Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/252 E. 2018/234 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/252
KARAR NO : 2018/234
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2017
NUMARASI : 2017/326 Esas, 2017/780 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 22/02/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri ile davalı firma arasında, Kartal .. Noterliğinin 05 Haziran 2006 tarih ve …Yevmiye Nolu “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” imzalandığını, işbu sözleşme ile müvekkillerinin İstanbul ili Pendik.. hudutları dâhilinde vaki ve kâin olup tapunun … pafta, .. ada, ..parsel numarasında kayıtlı bulunan taşınmazın tamamını 100 hisse itibar ederek bunun %40 hissesini uhdelerinde tutarak geriye kalan %60 hissesini kat karşılığı olarak …Limited Şirketi (Eski Ünvanı: …Ticaret Ltd.Şti.) ne satmayı vaat ve taahhüt ettikleri, bunun karşılığında, alıcıdan bir satış bedeli alınmadan gayrimenkul üzerinde yapılacak olan binadan bu sözleşmenin hususi şartlarında yazılı bulunan bağımsız bölümleri alacakları taahhüt edildiğini, buna göre, daval…Limited Şirketi, inşa edeceği binaların %40 ını müvekkillere verme borcu altına girdiğini, müvekkillerinin, 05.06.2016 tarihli Sözleşmenin 2. Maddesi başlığı altında belirtilen tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiklerini,
Buna göre, 05.10.2009 tarihinden iskan ruhsatının alınarak teslim yapılması gerekirken ancak 03.04.2014 tarihinde iskan ruhsatı alındığını, 4 yıl 5 aylık bir gecikme söz konusu olup, işbu 4 yıl 5 aylık süre için, müvekkillere verilmesi gereken taşınmazların tamamı için rayiç kira bedellerinden aşağı olmamak üzere tazminat talebinde bulunduklarını, bu bedel teknik bilirkişiler marifetiyle belirleneceğinden bu aşamada kesin bir rakam belirtmenin mümkün olamadığını, bu aşamada davalı müteahhit firmanın sözleşme gereği hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak kadar açık olan yükümlülüklerine aykırı hareket etmiş olmasına bağlı müvekkiller zararlarının tespiti ile davalı tarafın inşaatın geç teslimi sebebiyle müvekkillerine sözleşme gereği tespit edilecek olan rakamı ıslah etmek hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Davanın dayanağı olan Kartal .. Noterliği’nde düzenlenen 05.06.2006 tarihli …yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde, satış vaadinde bulunan arsa sahiplerinin davacılar olduğu, satış vaadini kabul eden yüklenici şirketin ise davalı taraf olduğu görülmüştür.
İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında; dava konusu uyuşmazlıkta davacıların tacir olmadığı gibi, nispi yahut mutlak ticari davanın da söz konusu olmadığı, ayrıca taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı belirtilerek görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
Yerel mahkeme kararına karşı davalı vekili süresinde istinaf kanun yoluna başvurmuş, istinaf talebine dair dilekçesinde; görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu Kanun, Geçici 1. maddesi gereğince, yürürlük tarihinden sonra açılan davalara uygulanacaktır. Kanun’un 1. maddesinde amaçları sayılmış, 2. maddesinde Kanun’un “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları” kapsadığı, 3. maddesinin (k) bendinde ise tüketicinin, “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği belirtilmiştir. Kanun’un 73/1. maddesine göre, “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemeleri görevlidir. 4077 sayılı Kanun’un aksine 6502 sayılı Kanun ile, “eser sözleşmeleri” de tüketici işlemleri arasında düzenlenmiştir.
Davanın tarafları arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmaktadır.
Her ne kadar 6502 sayılıYasa’nın 3/l bendi ile tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi arsasına karşılık bağımsız bölüm alacak olan arsa sahibinin amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma, tüketme amacını aştığı, Kanun’un 3/k maddesindeki “tüketici” tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesini barındıran arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç; kullanmak için konut edinmek yanında, arsasına değer katacak olan yapının arsa üzerine yapılması ve edinilecek bağımsız bölümleri satma veya kiraya verme sureti ile değerlendirmek olup, bunun kullanma amacını aşan bir saik olduğu açıktır. Bunun yanında, taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin, üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilmesi, kapsamı ve karmaşıklığı da dikkate alındığında kanun koyucunun, salt kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikteki (evine mutfak dolabı, masa, sandalye, cam balkon yaptırmak, badana – boya yaptırmak, şahsi aracını tamir ettirmek … vb. gibi) dar kapsamlı olağan tüketim işlemini konu alan eser sözleşmelerini, 6502 sayılı Yasa’nın 3/l maddesi kapsamına aldığı ve Tüketici Mahkemeleri’nce bakılmasını öngördüğünün kabulü gerekir. Ayrıca 6502 sayılı Kanun’un 73/4. maddesi ve HMK’nın 316 ve devamı maddeleri gereğince tüketici mahkemelerinde görülen davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa, basit ve seri şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi olduğu da gözardı edilmemelidir. (bkz.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2017 tarih ve 2017/833 esas, 2017/799 karar sayılı kararı; 06/02/2017 tarih ve 2017/363 esas, 2017/251 karar sayılı kararı)
Davaya konu uyuşmazlık arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmış olmakla davacılar da gerçek kişi arsa sahibi olup, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi kapsamını aştığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair kararı doğru olup, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2017 tarih ve 2017/326 Esas, 2017/780 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 22/02/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.