Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/381 E. 2019/1316 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/381
KARAR NO : 2019/1316
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2017
NUMARASI : 2016/961 Esas, 2017/915 Karar
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 31/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dilekçe ve beyanlarında özetle; müvekkili ile davalı arasında dış cephe mantolama işi hususunda anlaşma yapıldığını, davalı tarafça ibraz edilen Halkalı Vergi Dairesi’nin 29/09/2015 tarih 22894 tarihli yazısına ve davalı tarafın beyanına istinaden yapılan iş bedelinin KDV’siz olarak fatura- landırıldığını ve bu tutarın davalı tarafça ödendiğini,ancak daha sonra duyulan şüphe üzerine yapılan inceleme ve araştırma sonucu davalının KDV muafiyetinin bulunmadığı öğrenildiğinden 65.694,78 TL iş bedeline % 18 oranında ve 11.825,06-TL tutarında KDV faturası düzenlendiğini, sözlü görüş- melere rağmen söz konusu fatura ödenmediğinden davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlü- ğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında özetle; müvekkili şirketin çatı izolasyonu hususunda davacı taraf ile anlaşmaya varıldığını, davacı tarafça yapılacak iş ile ilgili müvekkilinin KDV muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunun sorulduğunu, bu konuda kesin bilgi bulunmadığından müvekkilinin ilgili belgeleri davacıya ibraz ettiğini, davacının yaptığı inceleme sonucu KDV muafiyetinin bulun- duğu sonucuna vararak KDV’siz fatura düzenlediğini ve bu fatura bedelinin ödendiğini, davacının KDV muafiyetine ilişkin konuda müvekkili şirket tarafından yanılgıya düşürüldüğü iddiasının doğru olmadığını, yapılan takibin haksız itirazlarının yerinde olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda 07/11/2017 tarihli karar ile; ” 1-davanın KISMEN KABULÜNE, Davalı/ borçlunun Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün 2016/10292 Esas sayılı dosyası üze- rinden takibine girişilen 13.408,32 TL’lik borcun 11.825,06 TL’lik kısmına vaki itirazlarının iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, Davalının takip tarihi itibariyle mütemerrit olduğu gözetilerek ,takip tarihinden itibaren dava- cının 11.825,06 TL tutarındaki asıl alacağının tamamı tahsil edilinceye kadar yıllık %9 oranınında YASAL FAİZ UYGULANMASINA, Likit alacağa haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan asıl alacağın (11.825,06 TL )nin % 20’si oranında icra-inkar tazminatı ile MAHKUMİYETİNE, Fazlaya ilişkin davacı talebinin REDDİNE, Yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatı takdirine YER OLMADIĞINA” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili 12/12/2017 tarihli istinaf dilekçesi ile; Davacı Şirketin Sorumluluğunda Bulunan KDV Yükümlülüğünün müvekkili şirkete yüklendiğini, davacı şirket ile müvekkili şirketin çatı izolasyonu konusunda anlaşmış olduklarını, faturalandırma ve bedelin ödenmesi aşamasında davacı şirketin müvekkili şirkete herhangi bir vergi muafiyetinin bulunup bulunmadığını sorduğunu ve varsa müvekkili şirketten ilgili evrakları talep ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin de davacı şirketi yanıltmamak adına, muafiyete ilişkin kendisine ait tüm resmi evrakları davacı şirkete ilettiğini, anılan resmi evraklarda neyin muafiyet kapsamında olduğu neyin muafiyet kapsamı dışında olduğu ise açıkça belirtildiğini, bu noktada yaptığı işin KDV muafiyeti kapsamında olup olmadığını ve faturayı ne şekilde düzenlemesi gerektiğini bilmesi gerekenin davacı şirket olduğunu, davacı şirketin, müvekkili şirkete ait anılan evrakları alıp inceledikten sonra yapılan işin KDV muafiyeti kapsamında olduğuna kanaat getirdiğini ve müvekkili şirkete KDV bedelsiz fatura kestiğini, müvekkili şirketin de bu faturayı defterlerine işlediğini ve fatura bedelini davacı şirkete ödediğini, müvekkili şirketin kesinlikle KDV muafiyeti bulunduğunu iddia etmediğini ve kendisine KDV bedelsiz fatura kesilmesini talep etmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava; taraflar arasında kararlaştırılan dış cephe mantolama sözleşmesinden kaynaklı KDV alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı eser sahibi, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında sözlü dış cephe mantolama eser sözleşmesinin tanzim edildiği, bu bağlamda davacı tarafından davalıya defterlerinde kayıtlı olan 65.694,78-TL’lik fatura kesildiği, davacının fatura içeriği malları teslim ettiği ve bu sözleşme kapsamında davacının davalıdan alacağı olan 65.694,78-TL bedeli aldığı konusunda bir ihtilaf yoktur. İhtilaf, iş bedeli olan 65.694,78-TL’lik bedele ilişkin 11.825,06-TL bedelli KDV alacağının davalıdan tahsil edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. KDV tevkifatı, katma değer vergisinin tümünün veya bir kısmının işlemi yapan mükellefin eline geçmeksizin doğrudan hazineye intikal ettirilmesi suretiyle verginin emniyet altına alınmasını sağlayan bir uygulamadır. Genel ilke sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece iş bedeline KDV dahil olup, bu KDV bedelini iş sahibinin ödemesi gerektiği yönündedir. Hal böyle olunca, yerel mahkemece verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih ve 2016/961 Esas, 2017/915 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 31,40+170,542-Alınması gereken 807,77-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 201,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 605,83-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.