Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2275 E. 2021/1116 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2275
KARAR NO : 2021/1116
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI: 2016/593 Esas, 2018/222 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 07/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili bileşim ve saflık konularında teknik test ve analiz faaliyeti ile iştigal etmekte olup, 2011-2014 yıllarında davalı şirkete analiz ve test hizmeti verdiğini, ancak davalının bakiye 24.898,00 TL borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen analizlerin yapılıp davalıya gönderildiğine ilişkin bir delil bulunmadığı, yalnızca faturaların bulunduğu, davada talep edilen alacak miktarı dikkate alındığında alacağın kesin delil ile ispatı gerektiği, davacı taraf davalı tarafın ticari defterlerine açıkça delil olarak dayanmamış olduğundan 31/05/2017 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile davalıya çıkarılan davetiyenin bir hükmünün olmayacağı, davacı tarafın ise 2011 yılı envanter defterini sunmaması nedeniyle HMK’nın 222. maddesi uyarınca davacı tarafın sunmuş olduğu ticari defterlerin lehine delil kudretine haiz görülmediği, davacının analiz işlemini yapıp yapmadığının kesin bir delil ile ispat edilemediği, davalının kısmi ödemeleri mevcut ise de takibe konu cari hesap için düzenlenen birden fazla faturanın bulunması, bu faturaların yapılan iş kadar ödenmiş olduğu sonucu çıkartılarak talep edilen bedel yönünden işin yapıldığının ispata muhtaç kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin 2011-2014 yıllarında davalıya test ve analiz hizmeti verdiğini, müvekkilinin her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayandığını, kaldı ki mahkemenin resen dahi defterlerin incelenmesine karar verebileceğini, davalının ihtarata rağmen ticari defterlerini sunmadığını, bilirkişi incelemesi sonucu müvekkilinin alacak talebinde haklı olduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda alacaklı olduğunun tespit edildiğini, sadece 2011 yılı envanter defterinin sunulmamış olmasının sonuca etkili olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 22/10/2015 tarihinde cari hesaba dayalı olarak 24.898,00 TL asıl alacak ve 2.751,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.649,23 TL üzerinden başlattığı icra takibinin, davalının yasal sürede borca itirazı ile durduğu anlaşılmaktadır. Davacı analiz ve test hizmeti verdiğine dair fatura dışında bir delil sunmamış, davalı vergi kayıtları celp edilmiş ise de, faturaların değerinin 5.000,00 TL’nin altında olması nedeniyle davacıya ait kayıt tespit edilemeyeceği ortadadır. Davacı delil olarak “ticari defterler”e dayanmış olmakla, her iki tarafın ticari defterlerine de delil olarak dayandığının kabulü gerekmektedir. Mahkemece davacının 2011-2014 yılları ticari defterleri incelenmiş ise de, icra takibinin 2015 tarihli olduğu dikkate alındığında 2015 yılı defterlerinin de incelenmesi gerektiği açıktır. Öte yandan 31/05/2017 tarihli duruşma 2 nolu ara kararı ile davalının ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ve ihtaratlı ara karar oluşturulmuş ise de, söz konusu duruşma zaptının veya defterlerin sunulması yönündeki ihtarat yazısının davalıya tebliğ edildiğine dair dosyada ve UYAP’ta tebligat parçasına rastlanılmamıştır. O halde mahkemece yapılacak iş, davalıya 2011-2015 yıllarına ait tüm ticari defterler ve kayıtları ile dayanağı belgeleri, davacıya da 2015 yılına ait tüm ticari defterler ve kayıtları ile dayanağı belgeleri sunması yönünde usulüne uygun ihtaratlı davetiye tebliği ile ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2018 tarih, 2016/593 Esas, 2018/222 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.