Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/411 E. 2019/1321 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/411
KARAR NO : 2019/1321
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2017
NUMARASI : 2016/133 Esas, 2017/755 Karar
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 31/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dilekçe ve beyanlarında özetle; taraflar arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında 31/07/2015 tarihinde davalıya 13.729,61 TL bedelle silindirik masura emtiası satılarak teslim edildiğini, satışa ilişkin bedel ödenmediğinden davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı hakkında %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhinde açılan iş bu davanın konusunun 30/06/2015 tarihli sipariş sözleşmesine istinaden 15.000 adet 0,78-TL birim fiyat üzerinden orjinal PP malzemeden üretim silindirik bobin satın alma olduğunu ancak müvekkili şirkete 31/07/2015 tarihli … numaralı fatura ile 14.917 adet silindirik masura gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından bu malların alındığını ancak malların ayıplı olduğu fark edilince aynı gün davacı şirkete müracat edildiğini, ürünlerdeki ayıbın giderilmesi yada ürünlerin ayıpsız olanları ile değiştirilmesinin talep edildiğini ancak davacı şirket tarafından bu bildirimlere itibar edilmediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından alınan silindirik masuralardan 13.030 adedinin 31/10/2015 tarihli iade faturası ile … firması ile davacı şirkete iade edildiğini ancak davacı şirket tarafından bu ayıplı malların iade alınmayıp aynen geri gönderildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından geri gönderilen bu mallara ilişkin olarak davacı şirkete ihtarname çekildiğini, söz konusu malların ayıplı olduğunun açık ve net olarak ifade edildiğini, davacı şirketin söz konusu ayıplı malları iade almak yerine müvekkiline kestiği faturadan dolayı icra takibi yaptığını belirterek davanın reddini ve davacı hakkında %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 18/05/2016 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; satılan ürünlerin ayıplı ve hatalı olduğuna ilişkin beyanları kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkili şirkete ayıp ihbarı yapılmadığını, davalı tarafça dosyaya sunulan 06/11/2015 tarihli “İHTARNAME” başlıklı yazının satıma konu ürünlerin davalıya tesliminden yaklaşık 4 ay sonra tanzim edilip taraflarına tebliğ edilmediğini belirtmiştir. Mali Müşavir … tarafından hazırlanan ve dosyaya sunulan 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin incelenmesi neticesinde, HMK 222.maddesi gereğince ticari defterlerinin davacı lehine delil vasfı taşıdığını, taraflar arasında davacı tarafından davalıya silindirik masura satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğunu, icra tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 1 adet faturadan kaynaklı 13.729,61-TL alacaklı olduğunu, takip ve dava konusu fatura ve fatura muhteviyatının davalı tarafından teslim alındığının sabit olduğunu, davacıdan alınan silindirik masuraların ayıplı olduğunun iddia edildiğini, davalı tarafından davacıya TTK 23/c maddesi ve TBK 223.maddesi gereğince kanuni süresinde yapılan her hangi bir ayıp ihbarı olmadığını, davalının iade ettiği masuraların davacı tarafından tekrar davalıya gönderildiği belirttiği görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle 02/11/2017 tarihli karar ile; davalının ayıp iddiasının varlığı ve süresinde yapıldığı kanıtlanamadığı gerekçesiyle “1-Davanın KABULÜNE, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davalının itirazının 13.729,61-TL için İPTALİNE, takibin takip talebindeki koşullarla DEVAMINA, Davalının % 20 (2.745,92 TL) oranında inkar tazminatı ile sorumlu TULULMASINA,” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili 29/12/2017 tarihli istinaf dilekçesi ile; dava konusu ürünlerde müvekkili şirket tarafından üretime alındığı zaman TBK hükümleri gereğince gizli ayıp olduğunun anlaşıldığını, bu ayıp neticesinde bobinlere bağlanan iplerin kopmasına neden olduğunu, davacı şirket alım satım yetkilileri ile malların eksik ve ayıplı olduğu konusunun sözlü olarak görüşüldüğünü, netice alınamayınca uygun olan sürede müvekkili tarafından davacıya ihtar çekildiğini, yapılan yargılama sırasında sadece davacının ticari defter ve kayıtlarının dikkate alındığını, kendi defterlerinin Uşak Vergi Dairesinde olması nedeniyle talimat yoluyla incelenmesinin reddedildiğini, ayıplı malların halen müvekkili şirket nezdinde bulunduğunu ve kullanılamadığını, mahkemece eksik inceleme yapıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bir adet fatura alacağına bağlı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı-alacaklı şirket tarafından davalı-borçlu şirket hakkında 31/07/2015 tarih, 0022320 sıra numaralı 13.729,61-TL bedelli 1 adet faturaya istinaden alacağın tahsili için 04/12/2015 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalı-borçlu şirketin vekili aracılığı ile icra dosyasına sunduğu 16/12/2015 tarihli dilekçesi ile, takibe, borca ve ferilerine itiraz edildiği bu itiraz üzerine takibin durdurulduğu davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 30/06/2015 tarihli “TEKLİF/SÖZLEŞME” başlıklı belge ile 15.000 adet 0,78-TL’den KDV dahil 13.806-TL bedelli silindirik bobin alımı-satımı için anlaşma yapıldığı ve icra takibine konu 31/07/2015 tarihli faturada yazılı 7.546 adet sarı ve 7.371 adet kırmızı silindirik masuranın davalıya teslim edildiği hususları dosya kapsamından sabittir. Uyuşmazlık konusu, davalıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında toplanmaktadır. Her ne kadar yerel mahkeme gerekçesinde davalı tarafa ayıplı olduğu belirtilen ürünlerin bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için nerede bulunduğu konusunda mahkemeye bilgi verilmediği ve ipliğin masuraya aktarılması sırasında balans ve sallama yaptığı bunun da kopmalara ve üretim kaybına neden olduğu belirtilmiş ve bu durumun kanıtlayıcı hiçbir delil ibraz edilmediği yazılı ise de, yapılan incelemede yerel mahkeme tarafından davalı tarafa ayıplı ürünlerin nerede olduğunun bildirilmesi konusunda her hangi bir ihtarat yapılmadığı gibi, bu doğrultuda meşruhatlı davetiye de çıkartılmadığı tespit edilmiştir.Hal böyle olunca, davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki itirazları doğrultusunda ayıp ihbarının tanık ile dahi ispatlanabileceği gözetilerek davalı tarafın ayıp iddiasına ilişkin değerlendirmenin ve yargılamanın usulüne uygun bir şekilde yapılıp ayıp iddiasına ilişkin tüm delillerin toplanarak ayıplı olduğu iddia edilen mallar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak ayıpların niteliği belirlenerek ayıbın süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerekirken yerel mahkemece bu hususlar hiç değerlendirilmeden hüküm tesisi isabetsiz olduğundan davalının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2017 tarih, 2016/133 Esas, 2017/755 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.