Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/573 E. 2020/405 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/573
KARAR NO: 2020/405
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2017
NUMARASI: 2014/1066 Esas, 2017/544 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
BİRLEŞEN İSTANBUL 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2014/132 E.SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa nedeniyle uygulanan idari para cezasının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı … vekili, taraflar arasında “…” isimli televizyon programına ilişkin 22.07.2013 tarihli yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeyle davalının görüntü, müzik seçimi, montaj, stüdyo çalışmaları ve çekim işlerini tamamlayarak programı yayına hazır hale getirmeyi taahhüt ettiğini, programın müvekkilinin kanalı olan …’de yayınlandığını, 6112 sayılı Kanunun 8/1-ç hükmünde yer alan “yayınların özel hayatın gizliliğine saygılı olma, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içermeme” ilkesine aykırılık iddiasıyla RTÜK tarafından; programın 09.09.2013-12.12.2013 tarihleri arasında yayınlanan bölümlerinde … adlı kişinin zan altında bırakılarak hedef gösterilmesi nedeniyle 31.10.2013 tarih ve 7 sayılı karar ile 205.927,00 TL, 04/10/2013-07/10/2013 tarihleri arasında yayınlanan bölümlerinde …adlı şahsın … ve … adlı şahısları itham ve deşifre ettiği gerekçesiyle, 20.11.2013 tarih ve 127 sayılı karar ile 332.736,00 TL; 22.10.2013 tarihinde yayınlanan bölümünde …’ın 15 yaşındaki kızı … hakkında yapılan yayınların 15 yaşında bir çocuğun zarar görebileceğinin göz ardı edilerek yapılması nedeniyle 27.11.2013 tarih ve 81 sayılı karar ile de 332.736,00 TL olmak üzere toplam 871.399,00 TL tutarında idari para cezasına hükmedildiğini, müvekkili tarafından süresi içinde yapılan başvuru nedeniyle cezanın indirimli bir şekilde 653.549,00 TL olarak ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, program nedeniyle müvekkili aleyhine hükmedilen idari para cezalarının davalı taraftan tahsili ve müvekkilinin uhdesinde bulunan davalı alacağına bloke koyma hakkı bulunduğunu, RTÜK tarafından kesilen idari para cezalarına ilişkin düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini ancak faturaların davalı tarafça müvekkiline iade edildiğini, 653.549,25 TL’lik idari para cezasının 364.644,00 TL’lik kısmı için müvekkilinin uhdesinde bulunan davalı alacağına el konulduğunu, el konulan bu alacağın mahsup edilmesi sonucu bakiye 288.905,25 TL’nin tahsili için davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında “…” ve “…” adlı programların yapılması için 22.07.2013 tarihli yapım sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından hazırlanan programların …’de yayınlandığını, dava konusu ve icra takibine konu edilen her üç cezanın da para cezası olmayıp, uyarı cezası olduğunu, RTÜK tarafından kesilen para cezasının nedeninin davacının daha önce başka bir programdan dolayı aldığı uyarı cezası olduğunu, müvekkilinin hazırladığı programlar nedeniyle 364.644,00 TL’lik alacağının tahsili için davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali için taraflarınca İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/132 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını savunarak davanın reddine, davacı hakkında %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve aralarındaki bağlantı nedeniyle bu dosyanın taraflarınca açılan dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Birleşen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/132 Esas sayılı dosyasında davacı … A.Ş. vekili, taraflar arasında “…” ve “…” adlı programların yapılması için 22.07.2013 tarihli yapım sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından hazırlanan programların …’de yayınlandığını, müvekkilinin yapım bedeli olarak kestiği fatura bedellerinin davalı tarafından RTÜK’çe adı geçen programlara verilen para cezaları nedeniyle ödenmeyerek bloke edildiğini, bloke edilen hakediş bedellerinin RTÜK cezalarının ödemesinde kullanıldığının davalı tarafça belirtildiğini, oysa RTÜK tarafından müvekkili tarafından hazırlanan programlara kesilen uyarma cezalarının davalıya her hangi bir maddi zarar getirmediğini, hakediş bedellerinin ihtarnamelere rağmen ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından 364.644,00 TL’lik alacağının tahsili için davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/132 Esas sayılı dosyasında mahkemece 30/06/2014 tarih, 2014/144 karar sayılı karar ile, dava dosyasının istinafa konu eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, sözleşme hükümlerinde sorumluluk münhasıran yapımcıya yüklenmiş ise de, RTÜK tarafından verilen cezaların idari para cezasına çevrilmesinin nedeni olarak üç kararda da yayıncının 16/06/2011 tarihli yayını nedeniyle uyarı cezası verilip aynı ihlalin ikinci kez tekrarlanması üzerine para cezası verildiği belirtildiğinden ve uyarı cezasına konu 16/06/2011 tarihli yayının yapımcıya ait olması nedeniyle müterafik kusuru düzenleyen TBK 52/1. maddesi gözetilerek her iki tarafın %50 sorumlu olduğu kabul edilerek asıl davada davanın mahsup nedeniyle reddine, davalının tazminat talebinin ise koşulları bulunmadığından reddine, birleşen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/132 sayılı dosyada ise davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe yönelik itirazının asıl davada yapılan mahsup dikkate alınarak kısmen iptaline, takibin bu nedenle 37.869,50 TL üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, %20 tazminat talebinin ise koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde; tarafların sözleşme ile yüklendikleri tüm sorumlulukların sözleşme serbestisi içerisinde tayin edildiğini, bu nedenle müterafik kusur hükümlerinin olayda uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında 22/07/2013 tarihli yazılı yapım sözleşmesi imzalanmıştır. Asıl davada davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Sözleşmenin 3.maddesinde; sözleşmenin konusu 2013 Eylül döneminde haftada 5 gün ve canlı olarak yayınlanması planlanan sunucusu … olan “…” adlı yapımcının görüntülü müzik seçimini yaptığı kurgu ve kompozisyonunu belirlediği yapım sözleşmesiyle meydana gelecek TV programının yayıncı şirkete münhasıran devri olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin “yasalara uygunluk” başlıklı 8.maddesinde; yapımcının eserin yasaların emredici hükümlerine ve diğer ilgili mevzuata uygun olacağı, yapımcının şirket veya kanala iş bu sözleşme konusu ile ilgili bir uyarı, idari bir para cezası veya herhangi bir müeyyide uygulanması durumunda sorumluluğu derhal üstleneceği, kanalın uğrayacağı maddi ve manevi her türlü zararı ikinci bir ihtar ihbar ve mahkeme kararına gerek kalmaksızın derhal karşılayacağı kabul ve taahhüt edilmiştir. Yine yapımcının şirkete veya kanala müeyyide ceza veya ödeme gelmesi halinde uhdesinde bulunan yapımcının alacağını bloke edeceğini ve takas ve mahsup hakkını kullanabileceğini kabul ve taahhüt eder denilmiştir. Dosya kapsamında yer alan Yardımcı Doçent Dr. …, mali müşavir … ve TV yapım yöneticisi … tarafından tanzim edilen 09/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; RTÜK tarafından 31/10/2013 tarih, 7 sayılı karar ile verilen 205.927,00 TL’lik cezanın programın 09/09/2013 – 12/12/2013 tarihleri arasında yayınlanan bölümlerinde … isimli kişinin zan altında bırakılarak hedef gösterilmesi nedeniyle uyarma cezası verilmesi gerekirken davacıya 16/06/2011 tarihli yayını nedeniyle 06/07/2011 tarih ve 2011/42 sayılı karar ile uyarı cezası verildiğinden aynı ihlal 2.kez tekrarlandığından para cezası verildiği, RTÜK tarafından 20/11/2013 tarih, 127 sayılı karar ile verilen 332.736,00 TL’lik cezanın programın 04/10/2013 – 07/10/2013 tarihleri arasında yayınlanan bölümlerinde … isimli şahsın … ve … adlı şahısları itham ve deşifre etmesi nedeniyle uyarma cezası verilmesi gerekirken davacıya 16/06/2011 tarihli yayını nedeniyle 06/07/2011 tarih ve 2011/42 sayılı karar ile uyarı cezası verildiğinden aynı ihlal 2.kez tekrarlandığından para cezası verildiği, RTÜK tarafından 27/11/2013 tarih, 81 sayılı karar ile verilen 332.736,00 TL’lik cezanın programın 22/10/2013 tarihinde yayınlanan bölümünde …’ın 15 yaşındaki kızı … hakkında yapılan yayınların 15 yaşında bir çocuğun zarar görebileceğinin göz ardı edilerek yapılması nedeniyle uyarma cezası verilmesi gerekirken davacıya 16/06/2011 tarihli yayını nedeniyle 06/07/2011 tarih ve 2011/42 sayılı karar ile uyarı cezası verildiğinden aynı ihlal 2.kez tekrarlandığından para cezası verildiği, davacı tarafın toplam 871.399,00 TL’lik cezayı indirimli bir şekilde 653.549,00 TL olarak ödediği, davalının müterafik kusuru nedeniyle ödenen bu cezanın sadece %50’sinden sorumlu olması gerektiğinden davalının sorumlu olduğu tutarın 326.774,50TL olduğu, davacının uhdesinde bulunan davalıya ait 364.644TL’lik bedel için mahsup yoluna gittiğinden davacının davalıya 37.869,50TL borçlu kaldığı belirtilmiş, mahkemece de bu belirleme benimsenerek hüküm kurulmuştur. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacıya RTÜK tarafından kesilen 3 ayrı idari para cezasından dolayı davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Sözleşmenin 8.maddesinde, davalı tarafından hazırlanacak yapımın RTÜK ilkelerine uygun olacağı, davacıya programla ilgili bir uyarı yada idari bir para cezası uygulanması halinde davacının yanında müdahale ederek sorumluluğu derhal üstleneceği, davacının zararını derhal karşılayacağı kabul edildiğinden dava konusu edilen programın yasalara uygun olmamasından kaynaklı sorumluluk münhasıran davalıya yüklenmiştir. RTÜK tarafından davacıya kesilen her 3 idari para cezasının 2 kez üst üste uyarma cezasından kaynaklı olduğu taraflarca kabul edilmektedir. RTÜK tarafından davalı tarafça hazırlanan ve davacı tarafça yayınlanan 3 bölümden dolayı uyarı cezası verilmiş, ancak davacının daha önce de 2011 yılında başka bir program nedeniyle aldığı uyarı cezasından dolayı davalının hazırladığı ve uyarı cezasını hak eden bölümlerden dolayı verilecek uyarı cezası idari para cezasına çevrilmiştir. TBK’nın 26.maddesi gereğince taraflar bir sözleşmenin içeriğini, Kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. Taraflar arasında “…” isimli televizyon programına ilişkin imzalanan 22/07/2013 tarihli yapım sözleşmesi iş bu madde metninde yer alan sözleşme serbestisi çerçevesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin 8.maddesinde, dava konusu edilen programın yasalara uygun olmamasından kaynaklanan sorumluluğun münhasıran davalıya yüklenmiş olduğu açık olarak belirtilmiştir. Taraflarca mevzuata aykırı yapımlardan dolayı uygulanacak cezalardan davalının sorumlu olacağı hususu kararlaştırılmış olup, bu husus sözleşme serbestisi kapsamında ele alınmalıdır. Yerel mahkemece sözleşmenin 8.maddesi göz ardı edilerek müterafik kusur gereğince davalının sorumluluğunun %50 olarak belirlenip ihtilafsız olan iş bedelinden idari para cezasının indirilmesi suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak asıl dava yönünden davanın kabulü ile, davacı tarafça indirimli olarak ödenen 653.549,25 TL idari para cezasından 364.644,00 TL iş bedelinin mahsubu suretiyle belirlenen ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konulan 288.905,25 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, alacak yargılama ile belirlendiğinden ve likit olmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine; birleşen dava yönünden, asıl dava konusu icra takibinde birleşen davaya konu iş bedeli alacağı mahsup edilerek takip yapılmış olması nedeniyle birleşen davanın reddine, davacının kötüniyetle takip yaptığı ispatlanamamış olup koşulları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2017 tarih ve 2014/1066 Esas, 2017/544 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Asıl Davanın KABULÜ ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebindeki şartlarla DEVAMINA, Alacak yargılama ile belirlendiğinden ve likit olmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, 4-Birleşen davanın REDDİNE, Yasal koşulları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN; Asıl davada; 1-Alınması gereken 19.735,11TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.489,30TL harcın mahsubu ile bakiye 16.245,81TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 3.489,30TL peşin harç, 120,50TL posta ve tebligat gideri, 1,800TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.409,80TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 28.673,37TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, Birleşen 2014/132 Esas sayılı davada; 1-Alınması gereken 24.908,83TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.404,05TL harcın mahsubu ile bakiye 20.504,78TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 4.404,05TL peşin harç, 33TL posta ve tebligat gideri, 1,650TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.087,05TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 33.975,08TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Asıl davada davacı-birleşen davada davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Asıl davada davacı-birleşen davada davalı tarafından yapılan 196,20TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 50TL posta gideri olmak üzere toplam 246,20TL istinaf yargılama giderinin asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınarak asıl davada davacı-birleşen davada davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.