Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/559 E. 2020/426 K. 18.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/559
KARAR NO : 2020/426
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI : 2014/78 Esas, 2017/1127 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, çelik imalatı ve montaj işlerini konu alan yazılı eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedel alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı taşeron vekili tarafından süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir.Davacı taşeron şirket, davalı yüklenici şirket ile imzalanan sözleşme gereği edimini ifa ettiğini belirterek ödenmeyen bakiye bedelin tahsili için yapılan takibe davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini; davalı yüklenici şirket ise, işin eksik ve ayıplı olarak ifa edildiğini, davacı tarafından yapılan işlerin bedelinin peşin olarak fazlasıyla ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece talimat yoluyla keşfen alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporu hükme esas alınarak davacının yaptığı imalat tutarından nefaset bedeli ile yapılan ödemeler mahsup edilerek davacının alacağının bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı şirket vekilince istinaf edilmiştir. Davacı taşeron şirket vekili istinaf talebinde özetle; işin eksiksiz ve ayıpsız olarak ifa edildiğini, sözleşme kapsamında olmayan ilave işlerin de yapıldığını, davalı tarafça süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, tank ve ekipman montaj taahhütlerinin olmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasında çelik imalatı ve montaj işini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Davacı yüklenici, bakiye bedel alacağının tahsili amacıyla takip başlatmış; davalı iş sahibi ise, işin eksik ve ayıplı olarak ifa edildiğini, bedelin peşin olarak fazlasıyla ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, seçenekli hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak keşif sırasında aktarılan bilgiye göre yapıldığı belirlenen işlerin bedelinden nefaset indirimi yapılarak ve yapılan ödemeler mahsup edilerek davacı alacağı bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Taraflarca kabul edilen sözleşmede (500.000,00 TL + KDV olarak) sözleşme bedeli götürü olarak belirlenmiştir. Götürü bedel eser sözleşmelerinde yüklenicinin talep edebileceği alacak veya iş sahibinin fazla ödemesinin belirlenebilmesi için öncelikle eksik ve ayıplı işler de dikkate alınarak işin fiziki olarak gerçekleşme oranı belirlenir ve bulunan bu orana kararlaştırılan bedel uyguladıktan sonra elde edilen tutardan ispatlanan veya kabul edilen ödemeler düşülerek sonuca ulaşılır. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda seçenekli olarak yapılan hesaplamalarda işin bedeli belirlenerek nefaset indirimi ve ödemeler düşülmüştür. Oysa, sözleşme götürü bedel olarak imzalanmış olup, kural olarak yüklenici işi bu bedelle edimini ifa etmek zorundadır. Yani, bilirkişi yapılan işin bedelini yeniden belirleyemez. Az yukarıda da belirtildiği üzere kararlaştırılan bedele gerçekleşen fiziki oran uyguladıktan sonra bulunan iş bedelinden varsa ödemeler de düşülerek hesaplama yapılması gerekir. Belirtilen ilkeye aykırı yol ve yöntemle düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde davanın reddine dair verilen karar hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, bilirkişi kurulundan yukarıda belirtilen şekilde hesaplama yapan bir bilirkişi ek raporu alınarak sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2017 tarih, 2014/78 Esas, 2017/1127 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.