Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/657 E. 2020/527 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/657
KARAR NO : 2020/527
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI : 2016/636 Esas, 2017/1216 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, müvekkilinin sipariş üzerine plastik, karton ve pvc kutu imalatı işi ile iştigal ettiğini, davalının müvekkile sipariş verdiğini, siparişlerin talebe uygun olarak imal edilip süresinde teslim edildiğini, ancak davalı tarafça siparişlerin talebe uygun olmadığı iddia edilerek iade faturası kesildiğini, müvekkilince iade faturasının kabul edilmediğini, davalı tarafça gönderilen İstanbul …. Noterliği’nin 10/11/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede belirtilen ve ürünlerin ön kısmının boş bırakıldığı, varak yerine yıldız boya kullanıldığı ve ürünlerin süresinde teslim edilmediğine ilişkin iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin talebe uygun olarak ürünleri ayıpsız olarak üretip süresinde teslim ettiğini, son parti malın 27/07/2015 tarihinde davalıya teslim edilmesine rağmen ihtarnamenin 10/11/2015 tarihinde, teslimden yaklaşık 4 ay sonra keşide edildiğini, ihtarname ile ileri sürülen ayıpların ilk bakışta herkes tarafından çıplak gözle görülebilecek türden ayıplar olduğunu, malın kabulü sırasında olması halinde ayıpların gündem yapılması ve malın kabul edilmemesi gerekirken kabul edildiğini ve 4 ay süre ile sessiz kalındığını, iş bedelinin davalı tarafça ödenmemesi üzerine davalı aleyhinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 500 görsel imali için anlaşma sağlandığını, 04.07.2015 tarihinde verilen siparişlerin 27.07.2016 tarihinde teslim alındığını, ürünlerin kontrolü sırasında davacıya gönderilen grafik ile gelen ürünlerin renklerinin aynı olmadığı ve grafikteki görsele uygun olarak hazırlanmadığının tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından talep edilen ve görselde gönderilen rengin altın yaldız olması gerekirken kutuların varaklarının normal sarı renk şeklinde geldiğini, 3 tarafı asetat pencere olması gereken ürünün pencere kısımlarının uygunsuz olarak boş bırakıldığını, davacı şirket ile derhal iletişime geçildiğini, davacının ürünleri iade alarak yenileri ile değiştireceğini taahhüt ettiğini, müvekkilinin ürünlerin teslim alınması beklerken davacı firmadan gönderilen mailde yapılan hataların … isimli müvekkili şirket çalışanının sözlü beyanları nedeniyle olduğunun belirtildiğini, davacının müvekkilinden üretilecek görselin son onayını almadığını, kutu imalat ve üretiminde ticari örf ve adetlere göre görsel grafik üzerinden fiyatlandırılan ürünlerin son olarak numunesinin birebir aynısının müvekkiline gönderilmediğini, müvekkilinin ayıp ihbarını davacıya sözlü olarak yaptığını, bu hususta tanık dinleteceklerini, icra takibinin 12.090,00 TL üzerinden yapıldığını, oysa davacının dava dilekçesine eklediği fatura bedelinin 7.153,75TL olduğunu, müvekkilinin kestiği iade faturası bedelinin de aynı olduğunu, imal edilen ürünlerin müvekkilinin siparişine uygun olmadığını, imal edilen ürünlerin hatalı olması nedeniyle iade faturası kesildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, 03/07/2017 tarihli bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle, alacağın cari hesap ekstresine dayandığı, davalı tarafın itirazının genel nitelikte olduğu, ayıp nedeniyle itirazın bulunmadığı ancak verilen cevap dilekçesinde ayıpla ilgili itirazların bulunduğu, itirazların açık ayıp niteliğinde olup derhal yapılması gerektiği ancak dinlenen tanık beyanları da değerlendirilmek suretiyle ayıp ihbarının derhal yapıldığına dair dosyada bir delil bulunmadığı, ayıbın süresinde yapılmadığı yönünde oluşan kanaat gereğince cari hesabın işleyişi yönünde incelemeye gidildiği, aldırılan bilirkişi raporunda yapılan ödemeler düşüldükten sonra 12.090,00 TL alacağın kanıtlandığı gerekçesiyle, davacının davasının kabulüne, davalının, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 12.090,01 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında cevap dilekçesi ekinde sundukları görselin 5000 adetinin birebir hazırlanması için mail yoluyla anlaşma yapıldığını, 27.07.2016 tarihinde teslim alınan siparişler incelenirken teslim alınan ambalajların örnek görselle uyumlu olmadığının tespit edildiğini, akabinde davacı taraf ile iletişime geçildiğini, ürünlerin iade alınacağının davacı şirket tarafından sözlü olarak iletildiğini, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, bir an için dava kabul edilecek olsa dahi 14.08.2015 tarihinde kesilen 7.153,75 TL’lik iade fautrası alacaktan mahsup edildiğinde 4.936,26 TL bakiye alacağın kaldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 03-04.07.2015 tarihinde e-mail yoluyla düzenlenen sözleşme ile davacı yüklenici, çikolata imalatı, üretimi ve satışı yapan davalıya 5.000 adet çikolata kabı imal etme işini üstlenmiştir.Davacı yüklenici eser sözleşmesi gereğince 5.000 adet çikolata kabını davalının mailde gönderdiği görsele uygun şekilde yaparak teslim ettiğini ancak bakiye iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı iş sahibi ise, çikolata kaplarının bir kısmının ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının yapıldığını dinletecekleri tanık ifadesi ve davacı firma çalışanına gönderilen mail yazışmaları ile ispatlayacaklarını bu nedenle bakiye iş bedelinin ödenmemesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında bakiye iş bedeli olan 12.060,00 TL asıl alacağın tahsili için Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile 06.06.2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının vekili aracılığıyla icra dosyasına verdiği 22.06.2016 tarihli dilekçesi borca ve takibe itiraz ettiği, bu itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında sözleşmenin içeriğine, iş miktarına ve adet birim fiyatına yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır.İhtilaf, davacının yapımını üstlendiği çikolata kaplarının ayıplı imal edilip edilmediği, ayıplı imal edilmişse ayıbın niteliği, ayıp ihbarının bulunup bulunmadığı ve süresinde yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. … Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. (Bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2020 tarih ve 2019/1698 esas, 2020/120 karar sayılı kararı)Somut olayda yapılması gereken, yüklenici tarafından imal edilen eserde ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp varsa bunun gizli yada açık ayıp olup olmadığının saptanmasıdır. Bunun için de kuşkusuz 6100 Sayılı HMK nun 266.maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.Dosyada mevcut mali müşavir bilirkişi … tarafından hazırlanan 03/07/2017 havale tarihli raporda, tarafların dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, dolayısıyla taraf defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, takibe konu alacağın, davacı şirket muavin defterinde, 2016 yılı yevmiye defterinde ve hesap dönemi sonu mizanında 12.091,00 TL hesap bakiyesiyle kayıtlı olduğu, davalı firma tarafından düzenlenen iade faturasının davacı cari hesabında yer almadığı, davalı tarafından davacı adına yürütülen cari hesabın muavin defterinde 4.936,26 TL hesap bakiyesiyle kayıtlı olduğu, davalı şirket muavin defterinde 7.153,74 TL iade faturasının yer aldığı, taraf şirket muavin defterlerinin karşılaştırılmasında arada iade faturası tutarı olan 7.153,75 TL fark olduğu, davacı ve davalı firmaların defterlerinin faturalarla kayıtlarının uyumlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece mali müşavir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına rağmen, davalının ayıp ihbarını ne zaman yaptığının ve süresinde yapıp yapmadığının kesin olarak tespit edilmediği gibi, imalatlarda ayıp bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise bunun gizli yada açık ayıp olup olmadığının saptanması hususunda da bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; dava konusu eser üzerinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak, imal edilen çikolata ambalajlarının ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ve miktarının tespit ettirilmesi; varsa ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi için tanıkların yeniden dinlenmesi suretiyle davalının ayıp ihbarını ne zaman yaptığını, ayıbın tespit edilen niteliğine nazaran ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığını kesin olarak açıklığa kavuşturulması; ayıp ihbarı süresinde ise tespit edilen ayıp miktarı kadar iş bedelinden indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi; ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması halinde ise şimdiki gibi karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih, 2016/636 Esas, 2017/1216 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.