Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/317 E. 2019/1228 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/317
KARAR NO : 2019/1228
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2017
NUMARASI : 2014/924 Esas, 2017/863 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 03/11/2009 tarihli sözleşme ile … imalatı, kumlanması, boyanması, hidrostatik testlerinin yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğini yerine getirmesine rağmen, davalının bakiye borcunu ödemediğini ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile yapılan icra takibine itiraz ettiğini, ödeme yapıldığının yazılı belge ile ispatı gerektiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, yapılan işin karşılığı olan borçlarının tamamını ödediğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, davacının işleri gereği gibi yaptığı ve bedelin ödenmediğini ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede ödemelerin hakedişler karşılığı yapılacağı belirtilmesine rağmen, davacı tarafça sadece davalı şirket kaşesi bulunmayan 1 nolu hakediş raporunun dosyaya sunulduğu, sözleşmeye konu işin davacı tarafından eksiksiz olarak yapıldığı kabul olunsa bile, davacı tarafın ticari defterlerinin kapanış tasdikleri yaptırılmadığından HMK.222 uyarınca usulüne uygun tutulmadıkları ve sahibi lehine delil teşkil etmedikleri, yine sunulan raporlardaki ek defter dökümleri incelendiğinde taraflar arasında davaya konu sözleşme dışında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, sözleşme sonrası sözleşme bedelini aşan miktarlarda davalı tarafça ödeme girişlerinin olduğu, zira 03/11/2009 tarihli sözleşmeye göre iş bedeli 320.021,00 TL olmasına rağmen bu miktarı aşar şekilde hesap kayıtlarının olduğu, bunun da taraflar arasında başka sözleşme ve alacak-borç ilişkilerinin olduğunu gösterdiği, davacının takibe konu sözleşmeden bakiye alacağının kaldığını kendi ticari defterlerine göre ispatlayamadığı, davalı tarafça kök rapor sonrası dosyaya sunulan ve davacı defterlerinde kayıtlı olmayan iş avanslarına ilişkin tediye makbuzlarına göre davacıdan alacaklı duruma geçtiği, kayıtların inşaatta çalışan işçilerin çalışma izinleri, vinç için yapılan masraflar, çalışan işçilere verilen iş avansları vb. harcamalara dayandığı, bu masrafların sözleşme gereği davacıya ait olduğu, şu hale göre sunulan deliller sonrası davacı kayıtlarında bulunmayan ödemeler sebebiyle davacının davalıya borçlu hale geldiği, bakiye alacak yönünden ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı, davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartlarının oluşmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının sunduğu 25/11/2013 tarihli dilekçesinde müvekkilinin işi ifa etmiş olduğunu ikrar ettiğini, HMK’nın 187. Maddesine göre ikrar edilmiş vakıalar ispat edilmiş sayılacağından ayrıca delil gösterilmesinin gerekmediğini, bu nedenle davalının yaptığı iddia edilen ödemeyi müvekkilinin imzasını taşıyan yazılı belgeyle ispat etmesi gerektiğini, davalı tarafından dosyaya sunulan belgelerin müvekkilinin defterinde kayıtlı olmadığı ve imzasını taşımadığından bağlayıcılığı olmadığını, kaldı ki, 31/03/2015 tarihli celsede verilen kesin süre geçtikten sonra sunulan bu belgelerin hukuksal bir önemi bulunmadığını, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların ise davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin alacağını ispatlamış olduğunu, tüm bu sebeplerle mahkemenin davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu ve hukuki bir sebebe dayanmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen 03/11/2009 tarihli sözleşme ile, davalıya ait … Santralinde 1 adet 10000 m3’lük fuel oil no 6 tankı imalatının davacı tarafından yapılması, tankın kumlanması, boyanması, hidrostatik testlerinin yapılması kararlaştırılmıştır. Tank imalatı bedeli sözleşme ekinde (ek-2’de) belirtilen birim fiyatlarla 320.021,00 TL olarak belirlenmiştir.Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine karşı yapılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı icra takip dosyasında 106.173,66 TL asıl alacağın tahsili istenmiş, davalının itirazı üzerine duran icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili için işbu dava açılmıştır. Mahkemece oluşturulan bilirkişi kurulunca taraf defterleri incelenmiş, davacı defterlerinde davacının davalıdan 102.971,22 TL alacaklı olduğu; davalı defterlerinde ise davalının davacıya 67.245,16 TL borçlu olduğu ancak, bir kısım borç kaydı ile davalının davacıdan 176.706,24 TL alacaklı duruma geldiği, tarafların defterleri arasında 279.677,46 TL fark bulunduğu anlaşılmış, davalı defterlerindeki söz konusu farkı oluşturan belgelerin sunulması sonrasında alınan ek bilirkişi kurulu raporunda da, sunulan bu belgelerin inşaatta çalışan işçilerin çalışma izinleri ve vinç için yapılan masraflar, çalışan işçilere verilen iş avansları gibi harcamalara ilişkin olduğu, dava dosyasına davacı yanca sunulan faturalardan sadece 19/02/2010 tarihli fatura ile ilgili olarak 1 nolu hak ediş raporunun sunulmuş olduğu, diğer faturalarda da hakediş numaraları belirtilmesine rağmen söz konusu hakedişlerin sunulmadığı, davacının davalı için yapılmış olduğunu iddia ettiği işin tamamlandığı, teslim edildiği ve miktarı konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, kanaat belirtilebilmesi için hakediş belgelerinin sunulması gerektiğini belirtmişlerdir. Bilirkişi kurulunca, davalı tarafından sunulan borçlandırıcı belgeler nedeniyle davalının alacaklı duruma geçtiği belirtilmiştir. Ancak taraf defterlerinin kapanış tasdikleri usulüne uygun yapılmadığından, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğu kabul edilemez. Davacı taraf söz konusu belgelerdeki imzaların şirketin yetkililerine ait olmadığı gerekçesiyle söz konusu belgelerde belirtilen ödemelerin şirkete yapılmış olarak kabulünün mümkün olmadığını bildirmiş, ancak mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmamıştır. Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmakta olup, davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. İşin yapıldığını ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibinin üzerindedir. Bu durumda, sözleşme konusu işin yapıldığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, iş bedelinin sözleşmeyle sabit olduğu göz önüne alınarak, davalının yaptığını ileri sürdüğü ödemelere ilişkin belgelerin davalıdan temini, yine davalı tarafından masraf belgeleri olarak sunulan ve bilirkişi raporunda değerlendirilen belgelerde davacı adına imzası bulunanların davacı şirket yetkilisi olup olmadığı da araştırılıp, sözleşmede belirlenen iş bedelinden, davalı tarafça kanıtlanacak ödemeler ve kanıtlanması halinde davacı şirket yetkililerince imzalanan masraf belgelerindeki miktarlar düşülerek, varsa davacının bakiye alacağının tespiti ile sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2017 tarih, 2014/924 Esas, 2017/863 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.