Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/627 E. 2020/931 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/627
KARAR NO : 2020/931
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2018
NUMARASI : 2015/949 Esas, 2018/58 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 28.09.2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında 18/10/2010 tarihinde yüklenicilik sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşme gereği yapılan imalatların çoğunun hatalı ayıplı ve kusurlu olduğunu, bu sebeple davalıya ihtarnameler gönderildiğini, Küçükçekmece 1.Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığı ile tespit yaptırıldığını, davalının ayıplı imalatları düzeltmediğini, bu sebeple davacının onarımlar yapmak zorunda kaldığını, eksik ve ayıplı imalatlar sebebiyle ticari itibarlarının zedelendiğini ve zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik eksik ve ayıplı imalat bedeli olarak 3.000,00 TL, üçüncü kişilerin zararlarının karşılanması nedeniyle 1.000,00 TL, başka firmalara tamamlatılan eksiklikler nedeniyle 1000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı tarafın tüm talep ve beyanlarının zamanaşımına uğradığını, davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu edilen tüm detay ve taleplerin bizzat işveren ve proje sorumlusunda kararlaştırıldığını, bu sebeple davalının sorumluluğunda bulunmadığını, davacının yapmış olduğu masrafları kabul etmediklerini, alınan raporda mevcut durumun davalıdan kaynaklandığının belirlenmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, işe başlama ve bitirme sürelerinde garanti süresi içerisinde davaya konu olacak bir durumun ortaya çıkmadığı, malzemeler yönünden yapılan tespitte herhangi bir kusur görülmediği, gizli ayıp teşkil edecek malzeme, işçilik ve imalatın bulunmadığı, davalı tarafça üstlenildiği halde yerine getirilmemiş eksikliklerin ve ayıbın mevcut olmadığı, pencere mekanizmaları konusunda açık ve gizli ayıbın tespit edilemediği, mekanizmaların fonksiyonlarını yerine getirdiği, aşınma, kırılma, kopma, eğilme, bükülme gibi kusurlara sahip olmadığının belirlendiği, davacının noter aracılığıyla bildirilen açılır kanat mekanizma arızasının bulunmadığı, neticede taraflar arasında aktedilen sözleşmenin davalı tarafından yerine getirildiği, cam, doğrama ve kompozit malzeme ve işçiliklerin açık ve gizli ayıplı olmadığı, kanat mekanizmalarının çalışır ve kullanılabilir durumda olduğu, kompozit panellerden suyun sızmasına tasarım hatasının sebep olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kompozit panellerin tasarımının yükleniciye ait olduğunu, davalı tarafından geçici veya kesin kabul tutanağı ibraz edilmediğini, dosya kapsamında sunulan itirazların incelenmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise taşerondur. Taraflar arasında “İş Mekan Projesi Dükkan ve Kule bölümü Giydirme Kapaklı Cephe Teşkili” işi için 18.10.2010 tarihinde yüklenicilik sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı yüklenici, kule katlarının cephelerinde kapaklı cephe, cam, alüminyum kompozit panel vesaire işlerinin teknik şartname ve standartlara uygun bir şekilde malzemeli olarak imali ile davacıya teslimini üstlenmiş, iş karşılığında davacı tarafından davalıya 1.150.000,00 TL ödenmesi kararlaştırılmıştır. Davacı, davalının sözleşme ile üstlendiği işleri ayıplı ve eksik yaptığını ileri sürerek, eksik ve ayıplı ifadan dolayı maddi zararlarının giderilmesini talep etmiş, mahkemece davalının zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı tarafından eksik ve ayıplı işlerin tespiti amacıyla Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20/11/2014 tarihli 2014/87-2014/85 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; taşınmazın cephe kısımlarından su aldığı, bazı dairelerin açılır kanat mekanizmalarının sağlıklı olarak çalışmadığı, bazılarının değiştirildiği, cepheden giren suyun tavanlarda boyaları değiştirdiği ve kabarttığı, parkelere zarar verdiği, teras katında bulunan dairelerin yağmur iniş kolonlarından su aldığı, bunun, yalıtımın hatalı olmasından kaynaklandığı, ayrıca kompozit panellerde açıklık bulunduğu, açılır kapanır kanat mekanizması arızalı olan dairelerin bulunduğu, su almaların nedeninin cephenin kaplamaları tam olarak sökülmeden belirlenemeyeceği belirtilmiştir.Mahkemece bilirkişi kurulundan alınan 13/07/2017 tarihli raporda; malzemeler yönünden yapılan tespitte herhangi bir kusur görülmediği, gizli ayıp teşkil edecek malzeme, işçilik ve imalatın bulunmadığı, davalı tarafça üstlenildiği halde yerine getirilmemiş eksikliklerin ve ayıbın mevcut olmadığı, zararın oluşmasına çatlaklardan, birleşme yerlerinden, deliklerden ve terastan giren suların neden olduğu, suların üst kattan başlayarak aşağıya doğru aktığı, akma sırasında duvar ile cephe ara yüzeylerden nüfuz etmesi sonucu tavan ve duvarlara zarar verdiği, proje aşamasında tasarımda su izolasyonunun dikkate alınmamış olması, uygulama sırasında işin davacının kontrol mimarı tarafından kabul edilmesi, garanti süresi içerisinde oluştuğuna dair kanıtın olmaması sebebiyle ortaya çıkan zararın davalı firmanın kusuru olarak kabul edilemeyeceği, pencere mekanizmaları konusunda açık ve gizli ayıbın tespit edilemediği, mekanizmaların fonksiyonlarını yerine getirdiği, aşınma, kırılma, kopma, eğilme, bükülme vb. kusurlara sahip olmadığının belirlendiği, taraflar arasında aktedilen sözleşmenin davalı tarafından yerine getirildiği, cam, doğrama ve kompozit malzeme ve işçiliklerin açık ve gizli ayıplı olmadığı, kanat mekanizmalarının çalışır ve kullanılabilir durumda olduğu, kompozit panellerden suyun sızmasına tasarım hatasının sebep olduğu tespit edilmiştir. 02/11/2017 tarihli ek raporda ise, davalı tarafından üstlenilen işin tasarımının davalı tarafından yapılacağına dair sözleşmede hüküm bulunmadığı, kompozit panellerden suyun sızmasına, imalat resimlerinden kaynaklanan şekillerin değil, yapının ana tasarım projesi ve sonradan yapılan değişikliklerin sebep olduğu, kompozit panellerin imal ve montajında ayıplılığın yapım ve garanti süresi içerisinde olmadığı belirtilmiştir.Dosyanın incelenmesinde, 27/09/2012 tarihli tutanakla taraflar arasında kesin hesap yapılarak, davacının davalıya yaptığı ödemeler ve davalıya verilen daire karşılığında davalının davacıya 32.046,00 TL ödemesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. 07/11/2013 tarihinde izolasyonda yapılan tadilat sırasında cephenin açık olmasından dolayı cephenin su aldığı, cephe içi açılır kanatların bir kısmında kullanım hatasından veya zamana bağlı deformasyondan dolayı sarkma, kırılma olduğu tutanakla tespit edilmiştir. İşin davacı tarafça hangi tarihte kabul edildiğini gösteren bir belge ibraz edilmemiş ise de, artık taraflar arasında kesin hesabın yapıldığı 27/09/2012 tarihini işin teslim tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Sözleşmede garanti süresi iki yıl olarak kararlaştırıldığına göre 07/11/2013 tarihinde tarafların birlikte imza altına aldığı tutanağı, sonradan ortaya çıkan arızalarla ilgili süresinde yapılmış ayıp ihbarı olarak değerlendirmek gerekmektedir.TBK.nın 472’nci maddesinde yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü düzenlenmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, kompozit panellerden suyun sızmasına tasarımdan kaynaklanan hataların neden olduğu ve ana tasarımın ve buna uygun kompozit panellerin tasarımının davalı yüklenicinin sorumluluğunda olmadığı belirtilmiş ise de, davalı yüklenici tarafından bu hususta davacı iş sahibinin uyarılarak genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği noktasında bir inceleme yapılmamış, bilirkişi raporunda su sızmasında sonradan yapılan değişikliklerin etken olduğu belirtilmiş olmasına rağmen bu proje değişiklikleri raporda somut olarak gösterilmiş değildir. Bunun dışında, delil tespiti raporunda açılır kanat mekanizmaları ile ilgili arızalı olan daireler tespit edilmiş, ancak mahkemece alınan bilirkişi raporunda bu arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Bu durumda tespit raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasında çelişkilerin bulunduğu ve bu çelişkilerin giderilmediği anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, mahkemece mahallinde yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup keşif yapılmak suretiyle, yukarıda belirtilen hususlar araştırılıp, dosyada bulunan delil tespiti raporu ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler de giderilerek, davacının talepleri hususunda ayrıntılı, gerekçeli, hüküm vermeye elverişli rapor düzenlettirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2018 tarih, 2015/949 Esas, 2018/58 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.