Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/298 E. 2018/1352 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/298
KARAR NO : 2018/1352
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2017
NUMARASI : 2015/560 Esas, 2017/442 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 23/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taşeronluk sözleşmesinden kayaklanan alacak ve yoksun kalınan kâr alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı vekilince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir.
Davalı vekilince de karara karşı katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de, eksik istinaf harç ve masrafların verilen sürede ikmal edilmemesi nedeniyle mahkemesince 24.01.2018 gün ve 2015/560 – 2017/442 E.K sayılı Ek karar ile davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen karar da istinaf edilmemiştir.
Davacı yüklenici (iş sahibi), davalı taşeron (yüklenici)’ dir.
Davacı taraf, dava dışı ana işveren … A.Ş ile “… -002 Numaralı “… III Zemin İyileştirme İnşaat” işlerini konu alan sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirket ile “Taşeron Sözleşmesi” imzalandığını, ana sözleşmedeki hüküm uyarınca davalı şirketin sözleşmeye konu işleri alt taşeronlar aracılığı ile yaptırdığını ancak alt taşeronlara olan borçları ile SGK borçlarının ödenmemesi üzerine ana işverenle sıkıntılı süreç yaşandığını ve istendiği halde davalı şirket tarafından bazı belgelerin taraflarına verilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, işlerin gereği gibi yapılmaması nedeniyle ana işverenle sözleşmesinin de fesih edildiğini belirterek davalı adına alt taşeronlara ödenen 419.589,78 TL ile davalı uhdesinde kalan ve iadesi gereken 307.022,61 TL avansın ve davalı tarafından davacı şirkete kesilmesi gereken ancak halen kesilmemiş olan kesin hakediş faturası tutarı KDV dahil 272.518,58 TL’nin davacı alacağından mahsubu ile sonuç olarak 605.020,90 TL ‘nin 17.12.2014 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili, davalının edimini gereği gibi ifa edememesi nedeniyle ana işverenle sözleşmenin feshedildiğini belirterek 300.000,00 TL yoksun kalınan kâr alacağının da tahsilini talep etmiştir.
Davalı taraf, uyuşmazlığın hakem heyetinde görülmesi gerektiğini, kendilerinin sözleşme hükümlerine uygun hareket ettiklerini, davacı tarafın hakedişleri zamanında ödememesi ve fahiş miktarda haksız olarak kesinti yapmış olması nedeniyle alt taşeron ödemelerinde sıkıntı yaşadıklarını, davacının sözleşmeyi kötü niyetli olarak feshettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının cari hesap alacağının kabulüne, yoksun kalınan kâra ilişkin talebin ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın istinaf yoluna başvurmadığı ve davacı tarafın da kabul edilen cari alacakla ilgili bir istinafı bulunmadığı anlaşılmakla, ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilen kâr kaybı yönünden inceleme ve değerlendirme yapılacaktır. Hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporunda, işe başlama ve işin sona ermesi konusunda açık bir düzenleme olmadığı, programda ne şekilde bir gecikme yaşandığının belirsiz olduğu, sözleşme uyarınca davalıya ödenmesi gereken 269.605,32 TL tutarlı hakediş alacağı ödenerek uygun süre verilmediği, öte yandan davacı ile ana işveren arasındaki sözleşme kapsamında yapılan işin miktar ve tutarına ilişkin yeterli belge de bulunmadığı belirtilerek, sözleşmenin feshinde davalının kusurundan bahsedilemeyeceği belirlenmiştir.
Davacı taraf; kâr kaybı talebini, davalının kusurlu hareketleri nedeniyle asıl işverenle yapılan sözleşmenin feshedilmiş olmasına dayandırmıştır. Denetime elverişli bilirkişi raporuna göre sözleşmenin feshinde davalı şirketin kusurundan bahsedilmediğinden, bu raporu hükme esas alan mahkemece, ispatlanamadığından kâr yoksunluğuna yönelik talebin reddine dair verilen mahkeme kararı dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin buna yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2017 tarih ve 2015/560 Esas, 2017/442 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.