Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/851 E. 2020/986 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/851
KARAR NO : 2020/986
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2018
NUMARASI : 2017/673 Esas, 2018/156 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 05/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan faiz alacağı talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi gereğince davalının yapımını üstlendiği binaların alt yapı topraklama işlerinin müvekkili tarafından yapıldığını ve elektrik uygulama projesinin de hazırlanılarak davalıya teslim edildiğini, ancak davalı yanca müvekkili tarafından yapılan işlerin bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhinde Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2012/51 Esas sayılı dosya ile iş bedelinin tahsili talepli dava açıldığını, mahkemece davanın kabulü ile toplam 49.959,40 TL iş bedeli alacağının davalıdan tahsiline karar verildiğini, açılan bu davada sehven faiz talebinde bulunulmasının unutulduğunu, faizin asıl alacak ile birlikte istenmediğinden ayrı bir alacağa dönüştüğünü ileri sürerek davalının temerrüde düştüğü ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 14.10.2011 tarihinden itibaren mahkemece tahsiline karar verilen 49.959,40 TL toplam alacağın tahsiline kadar geçen süre için hesaplanacak 30.446,15 TL avans faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, talep edilen faiz alacağının zamanaşımına uğradığını ve davacının davasına dayanak yaptığı Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/411 Esas, 2016/1230 Karar sayılı dosyasının da henüz kesinleşmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, 13.02.2018 tarihli bilirkişi raporu dayanak alınarak, davanın dayanağı olan Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/411 Esas, 2016/1230 Karar sayılı dava dosyasının konusunun sadece eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine yönelik olmadığı, aynı zamanda sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemiş olmasına ilişkin iddianın da bulunduğu gözetilerek olayda BK’nın 146. maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, 13.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının talep edebileceği avans faizi miktarının 35.481,10TL olarak hesaplandığı, ancak davacı yanca 30.446,15 TL faiz talep edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, taleple bağlılık ilkesi gereğince 30.446,15 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; gerek taraflar arasındaki eser sözleşmesi ve gerekse faiz alacağı yönünden kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu ve davada zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı, taraflar arasında düzenlenen ve ihtilaf konusu olmayan eser sözleşmesi ile Osmaniye’deki davalıya ait … fabrikasının kuruluş inşaatının temel topraklamasının imalat ve montaj işlerinin yapım işini üstlenmiştir.İstinafa konu eldeki davanın dayanağını oluşturan Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 08.02.2012 tarihinde 2012/51 Esas sayısı ile açılan, daha sonra Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilerek 2014/411 Esasını alan dosya ile davacı, davalı hakkında sözleşme gereğince ödenmeyen iş bedeli ile kar kaybı alacağının tahsilini talep etmiş, mahkemece 12.12.2016 tarih, 2026/1230 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne, alt yapı topraklama işi ve yapı ruhsat proje bedeli yönünden toplam 49.959,40 TL nin davalıdan tahsiline, kar kaybı talebi ve diğer alacak talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizin 14.05.2019 tarih, 2018/8 Esas, 2019/625 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kesin olarak esastan reddine karar verilmiştir.Davacı, iş bedeli alacağı için açtıkları asıl davada faiz talebinde bulunmadıklarından, istinafa konu eldeki dava ile faiz alacaklarının hükme bağlanmasını istemiş, davalı ise, eser sözleşmelerinde zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, gerek ihtarname tarihi, gerekse asıl alacak dava tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuştur.Taraflar arasındaki ihtilaf, olaya uygulanacak zamanaşımı süresinin hesabından kaynaklanmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan ve muhasebeci … tarafından hazırlanan 13.02.2018 tarihli raporda; Kadıköy ….Noterliği’nin 12.09.2011 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalıya 14.09.2011 tarihinde tebliğ edilmesi ve davalıya ihtarname ile 7 gün ödeme süresi tanınması nedeniyle davalının 21.09.2011 tarihinde temerrüde düştüğü belirlenerek hesaplama yapılmış, bu şekilde, davacı lehine Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/411 Esas sayılı dosyasından hükmedilen 49.959,40 TL asıl alacağın 21.09.2011 temerrüt tarihinden 28.06.2017 dava tarihine kadar olan avans faizi tutarını 35.481,10 TL olarak hesaplamıştır. Mahkemece Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/411 Esas sayılı dosyasının konusunun sadece eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine yönelik olmadığı, aynı zamanda sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemiş olmasına ilişkin iddianın da bulunduğu gerekçesiyle olayda BK’nın 146. maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak taleple bağlılık ilkesi gereği dava dilekçesinde talep edilen miktara hükmedilmiştir.Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2017/903 Esasa, 2017/2675 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, dava konusu olan faiz alacağı, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup alacağın fer’i niteliğinde olduğundan 818 Sayılı BK’nın 131. ve 6098 Sayılı TBK ‘nın 152.maddeleri gereğince asıl alacak için öngörülen zamanaşımı süresine tabidir. Faiz alacağı asıl alacakla ilgili daha önce borçlu usulen temerrüde düşürülmemiş ise ve kesin vade yoksa dava tarihi itibariyle temerrüt gereçekleşeceğinden o tarihte muaccel olur ve zamanaaşımı süresi de bu tarihten itibaren işlemeye başlar.Dava konusu olan alacağın aslı olan iş bedeli alacağı, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından faiz alacağının da tabi olduğu zamanaşımı süresi, asıl alacakla ilgili davanın açıldığı 15.09.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 126/4. ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK’nın 147/6.maddesi hükümlerine göre 5 yıldır.Ancak faiz, asıl alacağa bağlı olarak zaman içinde işlemeye devam eden, asıl alacağın fer’isi olmakla birlikte asıl alacaktan farklı bir alacaktır. Bunun sonucu olarak zamanaşımına kadar son işlemden geriye doğru zamanaşımı süresi kadar işleyen faiz zamanaşımına uğramasa da daha eski döneme ait işleyen faiz alacağı zamanaşımına uğrar.Bu haliyle davanın açıldığı 28.06.2017 tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürenin başlangıcı 28.06.2012 tarihinden önceki dönemde işleyen faiz alacağı zamanaşımına uğramış ise de, 28.06.2012 tarihinden bu davanın açıldığı tarihe kadar gerçekleşen 5 yıllık döneme ait faiz alacağı zamanaşımına uğramamıştır. Öyleyse, mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiden 28.06.2012 tarihinden, istinafa konu eldeki davanın açıldığı tarihe kadar geçen süredeki faiz alacağı konusunda gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınmak suretiyle, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne , fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken zamanaşımı süresinin tayininde yapılan yanlış değerlendirme sonucu davanın tamamen kabulü hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2018 tarih, 2017/673 Esas, 2018/156 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.