Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/852 E. 2020/1102 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/852
KARAR NO: 2020/1102
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2017
NUMARASI: 2014/2286 Esas, 2017/1111 Karar,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan 18.11.2013 tarihli sözleşme ve ticari ilişki neticesinde müvekkili şirketin Üsküdar, … ada, … parselde, … ada … parselde, … ada … parselde, … ada … parselde ve …-… parselde kayıtlı taşınmaz ait inşaat alanından çıkacak her türlü kazı malzemesinin taşınması, boşaltılması, depo veya dolguya serilmesine ilişkin her turlu hafriyat işlerinin yapılması işini üstlendiğini, yapılan işin raporlamasının davalı tarafından istendiğini, ancak davalının yapmadığı işleri, yapmış gibi ödenen avanslar karşılığında fatura düzenleyerek müvekkilinden ödeme tahsil ettiğini, Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/40 D.İş sayılı dosyasında ve İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/427 D.İş sayılı dosyasında, davalının yapmadığı işlere karşın müvekkil şirketin fazladan 653.085 TL ödeme yaptığınm tespit edildiğini öne sürerek, fazla yapılan ödemelerin, ödeme yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamış, bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde; faturaya itiraz edilmediğini, TTK’nun 23./2 maddesi hükmüne göre davacının haksızlığını ortaya koyduğunu; iş bedelinin tespiti yönünden Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/40 D.iş sayılı dosyasına dayanılarak bu dosyadaki bilirkişilerce tespiti yapılan kısımların dosyada bilirkişilerce delil mahiyetinde sunulmasının usul ve esas açısından hukuka aykırı olduğunu; ekte sundukları tahsilat makbuzlarına göre müvekkili ile davacı arasında fatura kesim tarihinden cok sonra mutabakata varılarak 17.09.2014 tarihinde ekte sunduğu tahsilat makbuzlarına isitinaden ödeme yapıldığını; Davacı defterlerinin davacı aleyhine delil kabul edilmesini; Davacının müvekkilinden 6.166.961,63 TL lik fatura aldığını, ançak ödeme olarak dosyaya ibraz ettiği belgelerin tutarının 3.811.106,63 TL olduğunu, müvekkilinin davacı firmadan 2.355.855,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir. Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen 18/11/2013 tarihli sözleşme ile davalı sözleşmede belirtilen yerlerdeki harfiyat işini üstlendiği ve yaptığı hak ediş faturası tutarı 6.156.247,10 TL olarak davacının ticari defterlerine kayıt edildiği, davacının kanıtlanan ödeme tutarının 3.811.106,63 TL olduğuna göre davacının davalıdan bir alacağı olamayacağı, davacının davalı faturalarına itiraz etmeyip yasal ve kesin delil gücüne sahip defterlerine kaydettiğinden davacının aleyhine delil olan kendi defterleriyle davalının fatura tutarı kadar iş yapıldığını kabul etmiş olduğundan ve böylece davalının davacı defterleriyle fatura tutarı kadar işi yaptığını kanıtladığı, davacının iddia ettiği gibi fazla ödemeden kaynaklanan alacağı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; bilirkişi heyetinin de davalı tarafın dava konusu işleri yapmadığı halde fatura tanzim ettiği kanaatinde olduğunu, davalının davacıya fazladan haksız olarak 681.963,36 TL bedelli fatura kestiğini belirttiğini, bilirkişinin 1.ek raporundaki mali bilirkişi mütalaası ve HMK 222.madde gereği davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğundan davacının bu ödemeleri yaptığını, davacı ticari defterleri ile ispat edildiğini belirttiğini, hukukçu ve teknik bilirkişinin davalının davacıya haksız olarak 681.963,36 TL bedelli fatura kestiği kanaati nazara alınarak ve süresinde sunacağı ödeme belgeleri de nazara alınarak gerekirse bilirkişi heyetinden rapor alınmasına mahkeme kararının kaldırılmasına ve rapor alınması halinde ilamın düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında akdedilen 18.11.2013 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici Üsküdar, … ada, … parseldeki ve sözleşme olmaksızın Üsküdar, … ada … parselde, … ada … parselde, … ada … parselde ve Küçükçekmece İlçesi … Mahallesi … pafta, …-… parselde kayıtlı taşınmazlara ait inşaat alanından çıkacak her türlü kazı malzemesinin taşınması, boşaltılması, depo veya dolguya serilmesine ilişkin her turlu hafriyat işlerinin yapılması işini üstlenmiştir. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/40 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda, İstanbul İli, Küçükçekmece İlçesi … Mahallesi … pafta, … – … parselde kayıtlı taşınmazda yapılan iş oranının %15 seviyesinde olduğu, yıkım yapılan iş bedelinin 112.100,00 – (112.100,00 x %15) = 95.285,00 TL olduğu belirtilmiştir. İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/427 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucu alınan teknik bilirkişi raporunda yapılan işlerin belirlendiği ve belirlenen bu işlere göre inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, İstanbul Üsküdar İlçesi, … parselde kayıtlı arsa üzerinde inşaa edilecek olan proje için hafredilmiş iş bedelinin 3.326.514,28 TL, sözleşmeye dayalı olmaksızın İstanbul ili, Üsküdar İlçesi … ada, … parsel ve, … ada … parselde, kayıtlı inşaat projesinde hafriyat işinin yapılmamış olduğu, İstanbul İli, … Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı inşaat projesinde işin yarım bırakıldığı bu nedenle bedel hesaplanmasının yapılmamış olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmediği; davacının ibraz ettiği 2013-2014 yılı ticari defterlerinin usule uygun tutulduğu, delil niteliğinde bulunduğu; bu kayıtlara göre davacı şirketin, davalı şirketten 2013-2014 yılında, toplam 6.156.247.10 TL tutarında (18) adet hakediş faturası aldığı, davacının bu borcuna karşılık davalıya 6.166.961.63 TL ödeme yaptığı; davacının, davalı şirketten, 6.166.961.63 TL ödeme – 6.156.247,10 TL fatura = 10.714.33 TL alacağının bulunduğu; davalı tarafa yapılan toplam miktarlarına göre, davalının yapmış olduğu hafriyat ve nakliye bedelleri düşüldüğünde, 165 parsel ile ilgili olarak 3.326.514,28 TL, 23 parsel ile ilgili olarak 157.984,36 TL ve 688-669 parseller ile ilgili olarak 16.815.00 TL olmak üzere toplam 3.501.313,64 TL nin davacının borcu olarak davalının yapmış olduğu işlerin karşılığı ücrete tekabül ettiğini, 33 parsel ve140 parsel ile ilgili olarak ücret bulunmadığını; davacının ticari defterlerine göre ödeme belgesi ile ispatlayabildiği davalıya yapmış olduğu belgeye dayalı ödemenin 3.811.106,63 TL olduğunu; yapılan iş ile ödenen bedel farkı 3.811.106,63 TL – 3.501.313,64 TL = 309.792,99 TL’nin davacının yapmış olduğu fazla miktara tekabül ettiğini; davacının davalıdan fazla ödediği 309.792,99 TL’nin istirdadını talep edebileceğini; teknik İnceleme sonucu yapılan tespitler neticesinde, davalıya yapılmış olan fazla ödeme tutarının; 18.11.2013 tarihli sözleşme ile, İstanbul Üsküdar İlçesi, … parselde kayıtlı arsa üzerinde inşaa edilecek olan projeden, 239.622,72 TL, sözleşmeye dayalı olmaksızın İstanbul İli, Üsküdar İlçesi … ada, … parselde kayıtlı inşaat projesinden 151.040,00 TL, İstanbul İli, … Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı inşaat projesinden 196.015,65 TL, İstanbul İli, Küçükçekmece İlçesi … Mahallesi … – … parselde kayıtlı inşaat projesinden 95.285,00 TL olmak üzere, davalıya yapılan fazla ödeme tutarının 239.622,72 TL + 151.040,00 TL + 196.015,64 TL + 95.285,00 TL = 681.953,36 TL olarak hesap ve tespit edildiğini bildirmiştir. Bilirkişi heyetinden alınan 1. ek raporda; davacının ibraz ettiği ve delil niteliği taşıyan 2013-2014 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketten aldığı fatura mevcudu toplamının 6,156. 247.10 TL olduğunu; davalının itirazında fatura mevcudunun 6.166.961.63 TL olduğunu belirttiği, aradaki fatura farkının, davalı lehine 10.714.50 TL olduğunu, davalının, buna ilişkin herhangi bir fatura delilini dosyaya sunmadığından davalının kestiği hakediş faturasının davacı defterindeki gibi 6.156.247.10 TL olduğunun kabul edileceğini; davacının kendi defterlerinde davalıya yaptığı ödeme tutarının 6.166.961.63 TL olarak görüldüğünü; davacının defterinde kayıt ettiği 6.156,247.10 TL fatura bedelinin, davalıdan bu tutarda hakediş alındığı anlamına geldiğinin kabulü halinde, davacının, kendi defterinde kayıtlı 6.166.961,63 TL ödemenin tamamını kanıtlayamadığı da dikkate alınarak, 3.811.106.63 TL kanıtlanan ödeme – 6.156,247.10 TL hakediş = 2.345.140.47 TL hesabına göre davacının, davalı şirketten alacağının olmayacağı, bilakis davalı şirkete bakiye 2.345.140.47 TL borcunun olacağı durumu ortaya çıkacağını; davacının kesin delil gücüne sahip olan ticari defter kayıtlarına göre, davacı davalıdan, aralarındaki akdi ilişkiye dayalı olarak, toplam 6,156.247,10 tutarında 18 adet hakediş bedeli faturası aldığı ve bu faturaları ticari defterlerine işleyerek yasal süresi içinde itiraz etmediğinden davacı, davalının bu fatura bedelleri tutarında iş yaptığını kendi ticari defterleri ile kabul ettiği ve davalının bu tutarda iş yaptığı hususunun davacının ticari defterleri ile ispatlandığını; davacının kesin delil gücüne sahip olan ticari defterlerine göre, davacının davalıya toplam 6.166.961,63 TL ödeme yaptığı hususunun davacının ticari defterleri ile ispat edildiğini, davacının davalıdan bakiye 10.714,33 TL alacağı kaldığını; dava tarihi itibariyle davacının davalıdan, iddia ettiği gibi sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir alacağının olmadığını belirtmiştir. Bilirkişi heyeti 2. ek raporunda; tarafların itirazları doğrultusunda dava dosyası içeriği ile teknik ve mali tespitlerin değerlendirilmesi neticesinde, mali kısımda belirtildiği üzere, davalının yaptığı işlerin bedelini içeren 6.156.247.10 TL toplam tutarlı faturalar davacı tarafından davalıdan alındığı ve davacının ticari defterlerine kaydedildiği, davalının davacıya haksız olarak, fazladan 681.963,36 TL bedelli fatura kestiği; dolayısıyla, itirazlar doğrultusunda, tekrar yapılan değerlendirme neticesinde; davalının davacıya kesmiş olduğu ve davacının ticari defterlerine işlemiş olduğu 6.156.247.10 TL tutarındaki faturanın, sadece (6.156,247,10 – 681.963,36 =) 5.474.283,74 TL’lik kısmının gerçek iş miktarını yansıttığı ve dolayısıyla da davalının bu tutarda fatura düzenlemesinin (kesmesinin) gerekli olduğu; davacının belgeleriyle ispatlamış olduğu ödeme tutarının 3.811.106,63 TL olduğu; şu halde, davalının yapmış olduğu işlerin miktarına ilişkin olarak, davacının davalıya, (davalının kesmeye hakkının olduğu fatura tutarı 5.474 238,74 TL – davacının yaptığını belgeleriyle ispat ettiği ödeme tutarı 3.811.106,63 =) 1.663.132.11 TL bakiye borcunun olduğu sonucunun ortaya çıktığı; bu nedenle de davacının davalıdan, dava tarihi itibariyle, iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar kapsamına göre taraflar arasında düzenlenen 18/11/2013 tarihli sözleşme ile sözleşmesiz olmak üzere davalının belirlenen yerlerdeki harfiyat işini üstlendiği ve yaptığı hak ediş faturası tutarı 6.156.247,10 TL olarak davacının ticari defterlerine kayıt edildiği, davacının ibraz ettiği ödeme belgelerine göre kanıtlanan ödeme tutarının 3.811.106,63 TL olduğu; davacının ödeme belgelerinde ödemenin hangi iş için yapıldığına dair bir açıklama bulunmadığı, bu şekilde taraflar arasındaki ilişkinin toplam olarak değerlendirilmesi gerektiği; davalının tespit dosyaları ile yapılmadığı belirlenen işlere ilişkin 681.953,36 TL fatura düzenlediği kabul edilse bile yapılan ödeme miktarına göre davacının davalıya yaptığı fazla ödemeden kaynaklanan alacağı olmadığı tespit edildiğinden davanın reddi yönünde verilen mahkeme kararı usul ve yasaya, açıklanan gerekçe ve gerektirici sebeplere uygun olup davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, yerel mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2017 tarih ve 2014/2286 Esas, 2017/1111 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 14/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.