimarlık tarafının gelirini ve kime ne kadar borçlu olduğunu bilmediğini, 22/11/2016 tarihinde müvekkili şirketin mimarlık hizmeti veren kısmında alacaklı … adına toplamda 139.627,37 TL’lik bir irsaliye faturası kesildiğini, bu faturanın …inşaatlık firmasının fold işlerine yönelik olduğunu, müvekkili şirket yetkililerinden …’nin …firmasının taşeronlarından olup, davalının ise alt taşeron olarak hizmet verdiğini, .. . ile davalı tarafın ücretlendirme konusundaki süregelen ve hep uygulanan uygulamasının ise önce … hanımın şirketten ödemesini aldığını ve alt taşerona ödemesini yaptığını, ödemelerin bu şekilde gerçekleştiğini, …’nin .. firmasından bu işe ilişkin olarak kısmi ödeme tahsilatı yapabildiğini ve davalıya toplamda 61.619,90 TL ödeme yaptığını, 78.007,47 TL davalının alacağı kaldığını, davalı tarafın kendisine yapılan kısmi ödemeleri hiçe sayarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün 2017/27784 Esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, söz konusu takibe ilişkin olarak şirketin merkez şubesi olan ve tekstil üzerine hizmet veren adreste 05/10/2017 tarihinde hacze gelindiğini, müvekkil şirket yetkililerinden…’nin bakiye alacak bedelinin 78.007,47-TL olmasına rağmen davalı tarafa haciz sırasında 80.000,00 TL ödeme gönderdiğini ancak davalı tarafın müvekkillerinin haberi dahi olmayan icra dosyasının tüm kapak hesabını ödetebilmek amacıyla kapak hesabından geri kalan 94.600,00 TL için (80.000,00 TL’nin üzerinde alacağının olmadığını bile bile) diğer şirket yetkilisi …’den cebri icra tehdidi altında 05/11/2017 tarihli 47.300,00 TL bedelli, 05/12/2017 tarihli 47.300,00 TL bedelli 2 adet senedi zorla imzalatarak aldığını, şirket yetkililerinden …’nin haciz bölgesinde yıllardır tanınan esnaf olduğunu, borca ilişkin icra takibinden haciz esnasında haberdar olduğunu, haciz mahallinde davalı tarafa 80.000,00 TL ödeme gönderilmesine rağmen geri kalan bakiye için davacı tarafa süre vermedikleri gibi senet vermediği takdirde muhafaza yapmakla tehdit edip, 2 adet senet tanzim edip imzalattıklarını belirterek müvekkili şirket yetkililerinden …’den alınan 47.300,00 TL miktarlı 05/11/2017 ve 05/12/2017 tarihli senetlerin cebri icra tehdidi altında alınması ve bedelsiz olması nedeniyle iptalini, bu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, öncelikle henüz icra takibine konu olmadığı için bonoların davacılar açısından ödemeden men tedbir kararı verilmesini, söz konusu senetlerin ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme 11/10/2017 tarihli kararı ile, davacı vekilinin tedbir talebi üzerine davacı tarafın dava dilekçesinde ödendiği belirtilen 61.619,90 TL’nin ödendiğine dair yaklaşık delil sunmadığını, dava dilekçesine haklılığı, yaklaşık olarak ispat edilen delillerin eklenmesi gerektiğini belirterek tedbir talebinin bu aşamada reddine karar vermiştir.
Daha sonra davacı vekili dosyaya ödeme dekontları ibraz etmiş, ilk derece mahkemesi 31/10/2017 tarihli ara kararı ile; toplam borç ile toplam makbuz bedellerinin yaklaşık rakamlar olmasını nazara alarak, şartların gerçekleştiğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin %15 teminat yatırılması şartı ile kabulüne karar vermiştir.
Yerel mahkeme tedbir kararında; bonoların davacılar yönünden icra takibine davalı tarafından konulmamasına, bononun davalı tarafından ciro edilmemesine, davalı tarafından icra takibi açılmış ise davacılar yönünden durdurulmasına dair karar vermiştir.
Tedbir talebinin kabulü kararına karşı davalı vekili itiraz etmiş, itiraz dilekçesinde; davacı … İnş…..Ltd.Şti. ile müvekkili arasında yıllardır süregelen ve temelinde güven bulunan bir iş ilişkisinin mevcut olduğunu, aralarındaki güven ilişkisi neticesinde davacı tarafın fatura istemediğini, daha sonradan bu durumu kötüniyetli olarak kullandığını, davacı tarafın fatura olmadığı için ödemeleri takibe konu fatura sebebi ile yapılan ödeme imiş gibi gösterdiğini belirterek tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İtiraz üzerine ilk derece mahkemesi istinaf incelemesine konu ara kararında, verilen ihtiyati tedbir kararından sonra delil durumunda bir değişiklik olmadığını belirterek davalının ihtiyati tedbirinin kaldırılmasına yönelik 16/03/2018 tarihli dilekçesindeki talebinin Reddine karar vermiştir.
Yerel mahkeme kararına karşı davalı taraf (ihtiyati tedbir kararına itiraz eden) istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davanın niteliği, icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olup, İİK’nın 72.maddesinde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceği belirtilmektedir.
Dava dilekçesine ekli davacı tarafça sunulan delillerin incelenmesinde davaya konu senetler ibraz edilmiş olup, 2 adet senetin incelenmesinde keşide tarihlerinin 05/10/2017, keşidecinin davacı şirket ve yetkilisi …, lehtarın davalı taraf olduğu, haciz tutanağının tarihinin senetlerin düzenlenme tarihi olan 05/10/2017 tarihi ile aynı olduğu, haciz sırasında davacı …’nin hazır olduğu ve alacaklı vekilinin aynı tarihli yazılı beyanında …’den bu senetleri borca dair elden aldığını belirttiği görüldü.
Bu itibarla dosya kapsamına göre yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2018 tarih ve 2017/855 esas, sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Harçlar peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 07/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.