Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/803 E. 2018/596 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/803
KARAR NO : 2018/596
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2018
NUMARASI : 2017/1412 Esas
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/05/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında eser sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, başlangıçta işi terk ettiğini, işe devam etmesi için ihtar gönderilerek 2 gün süre verilip, aksi halde sözleşmeden dönüleceğinin ihtar edildiğini, davalının işe dönmemesi üzerine kendisine ödenen 10.000,00 TL nakit ile verilen 15.000,00 TL ve 7.000,00 TL bedelli çeklerin iadesi istenmesine rağmen iade edilmediğini, bunun üzerine sözleşmeden dönüldüğüne dair ihtar gönderildiğini, sözleşmenin 40.000,00 TL bedelli olduğunu, ancak müvekkilinin aynı işi yapabilmek için iki firma ile anlaştığından toplam iş bedelinin 50.000,00 TL + KDV tutarına yükseldiğini ileri sürerek, sözleşmeden dönüldüğünden davalıya ödenen 10.000,00 TL ile menfi zarar tutarı olan 10.000,00 + KDV’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline, davalıya sözleşme nedeniyle verilen 2 adet çekin ödemeden men edilmesine, ancak öncesinde çeklerin vadesi dikkate alınarak ödemeden men amaçlı ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, çeklerle ilgili açılmış bir menfi tespit davasının olmadığı, kaldı ki davacının söz konusu çekleri davalıya verdiğini gösterir bir belge veya makbuzun dosyada olmadığı, sözleşmede düzenlenmediği gibi, çeklerin talep konusu da olmadığı gerekçesiyle, dava konusu olmayan çekler nedeniyle talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde, davalının yükümlülüklerini yerine getirmeyerek başlangıç safhasında işi ve iş sahasını terk ettiğinden, gönderilen e-posta ile iş yerine dönmesi için 2 gün süre verilerek aksi halde sözleşmeden dönüleceğinin ihtar edildiğini, davalının cevap vermediği gibi iş sahasına da geri dönmediğini, davalıya ulaşılamaması, kendisinden haber alınamaması yanında işlerinin bozulduğu ve mali durumunun borç ödemekte yetersiz hale geldiğinin istihbar edilmesi üzerine işbu dava ile beraber müvekkilinin verdiği 2 adet yakın vadeli çekin ödenmesinin şimdilik durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir talep edildiğini, aksi takdirde çeklerin üçüncü kişilerce tahsil edilmiş olacağını, müvekkilinin haklılığına rağmen davalının ödeme gücünün yetersiz hale gelmiş olması nedeniyle bu çeklerin bedelini geri alma imkanı bulunamayacağını, mahkemenin tedbir talebini reddetmesinin hatalı olduğunu, çeklerin davalıya verildiğinin belli olduğunu ve buna dair teslim makbuzu bulunduğunu, söz konusu çeklerin dava ile ilgili olduğunu belirterek, ara kararının kaldırılarak çeklerin ödenmemesi amacıyla muhik tazminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.
İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır.
Somut olayda; davacı vekilince, sözleşmeden dönme nedeniyle davalı tarafa ödenen bedelin ve menfi zararların tazminine karar verilmesi ve ödeme günü yakın olan iki çekin ödenmemesi için tedbir kararı verilmesi istenmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre delillerin henüz yaklaşık ispatı sağlar derecede toplanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her zaman taraflarca sunulacak delillerin değerlendirilip HMK’nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak tedbir hususunda bir karar verilebileceğinden ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2018 tarih ve 2017/1412 esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.