Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/470 E. 2020/348 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/470
KARAR NO : 2020/348
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2014/1002 Esas, 2017/1065 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; taraflar arasında, 22/02/2010 tarihinde Dilovası Sanayi Bölgesi Trafo Merkezine ait inşaat işleri ile ilgili olarak sözleşme imzalandığını, davacı şirketin sözleşme çerçevesinde üstüne düşen tüm edimlerini ve davalı tarafın zaman içerisindeki fazla talepleri de tamamlayarak 26/05/2011 tarihli geçici kabul tutanağı ile davalı şirkete teslim ettiğini, ancak davalının kendi edimini eksik ifa ettiğini ve haksız olarak davacının sözleşme kapsamında davalıya vermiş olduğu 4 adet teminat mektubunu haksız olarak paraya çevirerek gelir kaydettiğini, davacı tarafından sözleşme dışı fazla yapılan iş bedelinin de ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu işe ait hakedişlerden kaynaklanan cari hesap alacağının tespiti ile 15.000,00 TL cari hesap alacağı, sözleşmeye aykırı olarak paraya çevrilen 183.425,00 TL tutarındaki teminat mektupları bedelleri ve iş artışı sebebi ile davacının katlanmak zorunda kaldığı 419.998,36 TL fiyat farkı bedeli olmak üzere toplam 618.423,36 TL alacağın doğduğu tarihten itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının 128.031,39 TL cari hesap alacağı olduğunu belirtmesine rağmen şimdilik 15.000,00 TL talep etmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında 22/02/2010 tarihli sözleşme imzalandığını; yine davacının bir başka proje olan …Trafo Merkezi İnşaatı işlerinde davalının alt yüklenicisi olarak da çalıştığını; imzalanan sözleşmeler haricinde iş artışı olarak yapılmış olan en ufak revizyonun dahi ek bir mutabakat ile yazıya döküldüğünü ve tarafların mutabakatlarının sağlandığını; davacı/alt yüklenici tarafından, sözleşme dışı yapılan iş bulunmadığı gibi ödenmemiş iş bedelinin de bulunmadığını; ayrıca, teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin hukuka uygun olduğunu, nakde çevrilen teminat mektubu miktarının da 173.815,00 TL olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu Dilovası- Trafo merkezi inşaat işlerine ait, toplam kesin hakediş tutarının 1.832.082,45 TL ve taraflarca imzalanmış sözleşme dışı ek işlerin toplam hakediş bedelinin 34.992,66 TL olduğu; sözleşme bedelinin %30’unu aşan işlerin toplam hakediş bedelinin 234.736,16 TL olarak hesaplandığı; davalı/ iş sahibi tarafından nakde çevrilen teminat mektubu bedellerinin toplamının 173.815,00 TL olarak bulunduğu; 26/05/2011 tarihli geçici kabul tutanağında ve yapılan hakedişlerde gecikme ve gecikme cezası ile ilgili hususlara yer verilmediği; geçici kabulün yapıldığı süre itibariyle sözleşmede belirtilen 210 günlük bir gecikmenin bulunduğu; kural olarak, cezai şartın talep edilebilmesi için borçlunun gecikmede kusuru bulunmasının şart olduğu; somut olayda, ciddi bir iş artışının bulunduğu ve yapılan yazışmalardan da anlaşıldığı üzere bu iş artışlarının davalı tarafından istenildiği; doğal olarak iş artışının yaşandığı taahhüt işlerinde sürenin de uzamasının doğal ve olağan bulunduğu; bu durumda, bu gecikmede davacının kusurunun bulunmadığı; bu nedenle, davalı/iş sahibinin davacı/yükleniciden cezai şart talep edemeyeceği; davalı/iş sahibi tarafından yapılan avans ödemeleri düşüldüğünde davacı/yüklenicinin 11.611,23 TL bakiye cari hesap alacağının da bulunduğunun saptandığı; sözleşme bedelinin %30’unu aşan işlerin toplam hakediş bedelinin 234.736,16 TL olarak hesaplandığı; fazla imalatların iş artışı mahiyetinde olmayıp sözleşmeden öngörülmeyen ve işin niteliği gereği olarak fazladan yapılan imalatlar oldukları, iş sahibi yararına olduğu ve halen kullanıldığı; sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nun. 410 ve devamı maddeleri uyarınca, iş sahibinin yararına olan sözleşme dışı işlerin bedelinin talep edilebileceğinden taraflar arasında kesin hesap çıkarılırken ve alacak borç hesabı yapılırken, sözleşme dışı işlerin de dikkate alınmasının gerektiği; teminat mektuplarının davalı/ iş sahibi tarafından, yüklenici tarafından işin gecikmeli olarak teslim edildiğinden bahisle nakde çevrilmesinde haksız olduğu dikkate alındığında, davacının nakte çevrilen teminat mektuplarından doğan alacağının muaccel hâle gelmiş bulunduğu; bu durumda, sözleşme bedelinin %30’unu aşan işlerin toplam hakediş bedeli 234.763,16 TL + sözleşme dışı ek işlerin toplam hakediş bedeli 34.992,66 TL + 11.611,23 TL bakiye iş bedeli + 173.815,00 TL nakde çevrilen teminat mektubu tutarları = 455.182.05 TL (455.182,05 TL – 173.815,00 TL=) 281.367,05 TL bakiye alacak tutarının hesaplandığı; TMK.m.6 uyarınca, davalı/iş sahibinin, davacıya bakiye iş bedelini ve sözleşme dışı imalatlar bedelleri davacıya ve/veya davacı adına tahsilat yapmaya yetkili temsilcisine ödediğini ispat etmesi gerektiği; bu hususta, davalı/iş sahibinin bakiye iş bedelini usulen ödediğini HMK.m.200-(1) uyarınca yazılı delille ispat edilmediği gibi davacı/yüklenicinin nakde çevrilen teminat mektubu bedellerini davalıdan istirdaten tahsilini talep etmekte haklı bulunduğu; bu nedenlerle davacının işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 455.182,05 TL davacı alacağının, 173.815,00 TL’sinin teminat mektubunun nakde çevrildiği 26/05/2011 tarihinden itibaren, bakiye (HMK.304/1 maddesi kapsamında; hükümde yazılı bakiye 288.631,76 TL (455.182,05 TL-173.815,00 TL=) 281.182,05 TL olarak hesap hatası düzeltilmiştir.) 281.367,05 TL TL’sinin (bakiye iş bedeli+iş artışı bedeli alacağı) davacı/yüklenici tarafından, davalı/iş sahibinin bu kalem alacakları yönünden e.BK.101-TBK. 117/1 maddesi kapsamında temerrüte düşürülmediği dikkate alınarak 13/12/2011 dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosya kapsamında alınan 19/06/2014 tarihli kök rapor ile 12/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafça teminat mektuplarının haksız paraya çevrildiği tespit edildiğinden, davalı tarafça teminat olarak kaydedilen 173.815,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini; dava konusu sözleşme sebebiyle davalı tarafla müvekkili şirket arasında gerçekleştirilen hakkedişlere dayalı ticari ilişki neticesinde müvekkili şirketin cari hesap alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile alacağı belirlenerek 15.000,00 TL’nin tahsili; müvekkili şirkete sözleşme bedellerinin %30’unu aşan işler konusunda bilirkişiler tarafından hesaplanan bedelin müvekkilin zararını karşılamadığını yaptırılan fazla iş dolayısıyla oluşan iş artışı sonucu müvekkili şirketin katlanmak zorunda kaldığı ve kalemleri ile birlikte detaylı olarak belirlenmiş ve davalı tarafında iş sırasında bildirilen toplam 419.998,36 TL bedel olmak üzere toplam 608.813,36TL alacağın doğduğu tarihten itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsili şeklinde düzeltilerek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasnıdaki en ufak revizyonların dahi yazıya döküldüğünü, hak ediş belgelerinin tüm opsiyonel işleri barındırdığını, sözleşme kapsamında davacıya yapılan bütün ödemelerin hak ediş tutanağı ile belirlenerek tarafların müştereken onayları ve imzalarını müteakip, davacının hak ediş belgesine uygun düzenlediği faturalar mukabilinde yapıldığını, iş artışı sebebiyle bedeli ödenmemiş hiçbir işin söz konusu olmadığını, kararın taraflar arasında imzalanan sözleşmeye, uygulamaya ve hak ediş mutabakatlarına aykırı olduğunu, sözlü taahhütün söz konusu olmadığını, tarafların her ay imzalanan hak ediş belgelerinde, işin %30’u aşan kısımlarda itirazsız, ihtirazı kayıtsız ve imzalı olarak hak ediş tutanaklarında birim fiyatlarda mutabık kaldığını, bilirkişi raporuna itibar eden mahkemenin sözleşmede yer alan hükümlerin ve Hak Ediş Belgeleri’nde yer alan düzenlemelerin neden dikkate alınmadığını kararda açıklamadığını, Mahkemenin hukukçu bilirkişinin raporu doğrultusunda karar vermesinin HMK’ya aykırı olduğunu, alınan 3 ayrı bilirkişi raporunun sonuç ve içeriğinin çelişkili olmasına rağmen çelişkilerin giderilmediğini; geç teslim hususunda ihtilaf bulunmadığını, sözleşmeye uygun olarak gecikme cezası tahakkuk ettirildiğini, ikinci bilirkişi heyetinin dava konusu işin incelemesini yapmadığını, inşaatı görmeyen ve proje ile ilgili hiçbir bilgisi bulunmayan bilirkişilerin neye dayanarak böylesine detay isteyen bir hesaplamayı yaptığının açıklanamadığını, mahkemenin bu hesaplamayı dikkate almış olmasının bozma nedeni olması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarının denetime açık olduğu, taraflar arasında imzalanan 22/02/2010 tarihli Dilovası İnşaat İşleri Sözleşmesi kapsamında inceleme yapıldığı, taraflarca imzalanmış sözleşme dışı ek işlerin hesaplandığı, davalı iş sahibi tarafından 173.815,00 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrildiği; 26/05/2011 tarihli geçici kabul tutanağın da ve de yapılan hakedişlerde gecikme ve gecikme cezası ile ilgili hususlara yer verilmediği; geçici kabulün yapıldığı süre itibariyle sözleşmede belirtilen 210 günlük gecikmenin iş artışından kaynaklandığı, hükme esas alınan raporun karar vermeye yeterli olduğu, tarafların tüm itirazlarının karşılandığı anlaşılmakla mahkemece verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2017 tarih ve 2014/1002 Esas, 2017/1065 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 31.093,49 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 7.773,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 23.320,12 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.