Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/567 E. 2020/403 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/567
KARAR NO: 2020/403
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2018
NUMARASI: 2017/129 Esas, 2018/92 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 16/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye hak ediş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin inşaat alanında faaliyet gösterdiğini ve bu kapsamda davalı şirketin inşaat işini üstlendiğini ancak yapılan işe ilişkin hakediş faturaları davalıya gönderilmesine rağmen fatura bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine hakediş alacaklarının tahsili için davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhinde % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen … şantiyesi işi sözleşmesine istinaden davacının KDV dahil 313.906.69TL’lik hakedişinin bulunduğunu, bu tutarlı bir faturanın düzenlenerek müvekkili şirkete gönderilmesinin davacı şirketten talep edildiğini ancak davacı şirketin müvekkilinin ödenmemiş borcunun 401.144.90TL olduğunu belirterek 23/02/2016 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnameyi ve ekinde faturayı gönderdiğini, müvekkili şirket tarafından bu faturanın Kadıköy … Noterliğinin 29/02/2016 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle davacı şirkete iade edildiğini, müvekkili şirketin davacının hak edişinden fazla bedelli fatura düzenlemesi nedeniyle davacıya borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhinde % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın davalı tarafça düzenlenen 82.887,78TL kesinti tutarından kaynaklandığı, bu kesintinin davacının hak ediş bedelinden kesilerek hak ediş hesabının yapıldığı, oysa işin gecikmesinden tarafların müterafik kusurlu oldukları, davacının kesintinin %50’sinden yani 41.443,89TL’sinden sorumlu tutulabileceği, bu durumda davacının alacağının 68.723,88TL olduğu, davacının davalıyı 07/03/2016 tarihinde temerrüte düşürdüğü, bu itibarla 3.161,30TL işlemiş faiz talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 68.723,88TL asıl alacak, 3.161,30TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.885,18TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, aşan istemin reddine, davacının alacağı likit olmadığından tazminat talebinin reddine, davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, işin gecikmesinde müvekkilinden kaynaklanan her hangi bir kusur bulunmadığını, davacı tarafça sunulan maillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, temerrüt tarihi olarak hatalı değerlendirme yapıldığını, müvekkili şirketin 29/02/2016 tarihli ihtarname ile birlikte hak edişe uygun olarak düzenlenmeyen faturaları iade ettiğini, davacı tarafça keşide edilen 23/02/2016 tarihli ihtarnamenin taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı şirketin hak ediş bedelinin 266.022,62TL olarak hesaplandığını, KDV ile birlikte davacının hak edişinin 313.906,69TL olduğunu, bu bedelin 290.000TL’sinin müvekkili tarafından ödendiğini kalan bedelin sadece 23.906,69TL olduğunu, bu bedelin ödenmeme sebebinin de davacı tarafın bakiye kısım için fatura düzenlememiş olmasından kaynaklandığını, maillerden de anlaşılacağı üzere şantiyedeki tüm işlerin davacı firma tarafından geç teslim edildiğini, mahkemece yapılan incelemede müvekkili tarafından tanzim edilen hak ediş incelenmeden hüküm kurulduğunu, yerel mahkemece faiz oranının net olarak belirtilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında 14/08/2015 tarihli yazılı eser sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Sözleşmenin 2.maddesinde; sözleşmenin konusu, Konya 5. Organize Sanayi Bölgesinde inşa edilecek fabrika binası, idari bina, hizmet binası ve merdivenlere ait çelik konstrüksiyon imalat işlerinin, yüklenicinin belirleyeceği miktar ve kısımlarının, yüklenici tarafından hazırlanan proje ve genel şartnameye uygun olarak taşeron tarafından yapılması olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin 6.1. Maddesinde; iş bedeline esas olan sistemin “birim fiyat esası” sistemi olduğu ve 6.3.maddesinde, 1 kg çelik konstrüksiyon imalat bedeli 700TL/ton olarak açıklanmıştır. Sözleşmenin 7.maddesinde; sözleşmenin imzalanması ile 25.000TL nakit, 50.000TL’nin 45 gün vadeli çek ile, 50.000TL’nin 75 gün vadeli çek ile ödeneceği, 10/09/2015 tarihinde 50.000TL nakit ara ödeme yapılacağı, ilk 150 tonluk yükleme sonrasında 100.000TL’nin 30 ve 60 gün vadeli çek ile, işin tamamı teslim edilince kalan bakiye için 30 ve 60 gün vadeli çek ile ödeme yapılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 8.1. maddesinde; sözleşmenin konusunu oluşturan ve onaylı projelerinde detayları ile tanımlanmış çelik konstrüksiyon imalat işlerinin 60 günde eksiksiz tamamlanacağı, 8.3.maddesinde; süreleri ile tanımlanan işlerin zamanında tamamlanamaması durumunda geç kalınan her gün için 1.000TL/gün taşeron hesabına kesileceği belirlenmiştir. Davacı alacaklı şirket tarafından davalı borçlu şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden, cari hesaptan kaynaklı açıklaması ile 400.167,77TL ve 977,13TL bedelli 2 adet faturaya istinaden 111.144,49TL asıl alacak, 6.513,37TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 117.657,86TL alacağın tahsili için 07/09/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalı borçlunun vekili aracılığıyla icra dosyasına sunduğu 09/09/2016 tarihli dilekçesiyle borca, takibe ve ferilerine itiraz ettiği, bu itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Dosya kapsamında bulunan muhasebe ve finans bilirkişisi … ile, inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 05/09/2017 tarihli raporda; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalının ibraz ettiği 2015-2016 yılı ticari defterleri arasında envanter defterinin ibraz edilmediği bu nedenle ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunun kabul edilemeyeceği, dosyada bulunan mail yazışmaları ve ekinde yer alan hak edişlerin incelenmesi neticesinde davalı şirket tarafından 31/12/2015 tarihli 1 nolu hak edişte davacının hak edişinden 82.887,78TL kesinti yapılmasının kararlaştırıldığı, 31/12/2015 tarihli hak edişin 313.906,69TL olarak yazıldığı, davacının düzenlediği 03/02/2016 tarihli 346329 sayılı faturanın 400.167,77TL olarak hazırlandığı, bu faturaya göre toplam hak ediş tutarının 349.797TL olarak baz alındığını, buna göre davacının hak ediş tutarını 349.797TL, davalının ise hak ediş tutarını 348.910,40TL olarak belirlediğini, aradaki farkın ihmal edilebilir boyutta olduğunu, farkın davalı tarafından düzenlendiği anlaşılan ve toplam tutarı 82.887,78TL olan kesinti tutarından kaynaklandığını, bu kesintinin çelik malzeme, hurda ve atık kesintisi ile ekstra işler kesintileri olduğunu, kesintilerin haklı olduğu anlaşıldığı takdirde davacının alacak tutarının 27.279,99TL, faiz tutarının 1.254,88TL, toplam tutarın 28.534,87TL, kesintilerin haklı olmadığı anlaşıldığı takdirde davacının alacak tutarının 110.167,77TL, faiz tutarının 5.067,72TL, toplam tutarın 115.235,49TL olduğunu belirtmiştir. Aynı bilirkişi heyetince ibraz edilen 04/12/2017 tarihli ek raporda; davalı yüklenici şirket tarafından malzeme temini yönünde bazı aksaklıklar ortaya çıktığı, dolayısıyla işin gecikmesinde malzeme temininde gecikmeye bağlı olarak davalının da kusurlu olduğu belirlenmiş olup, bu durumda tarafların %50’şer oranda kusurlu oldukları sonuç ve kanaatine varılarak, kesinti miktarı olan 82.887,78TL’nin %50’si olan 41.443,89TL’den davacı sorumlu olduğundan davacının alacağının 68.723,88TL, kesintilerin tamamından davacının sorumlu olduğu kabul edildiği takdirde davacının alacağının 27.279,99TL, kesintilerin yerinde olmadığı kabul edildiği takdirde davacının alacağının 110.167,77TL olduğunu belirterek işin gecikmesinde davalının da kusurlu bulunduğu kanaatine varıldığından davacının alacağının 68.723,88TL olması gerektiğini belirlemişlerdir. Aynı ek raporda “mali yönden inceleme” başlığı adı altında; icra takibinin 400.167,77TL ve 977,13TL bedelli 2 adet faturadan kaynaklandığını, davalının kesilen hak ediş faturasının KDV dahil 313.906,69TL, davacının ise hak edişin 401.139,90TL olması gerektiğini, buna göre alacağın 401.139,90TL’lik davacı faturasından davalının ödemesi olan 290.000TL’lik ödemenin düşülerek 111.139,90TL üzerinden takip yapıldığını, kök rapordaki teknik değerlendirme sonucunda davacı alacağının 68.723,88TL olması gerektiğini, bu miktara 07/03/2016 tarihinde temerrüte düşüldüğünden 3.161,30TL faiz işletilmesi gerektiğini, davalının kök rapora vaki itirazında hak ediş faturasının 313.906,69TL olup, 290.000TL’lik ödeme yapıldıktan sonra davacının alacağının 23.906,69TL olması gerektiği yönündeki beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını belirtmiştir. Mahkemece bilirkişi ek rapordaki üçlü hesaplamadan tarafların müterafik kusurlu (%50’şer) oldukları kabul edilerek yapılan hesaplama doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir. Dosya kapsamındaki 25.01.2016 tarihli e-mail de davalı şirket yetkilisi …’ın hak edişi 348.910,40TL olarak hesapladığı, bu bedelden 82.887,78TL kesinti yapmak suretiyle toplam hak edişi 266.022,62TL ve KDV’si 47.884,07TL ile hak ediş bedelini 313.906,69TL olarak bildirdiği, davacının düzenlemiş olduğu 03.02.2016 tarih, 346329 sayılı faturada hak ediş bedelini 349.797TL olarak hesaplayıp bu bedele 62.963,46TL+ KDV eklemek suretiyle toplam 412.760,46TL hak ediş bedelinden 12.592,69 KDV tevfikat indirimi ile hak edişi 400.167,77TL olarak belirlediği, bu suretle davalının KDV’siz hak ediş toplamını 348.425TL, davacının ise 349.797TL olarak belirledikleri, tarafların ticari defter ve belgelerine gire davalının iş sebebiyle 290.000 TL ödeme yaptığı, davalı tarafından davacıya 23.906,69TL borcunun bulunduğunun kabul edildiği, bu itibarla uyuşmazlığın 82.887,78 TL’lik kesinti noktasında toplandığı anlaşılmıştır. İşin gecikmesi nedeniyle yapılan kesinti konusunda bilirkişi ek raporunda belirlenen hesap yönteminin hak ve nefaset kurallarına uygun düştüğü ve belirlenen müterafik kusur oranında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre 82.887,78TL kesintinin %50’si olan 41.443,89TL’den davacı sorumlu olduğundan, yapılan ödemeler sonrasında davacının bakiye 27.279,99TL TL hakediş alacağı ile birlikte davacının 68.723,88TL bakiye alacağı kalmaktadır. Davacı tarafça davalı 07/03/2016 tarihinde temerrüte düşürülmüştür. Alacak yargılama ve bilirkişi incelemesi sonucunda belli olup, likit bulunmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair mahkemece isabetli olarak karar verilmiştir. Mahkemece bu hususlar göz önüne alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2018 tarih ve 2017/129 Esas, 2018/92 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 4.910,47TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.227,62TL harcın mahsubu ile bakiye 3,682,85-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.