Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/515 E. 2020/352 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/515
KARAR NO: 2020/352
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI: 2017/159 Esas, 2017/1058 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında 23/05/2013 tarihinde 482.118,78 TL bedelli parke işçilik işlerinin yapımına ilişkin bir inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedilerek sözleşme konusu işin başka bir şirkete yaptırıldığını ve davacının bu nedenle zarara uğradığını belirterek, taraflar arasında imzalanan inşaat sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız feshi sebebi ile sözleşme bedelinin %15’i olan 72.317,817 TL’lik tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının özen ve sadakat yükümlülüğüne uygun davranmayarak söz konusu işi kararlaştırılan sürede bitirmediğini, sözleşmede taraflarca işverene bir ceza kararlaştırılmadığı ve davacının sözleşmede yer almayan taleplerde bulunduğunu, sözleşmenin bitim tarihinin 25.12.2013 olduğu gözetildiğinde davacının yaklaşık 4 yıl başka hiçbir iş almadığının kabulünün mümkün olmadığını, gerçekten de başka iş almayıp beklemiş ise davacının ciddi anlamda kusuru olduğunu, kimsenin kendi kusurundan hak sahibi olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, genel işlem koşulları ve dürüstlük kuralı bakımından iddiaların dinlenebilir olmadığı ve tacir konumunda bulunan davacının bu konumu ile de bağdaşmayacağı, davacı yanın geçen uzun zaman süreci boyunca, sözleşme ile üstlendiği edimleri ifa bakımından girişimde bulunduğu yönünde bir delil mevcut olmadığı, sözleşmenin feshi halinde sözleşme bedelinin ya da belli bir oranının cezai şart olarak taraflara ödeneceği hususunda sözleşmede bir hüküm bulunmadığı ve davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin sözleşme konusu edimi gereği gibi veya süresi içerisinde ifa etmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bu durumda davalı tarafın sözleşmedeki 3.27.2. maddesi uyarınca 7 gün süreli ihtarname yollaması gerektiğini, davalı tarafın 3 yıl sonra gönderdiği 24/10/2016 tarihli ihtarnamede de süre bildirmediğini, sözleşmeye göre davalının parkeleri yapılmak üzere teslim etmeyi taahhüt ettiği 44 adet villadan sadece 5 tanesinin teslim edildiğini, davalı tarafça sözleşmenin haksız feshedilerek davacının kasten zarara uğratıldığını, davacının işin kendisine teslimi için çok uzun süre beklediğini ve başka herhangi bir iş yapıp elde edebileceği kazanç ve kardan yoksun kaldığını, TTK 55 madde doğrultusunda işveren tarafından haksız fesih halinde tazminata hükmedilmemesinin genel işlem koşulu kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca davalı tarafça TMK’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesine aykırı davranılarak sözleşmenin kasten davacıyı zarara uğratmak maksadıyla uzun süre beklendikten sonra feshedildiğini, sözleşmenin haksız feshi sebebi ile tazminini talep ettiği zararların bu olası kazanç kaybı ile davalı tarafın sözleşmedeki ifa borcunu yerine getirmemesine ve davacı şirketin ifada bulunmasına engel olmasına dayandığını belirterek davacının sözleşmeye sadık kalarak işin teslimini beklemesi sonucunda kendisine kusur izafe edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında 23/05/2013 tarihli Parke İşçilik Sözleşmesi imzalandığı ve işin bitim tarihinin 25/12/2013 olarak belirlendiği, davalı tarafından davacıya gönderilen Beşiktaş … Noterliği’nin 24/10/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile işin bitim tarihinde tamamlanmadığı, sözleşmenin ifa imkanının ortadan kalktığı ve sona erdirme konusunda karşılıklı anlaşma da sağlanamadığı belirtilerek sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının kendisine teslim edilmesi gereken 44 adet villadan sadece 5 tanesinin teslim edildiği iddiasına karşılık 24/05/2013 tarihli ve taraflarca imzalı “iş yeri teslim tutanağı” düzenlenmiştir. Sözleşmeye ilişkin genel işlem koşullarının uygulanması talebinin tacir olan taraflar arasında düzenlenen ve düzenlenme tarihinden fesih tarihine kadar itiraza konu edilmemesi nedeniyle dinlenemiyeceği, sözleşme koşulları uyarınca teslim tutanağı ile kendisine teslim edilen işi süresinde yerine getirmeyen davacının sözleşmenin haksız feshine dayalı tazminat talebinde bulunamıyacağı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda, mahkemece davanın reddine dair verilen karar yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih ve 2017/159 Esas, 2017/1058 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. Maddesi gereğince tebliğden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.