Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/461 E. 2018/363 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/461
KARAR NO : 2018/363
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2017
NUMARASI : 2017/395 Esas, 2017/924 Karar,
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı şirket vekili, taraflar arasında Büyükçekmece Yat Limanı Projesi dahilinde 12 adet asansör, 12 adet yürüyen merdiven ve 2 adet yürüyen bandın davacı tarafından yapılarak teslimi hususunda 10/07/2012 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin asansör, merdiven ve yürüyen bandın yurt dışında üretimlerini yaptırıp bedelini ödeyerek Türkiye’ye getirdiğini, ancak davalının müvekkiline işi yapacak şartları sağlamadığını, depo temin etmediğini, sözleşmenin çekilmez hale gelmesi nedeniyle müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, bu süreçte müvekkili tarafından ödenen üretim bedeli, proje, taşıma, yükleme, gümrük bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece dava konusu uyuşmazlığa TTK’nın 5/2-3 maddesi gereğince deniz ihtisas mahkemelerinin bakması gerektiğinden mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Deniz İhtisas Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, alacağın karada ifa edilecek olan eser sözleşmesinin feshinden kaynaklandığını, ihtilafın deniz ticaret hukuku ile ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle ihtilafın çözümünde deniz ihtisas mahkemelerinin görevli olmayıp, asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde ticari davalar tanımlanmış olup, bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava), ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan (mutlak ticari dava) olması gerekir. Taraflardan biri “tacir” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “ticari işletme” ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
TTK’nın 1352. Maddesinde deniz alacakları sayılmıştır. Buna göre geminin işletilmesinin sebep olduğu zıya, hasar, can kaybı ve bedeni zararlar, kurtarma faaliyetlerinden doğan tazminat hakları, gemi yapım ve onarımından kaynaklanan alacaklar, gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya veya hasar, gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar gibi doğrudan deniz ticareti alanıyla ilgili tazminat ve alacaklar deniz alacağı olarak tanımlanmıştır.
Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunlu olup, somut olayda ihtilâf Büyükçekmece Yat Limanı Kara Ünitelerinin yapımına yönelik olarak imzalanan ve karada yapılacak asansör, yürüyen merdiven, yürüyen bant işlerinden kaynaklanan iş bedeli ve masraflara ilişkindir. Bu haliyle taraflar arasındaki ihtilâf Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/05/2017 tarih 2016/2840 esas, 2017/2126 karar; 05/10/2015 tarih, 2015/3948 esas, 2015/4790 karar; 09/11/2015 tarih, 2014/6962 esas, 2015/5607 karar sayılı kararları)
Somut olayda, tarafların her ikisi de tacirdir. Uyuşmazlık da ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğmuştur. Davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle mahkemece davanın esasının incelenmesi gerekirken, denizcilik ihtisas mahkemesinin görevli olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine ve dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usule ilişkin sebep nedeniyle KABULÜNE,
2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2017 tarih ve 2017/395 esas, 2017/924 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde esas yönünden inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.