Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/341 E. 2018/431 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/341
KARAR NO : 2018/431
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2016
NUMARASI : 2016/356 Esas, 2016/1374 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m.356 hükmü gereğince duruşmalı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı yüklenici ile aralarındaki sözleşme ilişkisi kapsamında, davalıya fazla ödeme yapıldığı iddiasıyla Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/543 Esas sayılı dosyasıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 7.500,00 TL nin tahsili istemiyle açtıkları davada, mahkemece 161.207,24 TL fazla ödeme yapıldığı belirlenerek taleple bağlı kalındığında 7.500,00 TL ye hükmedildiği, bu kararın temyiz ve karar düzeltme aşamalarından da geçerek kesinleştiğini belirterek bakiye 153.707,24 TL asıl alacak ile temerrüdün oluştuğu 15.07.2009 tarihinden itibaren hesapladığı 129.226,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 282.933,38 TL nin tahsili talebiyle Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı yüklenici şirket tarafından davaya ilişkin cevap verilmemiştir.
Mahkemece 20.12.2016 gün, 2016/356 Esas, 2016/1374 Karar sayılı kararı ile davacının bakiye alacağı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/543 Esas sayılı dosyasında kesinleştiği üzerine 153.770,24 TL olarak kabul edilmiş, sadece temerrüdün oluştuğu kabul edilen 15.07.2009 ile takip tarihi arası talep edilebilecek faiz için bilirkişi incelemesi yaptırılarak esas alacak yönünden hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan 153.707,24 TL asıl alacak ile 118.577,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 272.285,01 TL üzerinden itirazın ipteline, takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmasına ve asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili yargılama sırasında yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı, mahkemece yapılan yargılamada asıl alacak yönünden inceleme yapılmadığı, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek mahal mahkemesi kararının kaldırılması yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi yönünde istinaf talebinde bulunulmuştur.
Dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11.05.2017 gün, 2017/273 Esas, 2017/281 Karar sayılı kararı ile, istinaf talebinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş, Dairemizin kararına karşı davalı şirket vekilinin temyiz istemi üzerine “Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2018 gün, 2017/2034 Esas, 2018/12 Karar sayılı ilamıyla” mahal mahkemesince kararın tebliğe çıkartıldığı 20.01.2017 tarihi itibariyle Avukat …’ın davalı vekili olarak dosyaya vekaletname sunduğu, bu nedenle kararın asile tebliğinin usule aykırı olduğu vekile tebliğinin gerektiği, vekilin kararı öğrendiğini beyan ettiği tarih itibariyle istinaf başvuru süresinin dolmadığı, istinaf talebinin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dairemizce bozma sonrası duruşma açılmasına, taraf vekillerinin hazır olduğu duruşmada bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda davalı şirket vekilinin istinaf talepleri esas yönünden incelenmiştir.
Davacı iş sahibinde Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/543 Esas, 2013/412 Karar sayılı dosyasıyla açılan davaya ilişkin dosyada mevcut karar örneğinin incelenmesinde, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı alacağı 161.207,24 TL olarak belirlenmiş, taleple bağlı kalınarak 7.500,00 TL’nin 15.07.2009 tarihinden reeskont faiziyle tahsiline karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2015 gün ve 2014/2370 Esas, 2015/644 Karar sayılı ilamı ile “dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davada talep edilen ve hüküm altına alınan miktara göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına” karar verilmiş, davalı vekilinin karar düzeltme talebi de aynı Dairece 09.12.2015 gün, 2015/430 Esas, 2015/6267 Karar sayılı ilamıyla reddedildiği görülmüştür.
Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanan yerleşik içtihatları gereği kısmi davada alınan bilirkişi raporu fazlaya ilişkin açılan dava için kesin delil niteliği taşımamaktadır. Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 04.12.2012 gün 2017/2703 Esas, 2017/4270 Karar sayılı ilamında “…Davacı, kesinleşen Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/399 Esas sayılı dava dosyasında hükme esas alınan 30.01.2012 tarihli bilirkişi kurulu 2. ek raporuna dayanılarak bakiye alacağın tahsilini istemiştir. Mahkemece de araştırma ve inceleme yapılmadan ve yeni bir rapor alınmadan kısmi davada alınan bilirkişi raporunda saptanan iş bedeli dikkate alınarak taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/399 Esas sayılı dosyasında mahkemece verilen 01.03.2012 tarih ve 2012/84 sayılı karar davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 17.04.2013 gün ve 2012/4631 Esas 2013/2666 Karar sayılı kararıyla onanmışsa da, onama ilâmında “davada talep edilip hüküm altına alınan miktara göre” açıklamasına yer verilerek onamanın sadece ilk davada hüküm altına alınan miktarla sınırlı olduğuna işaret edilmiştir. Bu durumda kısmî davada alınan bilirkişi raporunun ve dolayısıyla belirlenen alacak tutarının kesinleştiğinden söz edilemez.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/15-2007/614 Esas ve 2007/696 Karar sayılı kararında da ilk davada alınan bilirkişi raporunun açılan ek davada kesin delil olamayacağı, ancak takdiri delil mahiyetinde olduğu vurgulanmış, “Bundan ayrı, daha önce açılan kısmî davada alınan bilirkişi raporu daha sonra açılan ikinci davada hâkimi bağlamaz. Zira bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesi verildiği ilk dava içindir. Bilirkişi raporu takdiri delillerden olup, kısmî davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunun ispat edilmesi yeterlidir. Açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu nedenle ilk davada alınan bilirkişi raporu bu davadaki alacak miktarının da ispatı için yeterli sayılamaz.” yönündeki görüş benimsenmiştir. Dairemizin muhtelif kararlarında da bu içtihat doğrultusunda kararlar verilmiştir. Açıklanan bu durum karşısında davacının bakiye alacağını da kanıtlaması gerekir.” belirtilmiştir.
Bu açıklamalar kapsamında; istinafa konu dava dosyasının incelenmesinde, mahkemesince, davacı iş sahibinin talep edebileceği bakiye alacağa ilişkin hiçbir inceleme yapılmamıştır. Kısmi dava yönünden alınan bilirkişi raporunun fazlaya ilişkin açılan dava yönünden kesin delil niteliği taşımaz. Kısmi davada, Yargıtay Yüksek 15.Hukuk Dairesi temyiz talebine ilişkin yapmış olduğu incelemeye yönelik onama ilamında da açıkça temyiz incelemesinin o davada talep edilen ve hüküm altına alınan miktarla sınırlı olarak yapıldığını, fazlaya ilişkin kısmın ise Dairece incelenmediği ve kesinleştirilmediği hüküm altına alınmıştır.
Açıklanan nedenlerle, bakiye alacak yönünden herhangi bir kesinleşme söz konusu olmadığı halde mahkemesince bakiye alacak yönünden hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan kısmi davada alınan bilirkişi raporuyla bakiye alacağın kesinleştiği belirterek aynen kabulle hüküm kurulması doğru olmamış, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle mahal mahkemesi kararı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, davacının talep edebileceği bakiye alacak yönünden taraf iddia ve delilleri değerlendirmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak talepler hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin talebinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kısmen kabulü ile,
2-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2016 gün 2016/356 Esas, 2016/1374 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın esası incelenerek hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.090,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/04/2018