Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2270 E. 2019/274 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2270
KARAR NO : 2019/274
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2018
NUMARASI : 2014/682 Esas, 2018/732 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 05/03/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan üç ayrı icra takibine yönelik itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı tahsili; karşı dava ise, ayıplı imalat bedeli, kâr kaybı ve tüm zararlara karşılık alacak talebine ilişkin olup; mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın ise ıslah edilen miktar üzerinden kabulüne dair verilen karar taraf vekilleri tarafından usulünce istinaf edilmiştir. Davacı- karşı davalı şirket taşeron, davalı-karşı davacı şirket ise yüklenicidir. Davacı-karşı davalı taşeron şirket, aynı tarihli iki ayrı sözleşme ve bir de sipariş formu gereği … ve … projesi kapsamında sözleşmeye konu DN 2800, 1400 ve 1000 mm kelebek vana imalatı ve montajı işini yapıp tamamlayarak teslim ettiğini belirterek iş karşılığı ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili için yaptığı icra takiplerine davalının haksız olarak itiraz ettiğini; davalı-karşı davacı şirket ise, davacının alacağının bulunmadığını, işin ayıplı olarak ifa edildiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davasında ise, ayıplı işler bedeli ile, kâr kaybı ve her türlü zarar nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 20.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında 06.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 66.398,40 TL ‘ye yükseltmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında alınan bilirkişi kök ve ek raporu hükme esas kabul edilerek davacı-karşı davalı yüklenici şirketin talebe konu işler nedeniyle talep tarihi itibariyle davalı-karşı davacıdan 91.650,00 TL alacaklı bulunduğu, ayıplı ifa nedeniyle ayıpların giderilmesi ve işin tamamlanması için davalı iş sahibi tarafından yapılan 241.900,00 TL harcama ve ödemeler (191.550,00 TL) birlikte değerlendirildiğinde davalı-karşı davacı iş sahibinin 66.398,40 TL fazla ödenmesi bulunduğu belirtilerek asıl davanın reddine, karşı davanın ise ıslah da gözetilerek kabulüne karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı yüklenici şirket vekili, asıl ve karşı davaya yönelik istinaf talebinde özetle; müvekkili şirketin sözleşmeye konu üç adet kelebek vana işini yaptığını, tüm imalatların Enerji Bakanlığınca onaylanan ve davalıya sunulan projelere uygun olarak yapıldığını, üç vanadan ikisiyle ilgili bir sorun yaşanmadığını, DN 2800 vanada yaşanan sorunda imalat ve montaj hatasının bulunmadığını, bu nedenle davalı kusurundan kaynaklanan su basmasından kaynaklanan zarar nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bilirkişi kök ve ek raporunda tarafların birbirini doğrulayan ticari defter kayıtlarına göre müvekkilinin takip tarihi itibariyle 91.650,00 TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, tesbit raporuna itibar edilerek DN 2800 vanada meydana gelen hasar nedeniyle davalının dava dışı yüklenicilere yaptığı ödemeler baz alınarak davalı ödemesinin fazlalığı nedeniyle asıl davanın reddine ve karşı davanın kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının çelişkili ve yetersiz olduğunu, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken tümü için dava tarihinden yürütülmesinin hatalı olduğunu, itirazlarının yeterince karşılanmadığını belirterek kararın kaldırılarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı iş sahibi şirket vekili istinaf talebinde özetle, dava ve sözleşmeye konu imalatın tarafların ticari işletmesiyle ilgili olduğunu belirterek yasal faiz yerine, hükmedilen alacağa ticari faiz yürütülmek karar verilmek üzere hükmün onanmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı taşeron şirket üç ayrı iş nedeniyle (DN 2800, 1400, 1000 vanalar) kesmiş olduğu üç faturaya dayalı bakiye iş bedeli alacağının tahsili için üç ayrı takip yapmış itiraz üzerine her üç takip yönünden eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Karşı davada ise; davalı/karşı davacı yüklenici (iş sahibi) şirket, asıl davaya karşı cevabında borçlu olmadığını, karşı davada ise işin ayıplı ifa edildiğini, DN 2800 mm kelebek vananın yapıldığı yerde meydana gelen su basmasından kaynaklı zarar gördüğünü ve kâr kaybına uğradığını belirterek toplam bedel üzerinden alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporu hükme esas kabul edilerek davalı alacağının davacı alacağından fazla olması nedeniyle asıl davanın reddine, karşı davanın ise ıslah da dikkate alınarak kabulüne karar verilmiş, davacı/karşı davalı her iki davayı tümden, davalı/karşı davacı ise sadece karşı davada hükmedilen bedele yürütülen faiz yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı/karşı davacı vekili istinaf talep dilekçesinin “açıklamalar” bölümünün ikinci paragrafın son kısmında yer alan ifadesinde kâr kaybı ve su baskını nedeniyle oluşan zarar tazminatı talebini atiye bıraktığını beyan etmiştir. Buna göre karşı davada istinaf incelemesi hükmedilen ayıplı ifa bedeline hasren yapılacaktır. Asıl davada, üç ayrı iş nedeniyle ayrı ayrı takip yapılarak bakiye iş bedeli alacağı talep edilmiş; karşı davada ise her üç işin ayıplı yapıldığı ileri sürülerek ayrım yapılmadan toplam bedel talebinde bulunulmuştur. Oysa dosya kapsamına göre sadece DN 2800 mm kelebek vana yapımındaki ayıplı imalat üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu belirlenen bedele hükmedilmiştir. İtiraza uğrayan tespit raporundaki incelemede ise bu ayıbın sözleşme kapsamında olup olmadığı, niteliği, makul sürede yükleniciye bildirilip bildirilmediği ve takip dayanağı fatura bedellerinin kadri marufunda olup olmadığı hiç değerlendirilmemiştir.Ayrıca asıl ve karşı dava birlikte görülseler dahi müstakiliyetlerini koruduklarından her bir davadaki talep kaleminin o davada hükmedilmesinde kararın ferileri ve infazı bakımından tarafların hukuki yararı vardır. Bu nedenle, her iki davada belirlenen alacak kalemlerine o davada hükmedilmesi gerekirken, asıl davada belirlenen tutarın karşı davada mahsup yapılarak asıl davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ayrıca dava dayanağı takip konusu alacak taleplerinin farklı işlere ait olduğu hususu gözetilerek her biri yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, taraf vekillerinin istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre her iki tarafın istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile sair istinaf itirazları incelenmeksizin, kararın kaldırılarak az yukarıda belirtilen hususlar hakkında usulünce inceleme yapılarak, itirazın iptaline konu talepler yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması, ayıplı imâlatın sözleşme kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi, ayıbın niteliğinin belirlenmesi ve niteliğine göre makul sürede yükleniciye bildirilip bildirilmediğinin saptanması ve bunlardan sonra ayıplı imalat bedelinin piyasa rayiçleriyle belirlenerek buna göre fatura bedellerinin kadri marufunda olup olmadığının gerekirse yerinde inceleme de yapılarak rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2018 tarih, 2014/682 Esas, 2018/732 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.