Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/290 E. 2019/1232 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/290
KARAR NO : 2019/1232
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2017
NUMARASI : 2014/522 Esas, 2017/447 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 25/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı yüklenicinin üstlendiği Et Balık Kurumu Lüleburgaz Türkgeldi Besicilik Tesisi yenileme ve bakım onarım işleri kapsamında bir kısım işin taşeron olarak müvekkili tarafından yapıldığını, fatura alacaklarının tahsili için Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinin yapıldığını, borçlunun itirazında borcu ve fatura içeriğini kabul etmekle birlikte vade konusunda itiraz ettiğini, icra takibinde faiz talep edilmiş ise de itirazın iptali davasını asıl alacak üzerinden açtıklarını, müvekkilinin 21/12/2011 tarihine kadar değil 24/02/2012 tarihine kadar çalıştığını, davalının 31/12/2011 tarihli 80.959,00 TL faturadan 30.000,00 TL ödediğini, takibe konu alacağın 50.959,00 TL’sinin bu faturaya ilişkin olduğunu, davalının şantiye şefi … ile müvekkili arasında düzenlenen 17/03/2012 tarihli mutabakata göre müvekkilinin fatura edilmemiş alacağının 84.468,04 TL olduğunu, davalının borcunu ödemeye yanaşmaması üzerine 128.875,94 TL’ye KDV ilave edilerek 152.073,00 TL’lik fatura kesilip gönderildiğini, ancak davalının faturayı iade ettiğini, ilgili faturaya konu olan ve müvekkilinin akaryakıt ve avans olarak aldığı 46.827,00 TL düşüldükten sonra kalan bakiye, 31/12/2011 tarihli faturanın ödenmeyen 50.959,00 TL’si ve diğer faturaların icraya konulduğunu belirterek, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %40 ‘tan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu faturanın aralarındaki mutabakata dayanmadığını, davacının yaptığı işlere ilişkin fatura bedellerinin ödendiğini, davacının 20/09/2011 tarihinden geçici kabulün yapıldığı 21/12/2011 tarihine kadar çalıştığını, aksini ispat yükünün davacıya ait olduğunu, 31/03/2012 tarihli dava konusu faturanın ne sebeple ve hangi alacağa istinaden düzenlendiğinin anlaşılamadığını, kullanılan yakıt bedelinin davacı hesabına virman yapıldığını, ancak davacının buna ilişkin protokolü imzalamadığını, borca itirazda fatura konusu borcun ve fatura içeriğinin kabul edilmediğini belirterek, davanın reddine, takibin iptaline, %40’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının sunduğu davalı imzalarını taşıyan 269 adet hizmet fişinin 2011 yılı 9-10-11-12 aylar ve 2012 yılı 1. aya ait olup, 2012 yılı ocak ayından sonra son aya ilişkin hizmet fişi sunulmadığı, bu nedenle 2012 yılı Mart ayı faturalarından dolayı alacağı bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen 184.106,29 TL faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, taraf defterlerinde 181.827,00 TL ödemenin düşümü ile takip tarihi itibarı ile davalının davacıya 2.279,29 TL borcu bulunduğu, davacı tarafından sunulan 16/09/2011 tarihli sözleşme ile resmi özelliği olmayan davacının ticari defter ve kayıtlarını doğrulamayan 17/03/2012 tarihli hesap tablosunun değerlendirmeye alınmadığı, 31/12/2011 tarihli 80.959,80 TL ve 23/01/2012 tarihli 4.032,39 TL bedelli faturaların tarafların defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davalı defterlerinde kayıtlı olan ve davalının delil olarak ibraz ettiği 99.114,10 TL bedelli 17/10/2011 tarihli davacı faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığından davacının ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde kabul edilmediği, davacı defterlerindeki 152.073,60 TL bedelli faturanın da davalı tarafından iade edildiği, yine davalı kayıtlarında gözükmeyen 15/09/2011 tarihli 4.419,10 TL bedelli ve 15/03/2012 tarihli 1.498,62 TL bedelli faturanın da dosyaya sunulan 269 adet belgelerin 2011 yılından sonra 2012 yılı 2-3. aylarda herhangi bir hizmet verildiğine ilişkin olmadığı da gözetildiğinde kabule şayan bulunmadığı, 4.419,10 TL ve 152.073,60 TL bedelli faturalardan dolayı davacının gerçek bir alacağı bulunmadığından hükme esas alınmadığı, hükme esas alınması gereken ve son celsede ibraz edilen 99.114,10 TL bedelli faturadan dolayı alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, buna göre davacının davalıdan 184.106,29 TL alacağı bulunduğu, 181.827,00 TL ödemenin mahsubu ile davacının davalıdan 2.279,29 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, Kadıköy …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile davalı hakkındaki takibin takip tarihi itibarı ile 2.279,29 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 faiz yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, itiraz haksız olmakla, kabule göre davacı yararına taktir olunan %40 inkar tazminatı olan 911,71 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı fazlaya ilişkin takipte haksız ise de, kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalının yerinde görülmeyen tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 31/03/2012 tarihli 152.073,60 TL tutarlı faturada belirtilen işlerin 17.03.2012 tarihli mutabakatta belirtilen işler olmasına rağmen gerçek alacak olarak değerlendirilmemesinin, davacı ticari defterinde görünen ve BS formlarında da bulunan faturaların dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacı defterleri dikkate alınmasa bile mutabakat sözleşmesinden müvekkilinin alacağının anlaşıldığını, mahkemece 17/03/2012 tarihli mutabakat sözleşmesi dikkate alınmamış ise de bu sözleşmede geçen 44.000,00 TL avans ödemesini alacaktan düştüğünü, davalı ile yapılan mutabakata rağmen, mahkemenin dikkate almadığı 2012 yılı 3. ayına ait faturalar hesaba katıldığında müvekkilinin icra takibinde talep ettiği tutarın aynen ortaya çıktığını, davacının iş yapılmadığına dair itirazı bulunmadığını, davalının faturaları defterine işlemese de işin yapıldığının mutabakat ve davalı itirazından anlaşıldığını, davalının 17.03.2012 tarihli yönelik bir itirazının bulunmadığını, bu işlerin yapılıp yapılmadığının Et ve Balık Kurumu’ndan sorulması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen 16/09/2011 tarihli sözleşme ile, kepçe çalıştırılması kararlaştırılmış olup, davacı tarafından yapılan icra takibinde 164.156,43 TL asıl alacak ve 2.347,01 TL işlemiş faiz olmak üzere 166.503,44 TL alacağın tahsili istenmiştir. Mahkemece davacı tarafından düzenlenen toplam 184.106,29 TL bedelli 3 adet fatura ile her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı görünen 181.827,00 TL bedelli ödemeler dikkate alınarak davacının 2.289,29 TL alacağı bulunduğuna hükmedilmiştir. Davacı taraf, aralarında düzenlendiğini ileri sürdüğü 16/09/2011 tarihli sözleşme ile 17/03/2012 tarihli mutabakat belgesini delil olarak sunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen 17/03/2012 tarihli mutabakat metninde 12 kalem iş bedeli toplamı 128.875,94 TL, 9.aydan kalan bakiye 2.419,10 TL olmak üzere 131.295,04 TL olup, bundan 44.000,00 TL mazot bedeli ve 2.827,04 TL avans kesintisi olmak üzere toplam 46.827,04 TL kesinti yapılarak davalının davacıya mutabakat gereği 84.468,00 TL borcu bulunduğu üzerinde tarafların mutabık kaldıkları anlaşılmaktadır. Mahkemenin gerekçeli kararında davacı vekilince sunulan 16/09/2011 tarihli sözleşmede davalı şantiye şefi …isim ve imzasının bulunduğu, bu kişinin davalı şirketi temsil yetkisi bulunmadığı, sözleşme yapma yetkisine dair belge olmadığı belirtilmiş ise de, davalı taraf cevap dilekçesinde davacının Lüleburgaz Türkgeldi Besi Çiftliğinin yapımı sırasında makine çalıştırıp fatura düzenlediği, davacının 20/09/2011 tarihinde işe başlayıp Et Balık Kurumu ile geçici kabulün yapıldığı 21/12/2011 tarihine kadar çalıştığını kabul etmektedir. Anılan sözleşme tarihine bakıldığında, davalının kabul ettiği davacının işe başlama tarihinden bir kaç gün önce, yani 16/09/2011 tarihli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında 16/09/2011 tarihli sözleşmenin kurulduğu, buna göre iş yapılıp bir kısım ödemede bulunulduğu, bu şekilde sözleşmenin hayata geçirildiği, dolayısıyla sözleşmeyi davalı adına imzalayan şantiye şefi …’nün bu iş nedeniyle davalı adına sözleşme imzalama ve temsil yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Dosya kapsamındaki 17/03/2012 tarihli mutabakat metni de yine davalı adına… tarafından imzalandığından geçerli bir belge olarak kabulü gerekmektedir. Bunun dışında, davalı şantiye şefi … imzalarının davalı tarafça sunulan masraf belgelerinde de bulunduğu görülmektedir. Kaldı ki, mutabakat metninde hesaba katılan 44.000,00 TL mazot ödemesi ile 2.827,04 TL avans ödemelerinin davalı kayıtlarında ödeme olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından mutabakat metninde geçen davalı ödemeleri kabul edilip kayıt altına alınmakla birlikte, borçlandırıcı fatura kabul edilmeyerek iade edilmiştir. Mutabakat metnine göre aradaki fark, davacı tarafından düzenlenen 128.875,94 TL (KDV dahil 152.073,61 TL) bedelli faturadan oluşmakta olup, bu fatura davalı tarafından kabul edilmeyerek davacıya iade edilmiştir. Mutabakat metninde yer alan söz konusu fatura davacı kayıtlarında bulunmaktadır. Şu halde, mahkemece tarafların alacak ve borç durumunun hesabında davalı yetkilisince imzalandığı anlaşılan 17/03/2012 tarihli mutabakat metninin hesaba katılmaması doğru olmamıştır.Bu nedenle, taraflar arasında düzenlenen 17/03/2012 tarihli mutabakat metni de dikkate alınmak ve tarafların kanıtlanan alacak ve ödemeleri ile tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 16/09/2011 tarihli sözleşme ve 17/03/2012 tarihli mutabakat metni dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2017 tarih, 2014/522 Esas, 2017/447 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.