Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/588 E. 2020/909 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/588
KARAR NO : 2020/909
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI : 2014/1537 Esas, 2017/1059 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa nedeniyle ödenen iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itiraz talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı şirketin, müvekkiline ait Bolu Kartalkaya’da bulunan … 1.000 kişi kapasiteli, Biyolojik Evsel Atıksu Arıtma Tesisi’ni imal ve montaj etme işini üstlendiğini, müvekkilinin sözleşme bedelini eksiksiz ödemesine rağmen davalının söz konusu tesisi ayıplı bir şekilde teslim ettiğini, ayıplı ifa nedeniyle sözleşme bedelinin geri ödenmesi için davalı hakkında İstanbul ….İcra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptıklarını ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ait … Oteli’ndeki eski arıtma tesisinin iptali ile müvekkilinin imalatını yaptığı biyodisk arıtma sisteminin 55.000 Euro bedel karşılığında davacı tarafça kurulması konusunda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmenin imzalanması ile birlikte müvekkilinin davacıya 55.000 Euro bedelli teminat senedi verdiğini, sözleşmeye gereğince davacı tarafça otel kapasitesinin 1.000 kişi ve günlük tesis debisinin 200 m3/gün olarak müvekkiline bildirildiğini, müvekkili tarafından davacının verdiği bu parametre esas alınarak otele kurulacak arıtma sisteminin kapasitesinin belirlendiğini, bu yüke uygun sistemin müvekkili tarafından sözleşmedeki yükümlülüklere uygun şekilde kurulduğunu, davacının müvekkiline verdiği parametrelerde 1.000 kişi kapasite ve günlük 200 m3/gün olarak değerler verilmişse de yoğun kış aylarında Bolu’ya rağbetin artması üzerine 1.000 kişilik kapasitenin aşıldığını ve davacının verdiği değerlere göre kurulan sistemin yetersiz kaldığını, sistemin verimli çalışmamasının garanti kapsamı dışındaki aşırı yüklenmeden kaynaklandığını, sorunun çözümü için davacı tarafa gerekli bilgilendirme ve çözüm yollarının sunulmasına rağmen sonuç alınamadığını, sistemde bir sorun olduğunun müvekkili tarafından da kabul edilen bir gerçek olmakla birlikte, bunun sebebinin sistemin sorunu ya da müvekkilinin kusurundan değil, davacı tarafından yapılması gereken bakımların düzenli olarak yapılmaması ve kapasite aşımı olduğunu, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini, sistemi çalışır halde teslim ettiğini ancak davacı tarafından asgari bakımların düzenli yapılmamasından dolayı sistemin çalışmadığını, bu nedenle müvekkili hakkındaki takibin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Bakırköy Kapatılan 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/90 Esas ve 2013/68 Karar sayılı kararın gerekçesinde ve dayanak alınan bilirkişi raporunda davalı tarafça kurulan sistemin gerektiği gibi çalışmadığının tespit edildiği, davalı yan savunmalarının aksine kurulan sistemin tesisin ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu, davalı tarafça ikinci bir sistem kurulması talebinin kabul edilmesinin ayıbın zımnen ikrarı niteliğinde sayılması gerektiği, bu hali ile eserin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 59.317 Euro üzerinden takipten itibaren aynı zamanda ana alacak olan bu miktara 3095 Sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, iş bedelinden kaynaklı ayıplı eser iade edilmeden temerrüt söz konusu olamayacağından birikmiş faiz isteminin bu nedenle reddine, ayıp hususu yargılamaya muhtaç bulunmakla alacak likit bulunmadığından % 20 icra inkar tazminatı talebinin reddine, ayıplı eserin davalı yana iadesine
karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, yerel mahkemece birikmiş faiz istemleri ile icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının bu yönden kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı tarafça takip talebinde ve dava dilekçesinde sistemin iadesine yönelik bir talep bulunmadığı halde mahkemece talep aşılarak bu hususta karar verildiğini, taleplerine rağmen ticari defterlerinin incelenmediğini, sözleşme bedeli olan 55.000 Euro’nun tamamı müvekkiline ödenmediği halde bedelin tamamı üzerinden hüküm kurulduğunu, müvekkiline 52.000 Euro ödendiğini, karar içeriğinde geçen ve iptaline karar verilen İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davacı tarafça 52.000 Euro alacak talep edildiğini, mahkeme ve bilirkişiler tarafından sözleşmenin tam incelenmediğini, taraflar arasında imzalanan ilk sözleşmenin 4. sayfasında tesisin projelendirilmesine esas olan verilen davacı yetkilileri tarafından verildiği hususun açıkça yazıldığını, müvekkili tarafından davacı şirket yetkilileri tarafından verilen veriler parametrelere göre tesisin projelendirildiğini, bu nedenle projelendirmede hata olup olmadığının ancak … tarafından verilen kriterlerin proses hesaplarının ayrıntılarına girilmesi halinde mümkün olduğunu, bu yönde bir inceleme yapılmadan bilirkişiler tarafından projelendirilmede hata olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, kurulan sistemde müvekkilinin bir kusur bulunmamakla beraber kurulan sistemin düzenli bakımlarının yapılmaması ve su kaçakları ve arıtma tesisine atık su taşıyan boru kırıklarının firma yetkililerince önemsenmemesi sonucu arıtma tesisinin etrafında koku sorunları meydana geldiğini, mutfak bölümünde mevcut yağ kapanının temizlenmemesi ve yağın arıtma tesisinde bulunan yağ kapanına kadar gelmesine izin verilmesi ve bunun da temizlenmemesi nedeniyle arıtma ünitelerinin tamamen yağla kaplanarak çalışamaz hale geldiğini, biyolojik atıksu arıtma sisteminde en çok dikkat edilmesi gereken hususun sisteme yağın girmesinin engellenmesi olduğunu, müvekkilinin turduğu sistemin davacı tarafça temizlendiği kabul edilerek temizlenmesi daha kolay bir yere ikinci bir yağ kapanının artıma tesisi kurulduktan 2 yıl sonra inşa edildiğini, sözleşmenin 4. maddesi gereğince restoranlarda ve mutfakta yağın, atıksu tesisine gelmeden önce yağ tutucu kapan ile tutulması sorumluluğu davacı tarafa düşen bir yükümlülük iken yağ kapanlarının bakımının eksikliğinden kaynaklı bozukluğun müvekkilinin kusuru olarak değerlendirilmesinin hatılı olduğunu ve ancak bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmediğini, ayrıca sistemde dengeleme ön çöktürme tantında oluşacak çamurun periyotik olarak tesisten uzaklaştırılması ibaresine rağmen bu havuzların sezon boyunca bir kez bile boşalttırılmadığını, mahkeme gerekçesinde müvekkili tarafından yeni bir arıtma sistemi kurulması hususunda verilen teklifin zımni olarak ayıplı imalat yapıldığı iddiasının kabulü anlamına geldiği belirtilmiş ise de bu gerekçenin hatalı olduğunu, zira taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde davacının otele ek olacak şekilde yeni bir ek bina inşa ettiği,bu yeni yapılacak ek bina ile birlikte kullanılabilecek şekilde her iki binaya da entegre bir sistemin kurulması hususunda müvekkili şirkete teklif verildiğinin açıkça görüleceğini, kesinleşen mahkeme dosyasında ,ihtilafın salt teminat mektubunun paraya çevrilmesi isteminin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplandığını, bu ihtilafa ilişkin olarak alınan raporun yeterli görüldüğünü, kusura yönelik bir ihtilaf bulunmadığından kusur hususunun bu dosyadan irdelenmediğini ve dosyanın lehlerine sonuçlandığını, dosya içerğinde kusura ilişkin bir tespit yapılmadığı halde mahkemece kesinleşen dosyadaki bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında imzalanan 55.000 Euro bedelli, 19.09.2008 tarihli Biyolojik Sel Atıksu Arıtma Tesisi İmalat ve Montaj Sözleşmesi gereğince davalı, yüklenici sıfatı ile davacı şirketin Bolu Kartalkaya’da bulunan … 1.000 kişi kapasiteli biyolojik evsel atıksu arıtma tesisi imal ve montaj işini üstlenmiş, 03.11.2008 tarihli teslim tutanağı ile davalı yüklenici tarafça iş davacı şirkete teslim edilmiş, teslim tutanağı davacı şirket genel müdürü İbrahim Kaput tarafından “ek sayfada bulunan şartlar yerine getirildikten sonra teslim alınacaktır” şeklindeki ihtirazı kayıt ile teslim alınmıştır.İkinci Sözleşme Teklifi sadece davalı yüklenici tarafın imzasını taşımakta olup 82.000 Euro bedelli, 11.08.2011 tarihli bu sözleşme teklifi, mevcut otel ile yeni kurulacak oteli kapsayacak şekilde atık su arıtma tesisi yapılması ve eski sistemin yerinin değiştirilmesini konu edinmektedir. Bu sözleşmenin 2.maddesinin 3. fıkrasında “bu sözleşme kapsamında kurulacak tesiste, daha evvel 2008 yılında … tarafından otelde kurulmuş ancak istenen randıman alınamamış tesisin mevcut yeri değiştirilecek ve bu tesiste varolan malzeme ve ekipmanlar iş bu sözleşme ve ekinde yer aldığı şekilde kurulacak yeni tesiste kullanılacaktır.” hükmü düzenlenmiştir.Davalı yüklenici tarafça davacı iş sahibine 19.09.2008 tarihli sözleşme kapsamında 55.000 Euro bedelli teminat senedi verilmiş, yine 11.08.2011 tarihli sözleşme teklifi kapsamında 42.500 TL’lik teminat senedi ile 30.000 TL tutarlı kesin teminat mektubu davacı yana teslim edilmiştir.Davacı tarafça, 19.09.2008 tarihli sözleşme ile birlikte davacı yana verilen 19.09.2008 tanzim, 30.08.2011 vade tarihli, 55.000 Euro bedelli senedin 52.000 Euro’luk kısmının tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden davalı yüklenici aleyhinde icra takibi başlatılmış, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25.11.2011 tarihli, 2011/1001 Esas, 2011/1287 Karar sayılı kararı ile belge aslının icra dosyasında bulunmadığı gerekçesiyle icra dosyasından davalıya gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden başlatılan icra takibinden sonra 24.08.2011 tarihinde davalı yüklenici tarafça, davacı iş sahibi hakkında 11.08.2011 tarihli sözleşme teklifine dayalı olarak davacı iş sahibi lehine verilen 30.000 TL bedelli kesin teminat mektubu ile ve 42.500 TL bedelli teminat senedinden dolayı davacı iş sahibine borçlu olmadıklarının tespiti için İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2011/776 Esas sayılı dosyası ile dava açılmıştır.İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2011/76 Esas sayılı dosyadan 24.09.2013 tarih, 2013/68 Karar sayılı karar ile, 11.08.2011 tarihli sözleşme teklifinin taraflar arasında görüşüldüğü, mevcut otelin yanında ikinci bir otelin inşasına başlanıldığı, her iki oteli kapsayacak şekilde yeni bir arıtma tesisi yapılacağı konusunda görüşmeler yapıldığı, sözleşme metni düzenlendiği, yüklenicinin bu sözleşme hükümleri gereğince dava konusu teminat senedi ile teminat mektubunu iş sahibine verdiği, teminat senedi ve mektubu alan iş sahibinin ikinci sözleşmeyi imzalamaktan vazgeçtiği, bu nedenle 11.08.2011 tarihli sözleşmenin iş sahibinin vazgeçmesi nedeniyle taraflar arasında bağlayıcı nitelik kazanmadığı, dava konusu 30.000 TL’lik teminat mektubu ile 42.500 TL’lik teminat senedinin ikinci sözleşmenin teminatı olarak yüklenici firma tarafından iş sahibi şirkete verildiği, bu durumda ikinci sözleşmeden dolayı verilen teminat mektubu ve teminat senedinin yükleniciye iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, mahkeme kararı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 28.01.2013 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Davalı yüklenici tarafça, davacı iş sahibi aleyhinde açılan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/76 Esas sayılı dosyasının yargılaması sırasında bu kez davacı iş sahibi tarafından, davalı yüklenici hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından 19.09.2008 tarihli sözleşme bedelinin ayıplı ifa nedeniyle iadesine yönelik olarak 59.317 Euro asıl alacak ve 4.899,75 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.216,75 Euro alacağın tahsili için 03.06.2014 tarihinde ilamsız takip yapılmıştır. Davalı yüklenici tarafından icra dosyasına sunulan 10/06/2014 tarihli dilekçe ile borca ve takibe itiraz edildiği, bu itiraz üzerine takibin durdurulduğu, istinafa konu eldeki davanın iş bu itirazın iptali davasına ilişkin olduğu ve davanın 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde 30.12.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 19.09.2008 tarihli sözleşmeye, içeriğine ve iş bedeline ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, davalı yüklenici tarafça imal edilerek davacının oteli için imal edilen atık su arıtım tesisinin ayıplı imal edilip edilmediği, ayıp var ise ayıptan hangi tarafın sorumlu olduğu ve ayıp davalı yüklenici taraftan kaynaklanıyor ise davacı iş sahibi tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı iş sahibi, atık su arıtma sisteminin ayıplı imal edildiğini, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2011/76 Esas sayılı dosyasına konu teminat mektubu ile teminat senedinin bu ayıpların giderilmesi için davalı yüklenici tarafından kendilerine verildiğini ileri sürmüş, davalı yüklenici ise, davacının İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2011/76 Esas sayılı dosyasına konu teminat mektubu ile teminat senedinin ayıplı imalatın giderilmesi için verildiğine yönelik iddiasının doğru olmadığını, bu teminat senedi ile teminat mektubunun 11.08.2011 tarihli sözleşme teklifi kapsamında verildiğini, taraflarınca davacının oteli için imal edilen atık su arıtım tesisatının sorun çıkarmasının nedeninin, davacı iş sahibinin ızgaraların bakımını ve temizliğini iyi yapmamasından ve sistemin kapasitenin üzerinde çalıştırılmasından kaynaklandığını, davacı tarafça kendilerine süresi içeresinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını savunmuştur.Mahkemece verilen ara karar gereğince, Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/21 Talimat dosyasından 29.06.2016 tarihinde mahallinde yapılan keşif akabinde düzenlenen 21.07.2016 tarihli heyet kök raporunda , tarafların imalat ve montaj anlaşmasına istinaden davalı firma tarafından yüklenici sıfatı ile davacı şirkete taahhüt edilen atıksı arıtma tesesinin 4 adet Fiber Planet DISK MX, kimyasal dozaj pompaları ve PE tankları ve motor-reduktor grubu ekipmanlarından kurulu olduğu, tesisin kullanılmadığı, elle temizlemeli kaba ızgara kum-yağ tutucu düzeneğinin olmadığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte davacı işletmenin otelinin açılmadığı, bu nedenle tesisin projelendirilmesinin tesisin kendi atıklarına göre değil standart evsel atıklara göre yapıldığı, taraflar arasındaki yazışmalardan ,sistemin devreye alınması ve sonrasında yeni bir proje yapılması konusunda görüşmeler olmasından ve buna ilişkin yazışmaların delil olarak sunulmasından tesisin çalışma kapasite ve düzenine uygun olmayan bir proje geliştirildiği ve imalat ve montajın da bu uygun olmayan projeye göre gerçekleştiği, davacının atık yağ toplama ve yönetmeliğe göre bunları ilgili kuruma tutanakla verdiği, bu nedenle sorunun yağ tutumundaki bir hatadan kaynaklanmadığı, bu hali ile tesisin çalışmaz ve kullanılamaz durumda olduğu belirtilmiş, aynı heyet tarafından düzenlenen 22.08.2017 tarihli ek raporda kök rapordaki görüşler korunmuştur.Her iki bilirkişi raporunda da atık su arıtma sistemindeki ayıbın miktarı, kimden kaynaklandığı ve yapılan işin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olup olmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.Nitekim yerel mahkemece, 21.07.2016 tarihli bilirkişi heyeti kök raporu ile 22.08.2017 tarihli ek raporda, tesisin çalışmaması nedeniyle davalı yüklenici tarafça imal edilen atık su arıtma sisteminin ayıplı yapılıp yapılmadığı tespit edilemediğinden İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/76 Esas sayılı dosyasından Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/13 talimat dosyası ile mahallinde yapılan keşif akabinde, çevre mühendisleri … ve hukukçu … tarafından hazırlanan 08.07.2013 tarihli heyet raporuna atıfta bulunularak; rapordaki atık su arıtma sisteminin deşarj standart değerlerini sağlayamadığı, birinci sözleşmeye göre bunun yüklenicinin yükümlülüğü altında bulunduğu, deşarj standart değerlerinin sağlanamamasının sebebinin ise tespit edilemediği ibarelerinden sistemin gerektiği gibi çalışmadığının ve çalışmasının mümkün olmadığının anlaşılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Oysa, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/776 Esas sayılı kesinleşen dosyasından alınan 08.07.2013 tarihli bilirkiş heyet raporunda, deşarj standart değerlerinin sağlanamamasının sebebinin tespit edilemediği belirtilmiştir. O halde, mahkemece bu bilirkişi heyet raporuna atıfta bulunularak raporda tesisin yüklenici tarafından ayıplı yapıldığı yönünde tespitte bulunulduğundan bahisle hükme dayanak yapılması hatalı olmuştur. Kaldı ki İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/776 Esas sayılı kesinleşen davanın konusunun, sistemin ayıplı imal edilip edilmediğine ilişkin olmayıp, davalı yüklenici tarafça davacı iş sahibine 11.08.2011 tarihli sözleşme teklifi kapsamında verilen teminat senedi ve teminat mektubunun iadesine ilişkin olduğu, bu teminat senedi ve teminat mektubunun bu davanın konusu olan sözleşme ile bir ilgisinin bulunmadığı açıktır.Ayrıca, mahkemece yapılan yargılama sırasında, davalı vekilinin süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde ileri sürdüğü 19.09.2008 tarihli sözleşme kapsamında belirlenen 55.000 Euro iş bedelinden 3.000 Euro’nun kendilerine ödenmediği yönündeki iddiasına yönelik her hangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı da tespit edilmiş olup bu durum HMK hükümlerine, Anayasa’da yer alan hak arama hürriyetine, dolayısıyla adil yargılanma ilkesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3. maddesinde düzenlenen medeni hak ve yükümlülüklerden hukuki dinlenilme hakkı ilkesine ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında, mahkemece bilirkişi kuruluna mali müşavir bilirkişi de ilave edilmek suretiyle atık su arıtma sistemindeki ayıbın miktarı, kimden kaynaklandığı ve yapılan işin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılarak ve tarafların ticari defter ve belgeleri incelenerek, davalı vekilinin iş bedelinden 3.000 Euro’nun ödenmediğine yönelik savunması da gözetilerek, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-.Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih, 2014/1537 Esas, 2017/1059 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.