Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/230 E. 2019/1169 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/230
KARAR NO : 2019/1169
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2017
NUMARASI : 2014/245 Esas, 2017/990 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 02/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 29/04/2013 tarihli sözleşme ile 6 adet çubuk finiş grubu hadde tezgahının toplam KDV dahil 271.400 euro bedelle yapımının kararlaştırıldığını, sözleşmede geciken teslimat yönünden aylık olarak satış bedelinin %5’i oranında gecikme iskontosu alınacağının belirtildiğini, sözleşme gereğince tezgahların 18 haftada yani 02/09/2013 tarihinde teslimi gerekmesine rağmen 06/12/2013 tarihinde teslim edildiğinden 3 ay 4 günlük gecikme için 42.519,32 euro gecikme iskontosu hesaplandığını; taraflar arasında düzenlenen 30/04/2013 tarihli sözleşme ile de, bir adet çekme doğrultma makinesi ve bir adet pandul makasın indirim sonrası 312.700,00 USD bedel ile yapılmasının kararlaştırıldığını, bu makinelerin de 06/08/2013 tarihinde teslimi gerekirken 06/12/2013 tarihinde 4 ay gecikmeyle teslim edildiğinden %5 gecikme iskontosunun 62.540 USD olduğunu, her iki alacağın toplam 297.922,00 TL’ye karşılık geldiğini, müvekkilinin %5 gecikme iskontosu bedellerini yapılacak son taksit ödemesinden tenzil etmek istemesine rağmen gecikme iskontosu uygulanması halinde makinaların teslim edilmeyeceği belirtildiğinden gecikme iskontosunun tenzil edilemediğini ileri sürerek, 42.519,32 Euro ve 62.540 USD karşılığı 297.922,00 TL’nin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 29/04/2013 tarihli sözleşme gereğince 230.000 euro iş bedelinin sözleşmede belirtilen tarihlerde ödenmediğini, ilk ödemeden sonraki ödemelerin gecikmeli yapıldığını, buna rağmen teslimatın davacının iddia ettiği şekilde gecikmediğini, makinaların 06/12/2013 tarihinde değil, bundan 1,5 ay kadar önce teslim için fabrikada hazır edildiğini, davacının ise teslim tarihi farklı olan makinaları aynı tarihte teslim almak istediğini, 2 adet tır temini gerektiğinden de gecikme yaşandığını, cezai şartın iptali gerektiğini belirtmiş, davalı vekili 26/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile cevabını ıslah etmiş ve HMK’nın 176 maddesi uyarınca ifanın cezai şart alacağını saklı tutulduğunun en geç teslim anına kadar ileri sürülmesi gerektiğini, davacının da belirttiği üzere 06/12/2013 tarihinde sözleşmelere konu makinelerin kendilerine teslim edildiğini, bu tarihe kadar da cezai şart ile ilgili herhangi bir taleplerinin olmadığını, müvekkilinin ifa ediminin yerine getirdiğini ve artık sözleşme ilişkisi kalmadığını, ancak bundan yaklaşık 2 ay sonra 29/01/2014 tarihli ihtarla davacının cezai şart talebinde bulunarak sonrasında dava açtığını, sözleşme sonlandığından ve ifa çekincesiz olarak kabul edildiğinden davacı tarafın bu talebinin artık dinlenemeyeceğini, teslim sırasında çekince belirtildiğini ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının ürünlerin 06/12/2013 tarihinde teslim alındığını belirttiğini, ancak çekince ileri sürdüğü yönünde bir belge sunmadığını, bunun dışında sözleşmede tarafların cezai şartı bedelden indirim olarak belirlediğini, buna rağmen davacının ödeme amacıyla teslim tarihi 06/12/2013 olan çeki müvekkiline teslim ettiğinde herhangi bir iskonto uygulamadığını, geç teslimi kabul ederek, bedelin tamamını müvekkiline çek teslimi yoluyla ödediğini, bu durumun da davacının geç teslimi kabul ettiği anlamına geldiğini, sözleşme devam ettiği esnada bir indirim uygulanmadığını ve cezai şart talep etmediğini, sözleşmenin sonlanması ile ifaya bağlı fer’i nitelikteki alacak olan cezai şartın da sona ereceğini belirterek, daha önce bildirilen savunmalara ek olarak bu dilekçede belirtilen hususların da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde gecikilen her ay için sevkiyatı yapılmamış ürün bedelinin satış fiyatından % 5 gecikme iskontosu alınacağının düzenlendiği, davacının buna istinaden geç teslim gerekçesiyle cezai şart olarak satış bedeli üzerinden her ay için % 5 iskonto bedeli olan 42.519,32 euro ile 62.540 USD alacağı karşılığı 297.922,00 TL’nin tahsilini talep ettiği, TBK’nın 179. Maddesi gereğince ifaya ekli cezai şartın istenebilmesi için alacaklının hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmaması ve teslim zamanında cezai şart alacağını saklı tutması gerektiği, aksi takdirde cezai şart isteme hakkını kaybedeceği, sözleşmeye konu makinelerin 06/12/2013 tarihinde davacı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden teslim alınarak taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği, davacının cezai şart alacağını saklı tutmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece sözlü yargılamaya geçildikten sonra tekrar tahkikata devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının ıslah dilekçesi ile iddia ve savunmayı genişleterek müvekkilinin malların tesliminde cezai şart hakkını saklı tutmadığını belirtip, yeni bir iddia ortaya attığını, teslimin nakliye şirketi aracılığı ile yapıldığından itirazi kayıt koyma imkanı bulunmadığını, nakliye faturasında teslim alan olarak görünen … müvekkilinin işyerinde çalışan veya yetkili biri olmadığını, dolayısıyla itirazi kayıt koyma yetkisinin de bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin malların teslim günü yapacağı %5 gecikme iskontosu bedellerini davalıya yapılacak ödemelerden düşmek suretiyle itirazi kayıt hakkını kullanmak istediklerini, ancak davalının malların teslim anında gecikme iskontosu uygulanması halinde malları teslim etmeyeceğini beyan ettiğinden müvekkilinin daha fazla zarara uğramamak için ödemeleri yapıp makineleri teslim almak zorunda kaldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen her iki sözleşmede, kararlaştırılan teslim tarihinde gecikme olursa … AŞ’nin yükleniciden gecikilen her aya istinaden sevkiyatı yapılmamış ürün bedelinin satış fiyatından %5 gecikme iskontosu alacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacı taraf, makinelerin teslim tarihlerinin geciktiğini ileri sürerek sözleşme gereğince düşülmesi gereken %5 gecikme iskontosu bedellerinin tahsilini istemiş, davalı taraf, cevabında önce işin gecikmediğini belirtmiş ise de, sonrasında cevap dilekçesini ıslah etmek suretiyle, teslimde gecikme olduğunu, ancak davacının TBK’nın 179. Maddesi gereğince cezai şart alacağını saklı tutmadan makinaları teslim aldığı gibi, ödeme yaparken de bu miktarı düşmeksizin ödeme yaptığını, bu nedenle cezai şart alacağını isteme hakkı kalmadığını savunmuştur. TBK’nın 179.maddesinde “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmelerde kararlaştırılan cezai şart hükmü, TBK’nın 179/2 maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şart niteliğindedir. Bu cezanın talep edilebilmesi için, eser teslim alınırken kararlaştırılan cezayı isteme hakkının saklı tutulması veya sözleşmede ihtirazi kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm bulunması gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmede böyle bir hüküm bulunmadığı gibi, teslim anında da itirazi kayıt konulmamıştır. Bu nedenlerle, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarih ve 2014/245 Esas, 2017/990 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 13,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 02/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.