Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/525 E. 2020/257 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/525
KARAR NO: 2020/257
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2017
NUMARASI: 2014/377 Esas, 2017/735 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, karşı dava ise, fazla ödenen iş bedeli miktarının iadesi talebine ilişkin olup, mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karara karşı davalı-karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi gereğince davalının yapımını üstlendiği inşaatın dış cephe işlerini yapmayı taahhüt ettiğini, müvekkilinin edimini yerine getirerek işi davalıya teslim ettiğini, iş bedeli olarak icra takibine konu 40.159,39TL bedelli faturayı düzenleyerek davalı şirkete gönderdiğini, davalının bu fatura bedeline mahsuben 16/03/2012 tarihinde müvekkilinin banka hesabına 3.850 USD ödeme yaptığını, müveklinin bakiye 33.253,39 TL’nin tahsili için icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafça icra takibinden sonra 08/06/2012 tarihinde müvekkiline 3.000 USD daha ödeme yaptığını ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, davacı şirketin sözleşme gereğince üstlendiği edimini yerine getirmeden inşaatı yarım bıraktığını, sözlü ve yazılı uyarılara rağmen edimini yerine getirmediğinden inşaatı üçüncü bir kişiye tamamlattırdıklarını, davacı tarafından müvekkili şirkete gönderilen faturaya mahsuben toplam 46.120,98 TL ödeme yaptıklarını, bu nedenle davacıdan 5.961,59 TL alacaklarının olduğunu, müvekkilinin 5.457,90 TL’lik ödemeyi icra takibinden haberi olmadan yaptığını savunarak, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davasında ise, sözleşme kapsamında davacı-karşı davalıya yapılan 5.961,59 TL fazla ödemenin temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; gerekçeli kararın son paragrafında gerekçe yerine bu dava dosyasının konusuyla ilgili olmayan olaylar anlatılarak, asıl davanın kısmen kabulü ile 23.096,00 TL yönünden davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece 3 ayrı bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, bu raporların tümünün farklı şekilde düzenlendiğini, birbirleriyle çelişkili oldukları halde çelişkinin giderilmeden hüküm kurulduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2 seçenekli değerlendirme yapıldığı halde, müvekkili şirket aleyhinde karar verilme gerekçesinin karara yazılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 294 ve 297. Maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış ve 297/son maddesi gereğince hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alacağı belirtildikten sonra hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği belirtilmiş, aynı kanunun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, mahkemece dosyanın özeti yapıldıktan sonra gerekçe kısmında inceleme konusu dosya ile ilgisi bulunmayan bir başka dosyaya ilişkin gerekçe yazılmış olup, bu durumda gerekçeli kararda istinaf incelemesine konu dava dosyasında asıl ve karşı davada verilen kararların gerekçesi bulunmamaktadır. Mahkeme kararları gerekçesiz olamayacağından, mahkemece asıl ve karşı davada verilen kararın gerekçesinin yazılması için, kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; HMK 297. maddesi gereğince mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmesine rağmen istinafa konu mahkeme kararının gerekçe kısmında dosya ile ilgili olmayan gerekçe yer aldığından davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin itirazları incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak, kararın gerekçeli olarak yazılması için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2017 tarih, 2014/377 Esas, 2017/735 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararında belirtildiği üzere, mahkemece vreilen kararın gerekçesinin yazılması ve taraflara yeniden tebliği için yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.