Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/674 E. 2018/497 K. 08.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/674
KARAR NO : 2018/497
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2017
NUMARASI : 2015/857 Esas, 2017/122 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/05/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirketçe davalı için trafo ambalajı üretilip teslim edildiğini, icra takibine konu fatura ve sevk irsaliyelerinin 12/05/2013 ve 03/12/2013 olmasına rağmen davalının ambalajların 2013 yılı Şubat ayında yani 10 ay önce kırıldığını iddia ettiğinden iddiaların bu dava ile ilgisi bulunmadığını, iade faturasını haklı olarak iade ettiklerini, üretimin davalının istediği vasıfta yapıldığını, kırıldığı iddia edilen 3 adet ambalajın kırılıp kırılmadığı, kırılmış ise kusurdan mı, yanlış yüklemeden mi, yanlış kullanımdan mı kaynaklandığının bilinmediğini, hasar iddialarını kabul etmediklerini, iş bedelinin tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borcun 1.048,32 TL’lik kısmını kabul ederek, 33.006,96 TL’lik kısmına ise itiraz ettiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin talebi üzerine üretilen 18 adet trafo ambalajını 27/02/2013 tarihli irsaliye ile Finlandiya’ya gönderdiklerini, ancak Finlandiya’daki müşterinin ambalajların çok kötü malzemeden yapıldığı, 3 ambalajın kırıldığı 18 ambalajın tümünün değişmesi gerektiğini bildirmesi üzerine müvekkilinin yeni ambalaj yaptırarak gönderdiğini, davacının ambalajların tümünü değiştireceğini bildirmesine rağmen değiştirmediğini, müvekkili tarafından davacıya 24/12/2013 tarihli 33.006,96 TL bedelli iade faturası düzenlendiğini, ancak davalının faturayı iade ederek bakiye için icra takibi yaptığını, davacının kötü malzeme kullanması nedeniyle kusurlu olduğunu, davacıya borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının ayıp iddiasını ispat etmesi ve ayıp ihbarında bulunması gerektiği, delil olarak sunulan fotoğrafların dava konusu ürünlere ilişkin olduğunun davacı tarafından kabul edilmediği, takip konusu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalının takip tarihi itibarı ile davacıya fatura bedeli olan 34.055,28 TL borçlu olduğu, ayıp ihbarı yapılmadığından davalı tarafın ispatlanamayan iddiaları yönünden ek rapor talebinin kabul edilmediği gerekçeleriyle davanın kabulü ile, itirazın kısmen iptaline, takibin 33.006,96 TL asıl alacak ile asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek reeskon avans faizi üzerinden devamına, asıl alacağın % 20’si olan 6601,39 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde; davacının iddialarını ispat edemediğini, hukuki ilişki konusunda beyanı bulunmadığını, üretilen ambalajların trafolara giydirilerek gönderildiği Finlandiya’daki müşterinin ambalajların kırıldığını bildirerek yenisini yaptırıp bedelini müvekkilinden kestiğini, davacının ürünlerin tümünü değiştireceğini bildirmesine rağmen değiştirmediğini, 33.006.96 TL bedelli iade faturası kesilmesine rağmen icra takibi yapıldığını, davacının üretimde kötü malzeme kullandığından kusurlu olduğunu, mahkemece bu hususların incelenmediğini, ayıba ilişkin delillerin değerlendirilmediğini, tanıkların dinlenmediğini sadece ticari defterlerin incelendiğini, malların ayıplı olup olmadığı konusunda inceleme yapılmadığını belirterek, yerel mahkeme kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılıp davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine kısmi itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında BK’nın 355 (TBK’nın 470) ve devamı maddelerinde hükme bağlanan bir sözlü eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.
Davacı tarafından davalıya karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı takip dosyasında 34.055,28 TL asıl alacağın tahsili istenmiş, davalı vekilince, alacaklının müvekkilinden 1.048,32 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle icra takibinin 33.006,96 TL’lik kısmına ve tüm ferilerine itiraz edilmiştir.
Mahkemece alınan 12/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ambalajların kırıldığına dair delil olarak ilgili ülkedeki müşterisinin 13/02/2013 tarihli e-posta yazışma, bozuk tamir edilmiş ambalaj resimleri gönderdiği, başkaca delil bulunmadığı, davalı tarafından iade faturası kesildiği, dava dosyasında ayıp ihbarının ne zaman nasıl bildirildiğine dair bilgiye rastlanmadığı, davalı yanın ayıp savunmasının kabule şayan olmadığı, alacaklının takip konusu yaptığı faturaların davalı kayıtlarında da yer aldığı, ayıplı ifanın somut delillerle ispat edilememesi durumuna göre davacının davalıya fatura muhteviyatı malı teslim ettiğini ispat ettiği, davacı alacaklının davalı borçludan takip tarihi itibariyle borçlunun kabulünde olan 1.048,32 TL ile birlikte toplam 34.055,28 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı yüklenicinin imal ettiği trafo ambalajlarının bedelinin tahsili için icra takibi yaptığı, davalının kısmi itirazda bulunduğu, itirazın iptali istemiyle açılan davada da söz konusu ambalajların ayıplı olması nedeniyle yurt dışındaki müşterisinin bedelini müvekkilinden kestiğini belirterek davanın reddini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğundan, yüklenicinin eseri teslim ettiğini, iş sahibinin ise iş bedelini ödediğini ispat etmesi gerekir. Davacı yüklenicinin eseri yapıp teslim ettiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, imal edilen ambalajların ayıplı olup olmadığı, davalı iş sahibi tarafından ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve ayıbın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda ayıplı imalât halinde açık ayıplarda BK’nın 359. (TBK’nın 474.) maddesinde iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin doğal akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, BK’nın 362/1. (TBK’nın 477/1.) maddesinde eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluluktan kurtulacağı, gizli ayıplarda da BK’nın 362/3. (TBK’nın 477/3.) maddesinde eserdeki ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri kabul etmiş sayılacağı hükmü getirilmiştir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2017 tarih ve 2016/1594 esas, 2017/2654 karar sayılı kararı) Dosya kapsamında davalı tarafça davacı yükleniciye süresinde ayıp ihbarı yapıldığına dair delil bulunmadığı ve üretilen ürünlerin ayıplı olduğunu ispata yarayacak bir tespit de yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça ayıplı imal edilen ambalajlar olduğu iddiası ile dosyaya sunulan fotoğraflardaki ambalajların davacı tarafından imal edilen ambalajlar olup olmadığı anlaşılamadığı gibi, ayıbın türü ve ayıplı imalatın bedelinin tespiti de mümkün olmadığından, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Davalı tarafça icra takibine konu edilen alacağın 33.006,96 TL’lik kısmına itiraz edilmiş ve mahkemece bu kısma yapılan itirazın iptaline karar verilmiş olup, bu durumda itirazın tamamen iptaline karar verildiği anlaşılmasına rağmen, hüküm fıkrasında davanın kabulüne ve “itirazın kısmen iptaline” karar verildiğinin belirtilmiş olması sonuca etkili görülmediğinden eleştirilmekle yetinilmiştir. Takip konusu alacağın davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle alacak likit olduğundan mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmesi de doğru olmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2017 tarih ve 2015/857 esas, 2017/122 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2- Alınması gereken 2.254,70 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 676,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.578,20 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-1-a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 08/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.