Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/509 E. 2018/1465 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/509
KARAR NO : 2018/1465
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2017
NUMARASI : 2012/173 Esas, 2017/1137 Karar,
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 08/11/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 20/12/2005 tarihli sözleşme ile İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Kadımehmet mahallesi,..) parsel üzerine kat karşılığı inşaat yapılmasının kararlaştırıldığını, 27/05/2009 tarihinde yapı ruhsatı alındığını, inşaat sırasında zeminde eski eser (sarnıç) çıkması üzerine inşaatın durdurularak durumun ilgili kurumlara bildirildiğini, İstanbul 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 11/08/2010 tarihli kararı ile eski esere ait röleve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin yapılmasının kararlaştırıldığını, bu işlemlerin davalı tarafça yapılmaması üzerine müvekkili tarafından yapılarak eski eserin ortaya çıkarıldığını ve koruma Bölge Müdürlüğü tarafından projesinin onaylandığını, tüm bu işler için müvekkilince 250.000,00 TL ödeme yapıldığını, Vakıflar Meclisi’nin 22/02/2012 tarihli kararında bu işlemlerin sözleşmenin 17. Madde kapsamında kaldığı gerekçesiyle ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 250.000,00 TL alacağın 24/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşme konusu taşınmazın yükleniciye teslim edildiğini, işe başlandıktan sonra taşınmaz üzerinde eski eser kalıntılarının ortaya çıktığını, arkeolojik kazı ve röleve, proje hazırlanması işlerinin bedeli konusunda yazışmaların yapıldığını, Vakıflar Meclisi’nin 22/02/2012 tarih ve 119 sayılı kararı ile, “sözleşmenin 17. maddesinde belirtilen eser kalıntısının tespiti, muhafazası ve korunması kapsamında” değerlendirildiğinden yükleniciye ödeme yapılmasının uygun bulunmadığı” belirtildiğinden davacıya ödeme yapılmadığını, sözleşmenin 17. Maddesinde hafriyat esnasında toprak altında bulunacak eski eser kalıntılarının tespit ettirilmesi, muhafazası ve korunmasının yükleniciye ait olacağı ve bedel ödenmeyeceğinin hüküm altına alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, inşaat çalışmaları sırasında çıkan eski eserin restorasyon projelerinin davacı tarafça yaptırıldığı, ancak talep edilen 250.000,00 TL’nin davalı tarafça ödenmediği, sözleşmenin 17. Maddesinde “hafriyat esnasında toprak altında bulunacak eski eser kalıntılarının tespit ettirilmesi , muhafazası ve korunması işi müteahhide ait olacaktır ” hükmüne göre muhafaza ve koruma işlerinin yükleniciye ait olduğu, ancak davacı tarafından röleve ve restorasyon planları yaptırılarak işlem gerçekleştirildiğinden bu işlerin 17. Madde kapsamında kalmadığı, alınan ikinci bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 204.650,00 TL alacağın davalının temerrütünün başladığı 22/02/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşme gereği yapılan hafriyat çalışmaları sırasında eski eser kalıntılarının çıktığını, iskan izni alınabilmesi için restorasyon çalışması yapılmasının zorunlu olduğunu, Vakıflar Meclisi’nin 22/02/2009 tarihli kararı ile, taraflar arasında düzenlenen 20/12/2005 tarihli sözleşmenin 17. Maddesinde düzenlenen “Hafriyat esnasında … toprak altında bulunacak eski eser kalıntılarının tespit ettirilmesi, muhafazası ve korunması işin müteahhidine ait olacaktır. Yukarıda bahsi geçen ve buna benzer çıkabilecek diğer işler için müteahhit; idareden hiçbir bedel talep etmeyecektir.” hükmü gereği davacı tarafından yapılan işlerin söz konusu eser kalıntısının tespiti, muhafazası ve korunması kapsamında değerlendirildiğinden davacı yükleniciye ödeme yapılmadığını, bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, yüklenicinin sözleşmeyi özgür iradesiyle imzaladığını ve şartları kabul ettiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan, sözleşme dışı işler bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen Beyoğlu … Noterliği’nin .. tarih ve … yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile, İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, … nolu parseller üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 17. Maddesinde “… Hafriyat esnasında belediyeye ait su, kanalizasyon borularının tahrip edilmesi, elektrik tesisleri, PTT tesislerinin zarar görmesi, toprak altında bulunacak eski eser kalıntılarının tespit ettirilmesi, muhafazası ve korunması işin müteahhidine ait olacaktır. Yukarıda bahsi geçen ve buna benzer çıkabilecek diğer işler için müteahhit idareden hiç bir bedel talep etmeyecektir.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı yüklenici; davalı ise arsa sahibidir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 3/4 maddesinde “Koruma” ve “Korunma” kavramlarının tanımı yapılmış olup, buna göre bu kavramların “taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon ve fonksiyon değiştirme işlemlerini” ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Bu durumda sözleşmenin 17. Maddesinin Kanun’un 3/4 maddesinde düzenlenen hükme paralel bir düzenleme içerdiği anlaşılmaktadır.
Vakıflar Meclisi’nin 22/02/2012 tarih ve 119 sayılı kararında, yüklenici tarafından yapılan işlemin sözleşmenin 17. Maddesinde belirtilen eser kalıntısının tespiti, muhafazası ve korunması kapsamında değerlendirildiğinden yükleniciye ödeme yapılmasının uygun bulunmadığına karar verilmiştir. Sözleşmenin 17. Maddesi ve 2863 sayılı Kanun’un 3/4. Maddesi bir arada değerlendirildiğinde, davacının yaptığı işlerin eski eserin muhafaza, bakım, onarım, restitüsyon ve restorasyonu işlemlerinden oluştuğu ve bu işlerin tümünün koruma, muhafaza ve restorasyon işleri kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Yüklenicinin yaptığı bu iş ve işlemler sözleşmenin 17. Maddesinde sayılan işlerden olduğundan yüklenicinin basiretli bir tacir olarak sözleşme konusu arsadan çıkabilecek tarihi eserler için sözü edilen harcamaları yapacağını öngörerek sözleşmeyi imzaladığının kabulü gerekmektedir. Bu kabul doğrultusunda, yüklenicinin eski eserler için yaptığı masraflar sözleşme kapsamında yapılması öngörülen masraflar olduğundan, bu masrafların davalı idareden istenmesi mümkün değildir. Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının kaldırılarak, HMK’nın 353/1-b-2 bendi geerğince davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
A) 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih ve 2012/173 Esas, 2017/1137 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN
1-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 3.712,50-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 3.676,60-TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 137,90-TL posta-tebligat masrafı, 1.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 150,00-TL diğer masraf, 177,50-TL keşif harcı olmak üzere toplam 1.465,40-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 20.950,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN
1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davalı tarafa iadesine,
2-Davalı tarafından yapılan 98,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,50-TL posta gideri, 59,10-TL tehiri icra karar harcı olmak üzere toplam 189,70-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.