Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/356 E. 2020/166 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/356
KARAR NO: 2020/166
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI: 2016/325 Esas, 2017/1208 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin gönderdiği tekstil ürünlerinin dikim işini yaparak fatura düzenlediğini, davalının cari hesap borcunu ödememesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden bakiye 9.336,00 TL’nin tahsili için girişilen icra takibine itiraz edildiğini belirterek, icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın haksız ve kötü niyetli olup müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, takipten sonra yasal defterde yapılan tek taraflı düzeltmeye itibar edilemeyeceğinden davalının takip tarihinden sonra defterlerine işlediği 25.964,43 TL’lik alacağa itibar edilmediği, tacir olan taraflara ait birbirini doğrular mahiyette ticari defter kayıtları itibariyle davacının takip tarihi itibariyle 9.336,00 TL alacaklı olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle itirazında haksız olduğu anlaşılan davalıdan hükmedilen meblağ üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporunda itirazların değerlendirmeye alınmadan karar verildiğini, gönderilen ürünlerin istenilen kalitede de olmaması nedeniyle kesilen 354212 numaralı 25.964,43 TL tutarındaki reklamasyon faturasının dikkate alınmadığını, taraflar arasında imzalanan 12.03.2015 tarihli “fason imalat sözleşmesinin” de raporda dikkate alınmadığını, sözleşmeye göre hatalı olarak gönderilen ürünlerin ayıplı ve hatalı olmasından dolayı davalı şirketin 1 yıl süreyle sorumlu olduğunu, yüklenicinin kendisine bildirilen tadil ve tamir, düzeltme işlerini bedelsiz yapması gerektiğini, bilirkişi raporunda bu hususların dikkate alınmadığı gibi yeniden rapor ve ek rapor taleplerinin reddine karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve faturaya dayalı cari hesap oluştuğu, davacının düzenlediği faturanın irsaliyeli fatura olup teslim alan tarafça imzalı olduğu, taraf defterlerinin usule uygun tutulduğu, takip tarihi itibariyle taraflara ait defterlerin birbirini teyit ettiği ve davacının 9.336,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından 09.02.2016 tarihli ve 25.964,43 TL’lik fatura düzenlendiği ve davalı defterlerine kaydedildiği ancak, bu kaydın davacı defterlerinde bulunmadığı, faturanın davacıya 09.02.2016 tarihinde gönderildiği ancak adreste bulunmadığı belirtilerek iade edilmiş olduğu belirtilmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davacı tarafından davalı şirket aleyhine 03/02/2016 tarihli cari hesap alacağı olarak 9.336,00 TL için başlatılan takibe davalı borçlu tarafça, davacıya borcu bulunmadığı gerekçesiyle alacak ve ferilerine itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 12.03.2015 tarihli fason imalat sözleşmesi 2/D maddesinde “işi yapan sözleşmeye konu imalattan ve teslim edilen ürünlerden doğacak ayıplardan, iş sahibine ürünü teslim ettiği tarihten itibaren bir yıl süre ile sorumludur.” denilmiş ve davacı yüklenici tarafından iş sahibine “12/03/2015 tarihli sözleşmeye ilişkin belirtilen imalatın iş sahibinin talimatına ve fason imalat sözleşmesi hükümlerine uygun yaparak tam ve eksiksiz olarak teslim edileceği, hatalı malların sebep olduğu bütün zararların tazmin edileceğine” dair taahhütname düzenlenmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli ve denetime açık olduğu, bilirkişi tarafından taraf defterlerinin usule uygun tutulduğu, takip tarihi itibariyle taraflara ait defterlerin birbirini teyit ettiği ve buna göre davacının davalıdan 9.336,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından 09.02.2016 tarihli ve 25.964,43 TL bedelli olarak düzenlenen reklamasyon faturasının davalı defterlerine kaydedildiği, ancak bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu tespite göre davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 9.336,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. İcra takibine başlandıktan sonra davalı tarafından 24.043,92 TL ve KDV’si için 09.02.2016 tarihli 25.964,43 TL bedelli reklamasyon faturası düzenlenmiş ve kendi defterlerine kaydedilmiş ise de, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davacıya tebliğ edildiği ispatlanamadığından tek taraflı fatura ve kayda itibar edilmemiştir. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar yerinde olmuştur. Yapılan bilirkişi incelemesinde davacı alacağının davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu, alacağın likit bulunduğu anlaşılmakla, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2017 tarih ve 2016/325 esas, 2017/1208 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 637,74 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 160,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 477,74 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 04/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.