Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/485 E. 2018/365 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/485
KARAR NO : 2018/365
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2017
NUMARASI : 2017/338 Esas, 2017/968 Karar,
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili, müvekkillerinin hissedarı olduğu ve kentsel SİT alanı içinde yer alan taşınmaz üzerinde müvekkilerince yapılan restorasyon nedeniyle mimarlık-mühendislik hizmet bedeli ve restorasyon maliyet bedeli olarak 700.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalılar davanın usul, esas ve iş bölümü nedeniyle reddine, dosyanın yetkili ve görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davanın TTK’nın 4/c maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olmadığı, davalıların davacılarca restorasyonu yapılan taşınmazın maliki ve hissedarı olup, tacir olmadıklarından davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar … ve … vekilince sunulan istinaf dilekçesinde; taraflar arasında yazılı veya sözlü sözleşme olmadığını, mahkemenin davayı açan kişinin talebine göre belirleneceğini, mahkeme kararı doğru olsa da yeni tarihli bazı Yargıtay içtihatlarında eser sözleşmesi ile ilgili davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu açıklandığından dosyanın İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Kanun’un 1. maddesinde bu kanunun amacı açıklanmış, 2. maddesinde ise, bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 3/k maddesine göre; tüketici, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. Buna göre kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek ve sanatın icrası, üretim ve ticari faaliyetlerinde kullanma gibi amaçlarla bir mal veya hizmeti alanlar, tüketici sayılmaz.
6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen sözleşme 6098 sayılı TBK’nın 470. vd maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesi niteliğindedir.
6502 sayılı Yasa’nın 3/l bendinde tüketici işlemleri kapsamında eser sözleşmeleri de sayılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, yapılacak işin ticari veya mesleki bir amaca ilişkin olmadığı, kişisel tüketim amacını aşmadığı, davalıların da Kanun’un 3/k maddesindeki “tüketici” tanımına uyduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanun’un amacı ve kapsamı ile 3. maddedeki tanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikli “evin tadilatını yaptırmak, boya ve badana yaptırmak, ticari olmayan aracını tamir ettirmek, vb.” şeklindeki dar kapsamlı ve olağan tüketimi konu alan eser sözleşmelerinin, 6502 sayılı Kanun’un 3/l maddesi kapsamında kaldığı ve buna ilişkin davalara Tüketici Mahkemeleri’nce bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Davacılar tarafından yapılan restorasyon ve mimarlık-mühendislik hizmetleri bu kapsamda kalan işlerden olduğu gibi, davalılar da tacir olmayıp gerçek kişi taşınmaz maliki ve tüketicilerdir.
Kaldı ki, Tüketici Mahkemelerinde görülen davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa ve basit şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi tutulacağı da gözardı edilmemelidir.
Bu durumda, mahkemece somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olduğu ve davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanının usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve görevsizlik kararı ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalılar .. ve … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalılar…ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2017 tarih ve 2017/338 esas 2017/968 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf talebinde bulunan davalılarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf talebinde bulunan davalılarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf talebinde bulunan davalılar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.