Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/482 E. 2020/349 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/482
KARAR NO: 2020/349
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2015/418 Esas, 2017/1090 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin alacağı ile ilgili olarak Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davacının yaptığı iş karşılığı düzenlediği faturaların davalıya gönderildiğini ve davalı tarafça defterine işlendiğini, faturaların ödenmemesi nedeni ile takip başlatıldığını, takip tarihi itibari ile davalı şirketin yönetim kurulunun yazdığı yazıya göre müvekkilinin 3.000.000,00 TL alacaklı olduğunu, davalının takipten sonra kısmen ödeme yaptığını, davalının itirazının 6.200,00 TL olan takip masraflarına yönelik olarak iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin 25/04/2011 tarihinde takip konusu alacağı itiraz ettiğini, takip dosyasında itirazın davalıya tebliğine ilişkin belge bulunmamakla birlikte Bakırköy 3.İcra Hukuk Hakimliği’nin 2011/1519-1110 esas karar sayılı ilamının davacı vekiline 27/09/2011 tarihinde tebliği ile davacının itirazdan haberdar olması nedeni ile öncelikle davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması nedeni ile reddi gerektiğini, davada henüz doğmamış alacağın takip masraflarının dava konusu edildiğini, belirtilen şekilde itirazın iptali davası açılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, İİK.’nın 67. Maddesi gereğince itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, eldeki dosyada icra dosyasındaki davalı itirazının davacıya tebliğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, ancak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 18/11/2015 tarih 2015/3372 esas 15056 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; davalı tarafından ödeme emrinin iptali ve öğrenme tarihinin tebliği tarihi olarak kabulüne ilişkin şikayet sonucu verilen kararın davacı vekiline 22/09/2011 tarihinde tebliğ edilmesi karşısında davanın bu tarihten itibaren 1 yıllık süre içerisinde açılması gerektiği, davanın yasal süre geçtikten sonra 22/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmakla öncelikle davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiği, davanın süresinde açıldığı kabul edilse dahi Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki aynı takibe ilişkin olarak vermiş olduğu 2015/4539 esas sayılı bozma ilamı gerekçeleri dikkate alındığında davacının asıl alacağa yönelik itirazın iptali davası açmaksızın takip fer’isine yönelik dava açmasının yerinde olmadığı, asıl alacak hüküm altına alınmaksızın fer’iler bakımından itirazın iptali davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davanın süresinde açıldığını, İİK nun 67/1 ve 62/2 madde düzenlemelerinde dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı ve itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu karşısında yerel mahkemenin davanın süresinde açılmadığı yönündeki gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin asıl alacak yönünden itirazın iptali istenmeden fer’i alacak yönünden dava açılamayacağı yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığını, fer’i alacak yönünden dava açılmasında hukuki yarar olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bu yönde birçok kararı bulunduğundan feri nitelikte olan vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda dava açılabileceğini, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile; davacı tarafından davalı aleyhine 09/08/2011 tarihinde 1.646.665,35 TL asıl alacak ve faiz toplamı 1.660.046,24 TL’nin tahsili amacı ile ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/08/2011 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 25/08/2011 tarihinde faturadan doğan borcu bulunmadığı gerekçesi ile borca ve ferilerine itirazda bulunduğu, icra müdürlüğünce itirazın süresinde olmadığı belirlenerek takibin devamına karar verildiği, borçlu şirket tarafından yapılan şikayet üzerine Bakırköy 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26/08/2011 tarih 2011/1519 esas 1140 karar sayı ile ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün tespitine, tebliğ tarihinin 25/08/2011 olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına ait vekalet ücretine itirazın iptali ile ilgili 18/04/2014 tarihinde açılan davada, Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/495 Esas ve 2015/407 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/4539 Esas ve 2016/3235 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, yerel mahkemece bozmaya uyularak 2017/366 Esas, 2017/660 Karar sayılı karar ile davalı borçlunun takibe itirazının davacıya tebliğinden itibaren yasal süresinde takibe konu asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden açılmış bir itirazın iptâli davası mevcut olmayıp, açılan bu davada asıl alacak miktarı üzerinden tarife uyarınca hesaplanan vekâlet ücreti yönünden itirazın iptâli ve takibin devamının talep edildiği, vekâlet ücreti asıl alacağın fer’i niteliğinde olup, davacı asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden harçlandırmak suretiyle itirazın iptâli davası açmadığı ve alacağı mahkemece hüküm altına alınmış olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve temyiz edilen hükmün Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/210 esas, 2018/2016 karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiştir. İİK.’nın 67. Maddesi gereğince itirazın iptali davası itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmektedir. İİK’nın 62/2. maddesi uyarınca bu süre ödeme emrine itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren başlar. Kendisine tebligat yapılmamış olsa bile alacaklı ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için yasal yollara başvurabilir. Alacaklı, bu şekilde itirazın kaldırılması yönünde başvurduğunda, tebliğ ile aranan öğrenme ve belgelendirme unsurları aynı anda tümüyle gerçekleşmiş olacağından, itirazın iptali davasının açıldığı dilekçenin verilmesi ödeme emrine itirazın tebliği hükmünde sayılmalı ve hak düşürücü sürenin de bu tarihten itibaren işleyeceği kabul edilmelidir. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça aynı takibe ilişkin vekâlet ücreti yönünden itirazın iptâli ve takibin devamı hakkında Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/495 Esas ve 2015/407 Karar sayısı ile 18/04/2014 tarihinde dava açıldığından ödeme emrine itiraz dilekçesi en geç 18/04/2014 tarihinde alacaklıya tebliğ edilmiş sayılacaktır. Eldeki istinaf incelemesine konu dava ise bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayıp, bu süre geçtikten çok sonra 22/04/2015 tarihinde açıldığından davanın İİK.’nın 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının kabulü gerekir. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde yerel mahkemece davanın hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2017 tarih ve 2015/418 Esas, 2017/1090 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a Maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.