Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/480 E. 2020/1 K. 07.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/480
KARAR NO : 2020/1
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2017
NUMARASI : 2016/386 Esas, 2017/976 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 07/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, alacaklı davacı müvekkili tarafından ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalara istinaden oluşan bakiye fatura alacağının tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlu tarafından icra müdürlüğüne yapılan itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin kabul edildiğini, davalı tarafa verilen fiyat teklifi sonucu davalının imzası ile kabul ettiği fiyat telif tutanağı ile kararlaştırılan şekilde müvekkili tarafından malların üretilerek davalıya teslim edildiğini, müvekkili tarafından satılan mallara istinaden düzenlenen fatura nedeniyle oluşan bakiye fatura bedeli davalı tarafından ödenmediğini ve haksız, kötü niyetli olarak davalı tarafından 18/06/2015 tarihli … sayılı fiyat farkı faturası düzenlendiğini belirterek davalının haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına ve borçlu davalı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin davacı ile uzun yıllara dayanan ticari ilişki ve dostluğuna güvenerek davacıdan ofisine dekorasyon yapmasını istediğini, müvekkili adına çeşitli tarihlerde ve meblağlarda fatura düzenlendiğini fakat davacı alacaklı tarafından yapılan dekorasyon işinin gereği gibi yapılmayıp tamamının ayıplı olarak teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile; davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynı kayıt ve şartlarla devamına, alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 3.095,74 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında 27.04.2015 tarihli fiyat teklifi ile ticari ve hukuki ilişki başladığını, mahkemece ayıbın iş sahibi tarafından yükleniciye süresinde bildirilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, dosya içerisinde bulunan 27.04.2015 tarihli fiyat teklifi altında ürünlerin teslimi anında 07.05.2015 tarihli el yazısı ile “Teslim aldım. Fiyat düzeltilecek” yazılı …. imzalı belge gereğince ayıp iddiasının süresinde yapıldığını, kaldı ki elektronik posta yoluyla da ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin bildirimlerin davacıya süresinde yapıldığını, diğer yandan bilirkişi raporunda nefaset indirimi sonucu ödenmesi gereken miktarın 4.533,89 TL olduğu tespiti yapılmasına rağmen mahkemenin icra takip miktarı olan 15.000,00 TL üzerinden takibin devamına karar vermesinin usule aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında 2 adet faturadan kaynaklı toplam 15.478,71 TL alacağın tahsili için 21/01/2016 tarihinde ilamsız takip yapılmış, davalı tarafından ibraz edilen itiraz dilekçesi ile takip durmuştur. Taraflar arasında var olan hukuki ilişki TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesidir. Dolayısı ile dava konusu incelemenin TBK 470 ila 486. Maddeleri arasında düzenlenen hükümler doğrultusunda görülmesi ve çözümlenmesi gerekmektedir.Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici; iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır. Eserin yüklenici tarafından imal edilerek teslim edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenmesi gereken husus eserin ayıplı olduğuna ilişkin iddianın süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı ve taraflar arasında iş bedeli konusunda uyuşmazlık olup olmadığı konularıdır. “Ayıbın belirlenmesi” başlığını taşıyan TBK m. 474 gereği iş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin hangi seçimlik hakları kullanabileceği TBK m. 475’de sayılmıştır.Anılan madde uyarınca eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibi, sözleşmeden dönme, bedelden indirim isteme, misli ile değiştirme ve eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarına sahiptir.Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 09/05/2015 tarihli “… fiyat teklifi”nde davacının davalıya yapacağı eserler tek tek sayılmış, birim fiyatlar ve toplam fiyat belirlenmiş ancak “anlaşma sonrası ilave edilenler” bölümünde 3 maddede “fiyat?” ibaresi konularak birim fiyatlar kalemle değiştirilmiş ayrıca teklifin sonuna “ekstra 1.530,00 TL fark düşelim” ve “teslim aldım fiyat düzeltilecek- ….” yazılarak belge imzalanmıştır. Davalı fiyat düzeltilecek ibaresinden imal edilen bir kısım mallardaki ayıpların ihbarı için bu ibarenin yazıldığını ileri sürmüş ise de, bu ibareden malın ayıplı olarak teslim edildiği sonucu çıkarılamaz. Davalı vekilince cevap dilekçesi ekinde sunulan belgelerde davacı tarafın imzası bulunmadığı gibi, bu belgelerin davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge de ibraz edilememiştir. Mahkemece 30/05/2017 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereğince davalı vekiline süresinde ayıp ihbarı yapıldığını ispatlama konusunda tanık isim ve adreslerini bildirmek üzere kesin süre verildiği halde, davalı vekilince verilen kesin süre içerisinde tanık isim ve adresleri bildirilmemiş, dolayısıyla davalı taraf ayıp iddiasının süresinde yapıldığı yönünde tanık dinletmemiştir. Bu durumda ayıp iddiasının süresi içerisinde yapılmadığı ve eserin ayıplı hali ile davalı tarafça kabul edildiği sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça 15.478,71TL asıl alacak üzerinden icra takibine girişilmiş ve mahkemece bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş ise de, dosyaya dava dilekçesi ekinde davacı tarafça sunulan “Fiyat teklifi” başlıklı belgede davalının işi teslim aldığını belirtip, “1.530,00 TL fark düşelim” şeklinde not düşerek belge altını imzaladığından davacının bu miktar bedelde indirim yapılmasını benimsediğinin kabulü gerekir.Dosya kapsamındaki fiyat teklifine göre iş bedeli 31.466,70 TL + KDV olmak üzere toplam 37.130,71 TL’dir. Davalının davacıya ne kadar ödediğine ilişkin olarak bilirkişi tarafından hazırlanan hesaplar arası muavin dökümü incelendiğinde, davacının davalının iş bedelinden 5.900,00 TL’yi iade faturası ile düştüğünü kabul etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu belgeye göre davalı tarafça davacıya 20.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Ancak bu muavin defterinde 37.130,71 TL fiyat teklif rakamının alt tarafında 4.248,00 TL’lik bir rakamın daha yazıldığı, fiyat teklifi ile karşılaştırıldığında bu bedelin vestiyer dolabına ait olduğu belirlenmiştir. Zaten taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Bu itibarla, 37.130,71 TL iş bedelinden 1.530,00 TL farkın düşülmesi ile bulunan 35.600,71 TL’ye 4.248,00 TL vestiyer bedeli eklendiği takdirde davacı alacağı 39.848,71 TL olmaktadır. Bu rakamdan tarafça davacıya ödendiği kabul edilen 25.900,00 TL’nin mahsubu halinde davalının davacıya ödemesi gereken bakiye iş bedeninin 13.948,71 TL olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda, mahkemece icra takibine yapılan itirazın 13.948,71 TL üzerinden iptaline karar verilmesi gerekirken 15.478,71 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi hatalı olmuştur. Bunun dışında, takip konusu alacağın likit olmadığı ve yapılan yargılama sonucu belirlendiği göz önüne alındığında, davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2.bendi gereğince kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 13.948,71TL üzerinden devamına ve yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarih ve 2016/386 Esas, 2017/976 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 13.948,71 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Yasal şartlar oluşmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 952,84TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 186,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 765,89TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 186,95TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yapılan 174,50 TL tebligat ve posta gideri, 29,20 TL başvurma harcı ve 1.200 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.403,70TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.264,95TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.400TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.maddesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.530TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davalı tarafından yapılan 98,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 23,50TL posta gideri olmak üzere toplam 121,60TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 07/01/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.