Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/669 E. 2020/602 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/669
KARAR NO : 2020/602
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2017
NUMARASI : 2014/1298 Esas, 2017/664 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin davalının sözleşmeye aykırı iş ve işlemleri nedeniyle haklı olarak feshedildiğinin tespiti ve iş bedelinin iadesi; karşı dava ise manevi tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece; asıl ve karşı davaların reddine dair verilen karara karşı asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili, taraflar arasında kararlaştırılan mimari proje işleri kapsamında davalıya 531.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin sözleşmede anılan adıyla Ön Konsept Projesine ve dava dışı …. tarafından önceden hazırlanan fikir projesine uygun şekilde avan proje hazırlamaya başladığını, çizimlerin 2013 yılı Şubat ayında müvekkiline teslim edildiğini, ancak bu projede bodrum kat ve otopark katlarının gösterilmediğini, esaslı unsurlarda fahiş hatalar yapıldığını, bu nedenle … tarafından hazırlanan avan proje üzerinden çizimlerin devam kararı alındığını ve kesin projenin yapılması konusunda davalıya telif gönderildiğini, davalı şirket tarafından kesin proje ruhsat tesliminin Kasım 2013 tarihinde yapılması gerekekirken gecikmeli olarak Mart 2014 tarihinde gerçekleştiğini, bu gecikmenin davalının kusurundan kaynaklandığını, gerekli revizyonların yapılmadığını, davalının bu defa daha ağır koşullar ileri sürerek yeni bir sözleşme yapma konusunda ısrarcı olduğunu, müvekkilinin bu koşulları kabul etmeyerek ihtarname keşide ederek davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmesini istediğini, davalının bu ihtarnamelere rağmen haksız tutumlarına devam etmesi nedeniyle müvekkili şirket tarafından davalıya ihtarname ve fesihname gönderildiğini ileri sürerek, sözleşmenin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğinin tespiti ile davalıya ödenen 531.000,00 TL iş bedelinin 05.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili, taraflar arasında 6306 sayılı Yasa kapsamında İstanbul İli, …ğlu İlçesi, … …. adada yer alan parsellerin vaziyet planı, konut, sosyal tesis ve cami projelerinin plan kesit ve görünüşlerinin hazırlanması konusunda sözleşme imzalandığını, davacının sözleşmeyi durdurarak büyüklüğü ve içeriği değişen dolayısıyla yeni bir iş olarak kabul edilen proje için yeni bir teklif istemesi nedeniyle işi sonlandırdığını, davacı tarafından sözleşmeye konu proje kendilerine teslim edilmeden peşinen ve tek seferde ödenen bir bedel bulunmadığını, onaylanan hakediş bedellerinin iade edilemeyeceğini, her ödemenin onay ve kabul sonrası yapıldığını, ayıplı ve geç ifanın bulunmadığını, işin davacı tarafından durdurulduğunu ve ilk sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini, sözleşme dışında imar mevzuatına aykırı taleplerde bulunan ve işi geciktiren davacının dava açmakta kötü niyetli olduğunu, ortada sözleşme konusu projeden ve işlerden farklı ve başka bir iş bulunduğunu, bu durumun davacıdan kaynaklandığını, teklif edilen iş bedellerinin Mimarlar Odası Asgari Ücret Tarifesi bedelinden yüksek olmadığını savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı dava olarak davacının haksız talepleri ile müvekkiline kendisi ile sözleşme imzalamaya icval etmek veya bedelsiz telif haklarını almak amacıyla açmış olduğu haksız davadan dolayı 1,00 TL manevi tazminatın karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, 11.07.2017 tarihli bilirkişi heyet raporu dayanak alınmak suretiyle, asıl dava yönünden; davalı mimarlık şirketinin sözleşme maddeleri gereğini yerine getirdiği, işin teslim edildiği, davacının sözleşme kapsamında yapılan işin bedelini ödediği, davalı mimarlık şirketinin sözleşmeye aykırı hareket etmediği, sözleşme esasınca belirlenen mimarlık işini tamamladığı, bu nedenle ücretin iadesinin istenemeyeceği ve davanın haksız bulunduğu, karşı dava yönünden; davacının dava açmakta kötü niyetli olduğu, davalıyı yeni bir sözleşme yapmaya zorunlu kılmak amacıyla hareket edildiği kanıtlanamadığı, somut olayda manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleşmediği gerekçeleriyle asıl ve karşı davaların reddine karar verilmiştir.Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda davalının sözleşmeden doğan edimini gereği gibi yerine getirdiği ifade edilmiş ise de ilk etapta ortaya 5 ay gecikmiş ve eksik iş ortaya çıkarıldığının dosyadaki deliller ile sabit olduğunu, davalı tarafından kesin ruhsat projelerinin kasım 2013 tarihinde teslim edileceği sözü verilmesine rağmen söz konusu projelerin, projenin asıl belirleyeci çizimlerini yerine getirmiş olan … çalışmalarına uymaması ve davalının menfi tutumları neticesi 5 ay gecikmeli olarak Mart 2014 tarihinde teslim edildiğini, daha sonra davalının kendi kusuru ve yetersizliğinden kaynaklanan sebeplerle telafi etmesi gereken işlere ilişkin müvekkili şirketin zor durumdan kalmasından açıkça yararlanılarak davalı şirket tarafından müvekkili şirketten ek ve fahiş miktarda ücret talebinde bulunulduğunu, davalının eksik ve ayıplı iş teslimi nedeniyle müvekkilinin zor durumda kaldığını, davalı şirketin yaratmaya çalıştığı algının aksine ortada yeni bir proje ve yeni bir iş bulunmadığını, davalı şirketin eksik ve ayıplı iş teslimi sonrası tamamlaması gereken işlerin mevcut projeye ilişkin olduğunu, ancak mahkemece bu hususun hatalı olarak tespit edilemediğini, dayanak raporda ifade edildiği gibi ilave projelendirme bulunmadığını, bahsi geçen metre kare artışının işin niteliğini değiştirecek bir artış olmadığını, sözleşmenin 8.10. maddesinde yazıldığı üzere projelere ilişkin talep edilebilecek olan tüm değişimliklerin mevcut işin bedeli içinde herhangi bir ücret talep edilmeksizin davalı tarafından yerine getirilmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu husunun gerek mahkeme gerekse bilirkişi heyetince değerlendirilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı ve karşı davada davalı iş sahibi; asıl davada davalı ve karşı davada davacı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 18.12.2012 tarihli “İstanbul … Mahallesinde … adada yer alan parsellerinde toplam 25.000 m2 alan üzerine kurulacak 150.000 m2 kapalı alandan ve 3+7 toplam 10 tipten oluşan ön konsept projesinin hazırlanması, konut, ticari alan, otopark ve diğer tesislerden oluşan projenin konsept değiştirme uygulama projesi, metraj, keşif ve teknik şartnamelerinin hazırlanması işi” konusunda yazılı mimarlık sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmenin içeriği ve bedeli tarafların kabulündedir.Taraflar arasında Mayıs 2014 tarihli ikinci bir sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ise, 200.000 m2 kapalı alan ve 70 ayrı daire tipinden oluşan kentsel dönüşüm projesine ilişkindir.Asıl davada davacı, 18.12.2012 tarihli sözleşmenin kendileri tarafından Beşiktaş …. Noterliği’nin 29.09.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle haklı olarak feshedildiğini ileri sürmekte, davalı ise sözleşmenin yürürlüğünün davacının talebi ile durdurulduğunu, sonrasında işin kapsamının genişletilerek taraflar arasında ikinci bir sözleşmenin imzalandığını savunmaktadır.O halde, taraflar arasındaki ihtilaf; 18.12.2012 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı ve Mayıs 2014 tarihinde verilen teklifin 18.12.2012 tarihli sözleşmeden bağımsız olup olmadığı ile davacı tarafın iş bedelini talep etmesinde haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.18.12.2012 sözleşmenin 1.5. maddesine göre, iş bedeli 930.000,00 TL + KDV olarak belirlenmiş, aşamalar tablolandırılmıştır. Sözleşmenin 1.6. maddesinde fesih düzenlenmiştir. Taraflardan her hangi biri iş bu sözleşmeden doğan yükümlülüğünü gereği gibi ya da hiç yerine getirmez ise diğer tarafın ihtarına istinaden 5 iş günü içerisinde düzeltmezse diğer taraf ihlalde bulununa yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla sözleşmeyi feshedebilir. Taraflar arasında 14 adet hak ediş düzenlenmiş ve davacı tarafça yapılan iş bedeli olarak davalı yükleniciye 530.000,00 TL ödenmiş, yapılan ödemelere karşılık davalı tarafça kesilen faturalar davacı defterlerine işlenmiştir.Dosya kapsamında bulunan Yüksek Mimar … ve Yrd.Doç.Dr. … tarafından hazırlanan 07.10.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Mayıs 2014 tarihli sözleşmenin konusu itibariyle, 18.12.2012 tarihli sözleşmeden ayrı bir sözleşme olduğu, davacı tarafından davalıya 04.12.2012 – 12.04.2014 tarihleri arasında yapılan toplam 221.500,00 TL’lik ödemenin 08.12.2012 tarihli sözleşmeye mahsuben yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin Mayıs 2014 tarihli sözleşme itibariyle bu sözleşme esasında devam edeceği, zaten işlerliği kalmayan 18.12.2012 tarihli sözleşmenin feshinin mümkün olmadığı, zira yeni bir sözleşme kurularak fiilen ve hukuken bir önceki sözleşmeye son verildiği; Yrd. Doç. Dr. …., Prof.Dr. … ve Yüksek Mimar … tarafından hazırlanan 12.07.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dava konusu sözleşmenin, 38 sayfalık Mayıs 2014 tarihi sözleşme olduğu, davalının sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiği, projelerin sözleşmeye uygun olarak hazırlanıp teslim edildiği, davacının teslim esaslarına uygun olarak teslim aldığı projenin sözleşme maddelerine istinaden ödemelerini yaptığı, bu ödemelerde dekont ve hak edişlere göre karşılıklı anlaşılarak ödemelerin tamamlandığı, 2014 tarihli sözleşmenin 9. maddesinde ve 2012 tarihli sözleşmenin 1.4. maddesinde mimar tarafından geri ödemeye ilişkin hüküm bulunmadığı, bu itibarla davacının iade talebinin haksız olduğu belirtilmiş ancak alınan her iki bilirkişi heyet raporunda da yüklenici tarafından yapılan işlerin miktarı ve değeri belirlenmemiş, yerel mahkemece eksik değerlendirme sonucu hazırlanan 11.07.2017 tarihli bilirkişi heyet raporu dayanak alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 18.12.2012 tarihli sözleşmenin davacı tarafından 29.09.2014 tarihli ihtarname ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Davalı yüklenici tarafından bir kısım işlerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme götürü bedelli olduğundan, sözleşme gereğince yapılacak işlerin toplamı 100 birim kabul edilerek, davalı yüklenici tarafından yapılan ve davacının işine yarayan işlerin sözleşme kapsamındaki toplam işlere oranı (% olarak) bulunup, bu oranın toplam iş bedeli olan 930.000,00 TL + KDV bedele oranlanması suretiyle davalı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli bulunup, davacı tarafça davalıya ödendiği uyuşmazlık konusu olmayan 531.000,00 TL bedelden düşülmesi suretiyle davalının hak ve alacağı ve dolayısıyla davacının fazla ödemesi bulunup bulunmadığının son bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece eksik değerlendirme sonucu hazırlanan bilirkişi heyet raporu doğrultusunda asıl davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2017 tarih, 2014/1298 Esas, 2017/664 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.