Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/798 E. 2020/874 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/798
KARAR NO : 2020/874
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI : 2014/132 Esas, 2017/906 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 21/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, kenet ve trapez çatı kaplama işini konu alan eser sözleşmesine dayalı bakiye hakediş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili firma ile davalı şirket arasında kenet ve trapez çatı kaplama imalatı ile ilgili 28/08/2012, 24/11/2012 ve 29/04/2013 tarihli 3 adet sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereğince müvekkili şirketin Van ilinde bulunan … İnşaatının çatı kaplama işini eksiksiz yerine getirmesine rağmen, davalı şirketin bakiye alacağı ödemediğini, müvekkili şirketin eser sözleşmeleri gereğince üzerine düşen tüm işleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve bu işlere dair 01/08/2013 ve 03/03/2014 tarihli iki fatura düzenlediğini ileri sürerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 102.150,00 TL bakiye alacağının davalıdan işin teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari işlere uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında sözleşme bulunduğu ve bu sözleşme uyarınca davacının davalıya fatura düzenlediği, davalının yapılan tebligata rağmen kesin sürede ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiği, 25/04/2015 tarihli kök bilirkişi raporunda davacı ticari defterlerinde davalının davacıya 102.150,00-TL borçlu olduğunun tespit edildiği, 28/04/2016 tarihli ek rapor ile davalının maliyeye verdiği BA formuna göre davacı alacağının 38.528,27 TL olduğu gerekçesiyle, davacının lehine delil niteliğinde olan ticari defterlerinde kayıtlı 102.150,00-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı istinaf dilekçesinde; ticari defterlerinin incelenmesi yönündeki taleplerin mahkemece değerlendirilmediği, borcun ifasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği, fazla ödeme yapıldığınının ileri sürülmesine ve buna ilişkin çek bilgilerinin sunulmasına rağmen mahkemece ticari defterlerinin incelenmediği, ödemelerin banka kanalı ile yapılmasından dolayı bu konuda ek rapor alınmadığı, borçlu oldukları kabul edilse dahi ikinci rapora göre karar verilmesi gerektiği, ayrıca lehine vekalet ücreti verilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Davacı, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalıdan bakiye 102150,00 TL alacağının tahsilini talep etmiş, mahkemece davacı defterleri üzerinden yapılan inceleme sonucunda düzenlenen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna doğrultusunda 102.150,00 TL alacağın tahsiline karar verilmiş, davalı vekili istinaf dilekçesinde, kendi ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmesine ve ödemeye ilişkin olarak toplam 307.000,00 TL bedelli çek bilgilerinin sunulmasına rağmen mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığını ileri sürmüştür.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, tarafların belgeleri ibraz zorunluluğu 219. maddede, tarafların belgeyi ibraz etmemesi 220. maddede, ticari defterlerin ibrazı ve delil olması ise 222. maddede düzenlenmiştir. Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi T.06/09/2018 E.2018/2696 K.2018/3431). Mahkemece, 05/02/2015 tarihli oturumda davalıya ticari defterlerini dosyaya sunması için tebligat çıkarılmasına karar verilmiş, davalı şirket adına çıkarılan davetiyede ticari defter ve belgelerin ibrazı istenmesine rağmen defterlerin ibrazı ile ilgili kesin süre öngörülmemiştir. Bu bakımdan, mahkemece davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmekten kaçınmış kabul edilmesi yerinde olmamıştır. Yine davalı tarafça yapılan ödemeye ilişkin sunulan çek bilgileri, ilgili bankasından sorulmak suretiyle araştırılmamıştır. Mahkemece davalı tarafça bildirilen çeklerin akıbetinin, davacıya ödenip ödenmediğinin araştırılması, davalı tarafa, ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmesi için HMK’nın 220 ve 222/5. maddeleri uyarınca kesin süre verilmesi ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının hatırlatılması, ibraz edilmesi halinde, ticari defter ve belgelerin bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınıp ödeme iddiaları da değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durumaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarih, 2014/132 Esas, 2017/906 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.