Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2249 E. 2021/1202 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2249
KARAR NO : 2021/1202
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2014/982 Esas, 2017/855 Karar
Birleşen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/983 E., 2014/400 K.;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili asıl davada, müvekkili kuruma verilen yetki doğrultusunda ihalesi yapılmış olan Avrupa Yakası 2006 yılı 2.Kısım Atıksu Kanalı, Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı kapsamında Tavukçu deresinin E-5 Karayolu ile Marmara Denizi arasında prefabrik betonarme bloklarla dere ıslah inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantılar yapılması ile ilgili olarak taraflar arasında sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında işe başlama ile bitirme arasındaki tüm zarar hasar kaza vs gibi durumlardan yüklenici davalının mesul olacağının kararlaştırıldığını, ıslahı yapılan derenin yağan yağmur sonrasında taşması sonucu dava dışı … A.Ş. tarafından sigortalısının hasara uğraması sonucu müvekkili ve diğer davalı İBB aleyhine açtığı İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2008/814 esas sayılı dosyasında, mahkemece 505.501,00 TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu karara ilişkin olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında diğer müşterek müteselsil borçlu İBB hesaplarından toplam 792.605,12 TL tahsilat yapıldığını, mahkeme kararında müvekkili ile İBB’nin müştereken sorumlu olduğu belirtildiğinden müvekkili tarafından 1/2 oranında sorumluluğu dikkate alınarak 396.302,71 TL’lik miktar bakımından mahsup işleminin yapılabilmesi için 04/03/2013 tarihli ödeme emrinin tanzim edildiğini, bu zarardan davalı şirketin sorumlu olduğunu ileri sürerek, 396.302,71 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili asıl davada, “Avrupa Yakası 2006 Yılı 2. Kısım Atıksu Kanalı Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işinin 14/09/2006 tarihli sözleşme ile müvekkiline ihale edildiğini, söz konusu işin yer tesliminin davalı müvekkiline 22/09/2006 tarihinde yapıldığını, sözleşmeye göre işin süresinin 730 gün olduğunu işin bitim tarihinin 21/09/2008 olarak öngörüldüğünü, sözleşme kapsamında Tavukçu Deresinin E-5 Ataköy Mevkii ile Marmara Denizi arasındaki 2250 metrelik kısmın prefabrik betonarme bloklarla dere ıslahı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantıların yapılmasının planlandığını, söz konusu işte gerek çalışanların gerekse de çevre halkının her türlü can ve mal güveğnliğini sağlayacak şekilde emniyet ve tedbirlerin alındığını yapılan imalatların fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapıldığını, Tavukçu Deresi Ataköy 11. Kısım tarafında bulunan binaların bodrum katları mevcut dere akar korunun altında kaldığından meydana gelen su baskınlarının sebebi yeni yapılan imalatlar olmayıp ihalenin yapılış amacını teşkil eden mevcut dere düzergahındaki Dr. Remzi Kazancıgil köprüsü Lale Sokak Köprüsü ile 19 Mayıs Caddesi Köprüsünün kesitinin henüz dar ve yetersiz olması gelen feyezan debisini taşıyamaması olduğunu, Tavukçu Deresinin köprü geçişleri hariç derenin 1725 metresinin imalatının bir yıl gibi kısa bir süre içinde tamamlandığını, işin süre sonu 21/09/2008 tarihi olmasına rağmen Tavukçu Deresinin sözleşme kapsamındaki işlerin tamamının 26/05/2008 tarihinde tamamlanarak işin geçici kabulünün eksiksiz olarak İSKİ tarafından onaylandığını, davacı İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından da ifade edildiği üzere, müvekkili şirkete ihale konusu iş yönünden, meydana gelen su baskını sebebiyle isnadı kabil hiçbir kusurun bulunmadığını, davacı İSKİ Genel Müdürlüğünün ödediği meblağı, müvekkili şirket ile davacı kurum arasındaki iş sözleşmesine dayandırmakta olduğunu, ödenen meblağın iş sözleşmesiyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, aksine Tavukçu Deresi nin E5 ile Marmara Denizi arasında kalan seneler önce yapılmış mevcut dere kesitlerinin üzerindeki henüz imalatına İdarece gerekli müsaadeler alınamadığı için başlanmamış köprülerin dar ve yetersiz kesitleri ve şiddetli yağışlar olduğunu, söz konusu mahallin Bakanlar kurulu tarafından afet bölgesi kapsamına alındığını (14/02/2005 tarihli ve 2005/8479 karar sayılı Bakanlar Kurulu kararı) su baskını afetine maruz kalmış ve tekrar afete uğraması kuvvetle muhtemel olması nedeniyle söz konusu işin ihale konusu yapılma gereği duyulduğunu, bu itibarla müvekkilinin sözleşme ile yüklenici sıfatıyla üstlenmiş olduğu edimlerini büyük bir hızla süresinden önce ikmal ve ifa etme çalışmalarını gerçekleştirdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili birleşen davada, müvekkil ile davalı şirket arasında su baskını riski taşıyan ve ivedilikle yapılması gereken derelerin ıslahı konusunda sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince işin başından sonuna kadar her ne sebeple olursa olsun işlerin yapılışı sırasında meydana gelen tüm kaza, hasar, kayıp ve zararların mali hukuki ve ceza mesuliyetinin yüklenici firmada olduğunu, davalı şirketin iş kapsamında çalışma yaptığı bölgede meydana gelen hasardan dolayı dava dışı …A.Ş. tarafından İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 2018/818 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını ve yargılama neticesinde müvekkili diğer davalı İBB aleyhine 1.290,00 TL tazminata hükmedildiğini, kesinleşen bu karar gereğince ilgilisine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya üzerinden 28/12/2012 ve 09/01/2013 tarihlerinde 1.199,52 TL ödendiğini belirterek, ödenen bu tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili birleşen davada, müvekkili şirket aleyhine açılmış olan davanın mahiyet ve niteliği ve ortaya konuş biçimi itibariyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, haksız maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun davanın reddine karar verilmesini ayrıca aralarında bağlantı bulunması sebebiyle davanın İstanbul 25. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/428 Esas sayılı dosyası ile birlileştirilmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 27/01/2016 tarih ve 2015/5200 esas, 2016/459 karar sayılı kararı doğrultusunda yapılan incelemede, bilirkişilerin kök ve birleşen dosyalarla ilgili davacının sigortaya idare mahkemesi kararına göre yaptığı ödemelere ilişkin olarak davalının tam kusurlu olduğu ve buna göre iade etmesi gerekeceği gerekçesiyle, birleşen 2014/983 Esas sayılı dosyada 1.199,52 TL’nin 553,56 TL’sinin 28/12/2012 tarihi, 645,96 TL’sinin 09/01/2013 tarihine kadar, kök dosya ile ilgili 396.302,71 TL’nin 04/03/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan 14/09/2006 tarihli sözleşmenin Tavukçu Deresinin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki yaklaşık 2250 metrelik kısmın dere ıslahı, Ø300-2000 mm çapları arasında yaklaşık 15095 metre atıksu ve yağmursuyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üst yapısı işleri ile çevre düzenleme işleri olup dava konusu yaşanan sel-seylap sonucu yıkılarak zarara sebebiyet veren köprülerin; yıkılıp yerine kazık, kirişli köprüler yapılması işinin işbu sözleşme kapsamında olmadığını; taşkın olayının yaşandığı tarih dahil söz konusu köprüler ile ilgili müvekkili şirketin işbu sözleşme ile üstlendiği bir akdi yükümlülüğü bulunmadığını; yerel mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmeden hasarın dere ıslah çalışmaları sırasında gereken önlemlerin alınmaması sonucu oluştuğunu; dere ıslah çalışmasını müvekkili şirketin ihale ile üstlenmesi nedeniyle oluşan zarardan kusurunun olduğundan bahsettiğini; söz konusu taşkın olayı yaşandığı tarihte (13-14 Ekim 2007) müvekkilinin yükümlülüğü altında olmayan bir işten dolayı sorumlu bulunmaması ve zorunlu olmamasına rağmen ihbar mükellefiyetini yerine getirmesi göz ardı edilerek haksız olarak sorumlu tutulmasının TMK 2.maddesi anlamında “iyiniyet ve dürüstlük” kuralı ile de bağdaşmayacağını; kaldı ki, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın; 357/III. ve 361. maddesinde yapılan düzenlemeler karşısında yüklenici işin devamı sırasında eserin ve yapılacak imalâtın kusursuz bir şekilde çalışmasına veya yapılmasına engel olabilecek bir durumla karşılaşması halinde bu durumu genel ihbar mükellefiyeti gereğince iş sahibine bildirmek zorunda olup, iş sahibinin buna rağmen işin mevcut haliyle yapılmasını istemesi halinde yüklenicinin eserdeki ayıp sebebiyle sorumluluğu olmayacağını (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2015/5140 Esas,. 2016/3865 Karar) belirterek; yerel mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğinden kararın ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava ve birleşen dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan zararın rücuen tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece dava ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne dair verilen karara karşı, davalı-birleşen davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Dava ve birleşen dava, dere ıslahına ilişkin sözleşme uyarınca ıslah işleminin usulüne ve tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle yağış sonrası taşan derenin meydana getirdiği hasarlardan dolayı dava dışı şahıs tarafından açılan dava sonucu davacı idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık 14.09.2006 tarihli Tavukçu Deresi’nin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki (yaklaşık 2200 metrelik kısmın) dere ıslahı, atıksu ve yağmur suyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üstü yapısı işleri nedeniyle çevre düzenleme işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Öncelikle birleşen dava yönünden verilen hükme ilişkin istinaf başvurusu değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinin karar tarihi itibariyle istinaf başvurusu yönünden kesinlik sınırı 3.560,00 TL olup, istinaf başvurusuna konu birleşen davada kabul edilen miktar 1.199,52 TL olduğundan kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Bu sebeple, kabul edilen kısım HMK 341/4 maddesi gereğince miktar itibariyle kesinlik sınırının altında kaldığından davalı-birleşen davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf talebinin bu sebeple reddine karar verilmesi gerekmiştir.Asıl davaya yönelik istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; Asıl davaya konu İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2008/814 Esas, 2009/1573 Karar sayılı ve 22/10/2009 tarihli kararı ile, tazminat istemine konu zararın İSKİ Genel Müdürlüğü’nün yapmakla yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmedikleri ve İBB’nin de dahil edilip hizmetin işleyişini düzenli olarak denetlemedikleri sonucuna varıldığı, her ne kadar her türlü tedbir yükümlülüğünü almak firmaya ait olması ve kusurun olmadığını ileri sürmüş ise de bakım ve onarımdan sorumlu olduğu davalı idarenin sorumluluğunun ortadan kalkmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle oluşan zarara ilişkin 505.501,00 TL maddi tazminatın davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği, bu kararın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile icraya konulduğu ve dosya kapsamında İBB tarafından ilgilisine 792.605,12 TL ödendiği, sonrasında davacı İdare tarafından 1/2 oranındaki sorumluluğu dikkate alınarak bu miktarın yarısı olan 396.302,71 TL’nin 04/03/2013 tarihli ödeme emri ile İBB’ye mahsup suretiyle ödendiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahıslara verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir. Davalı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi İSKİ’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Oysa, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır. Bu hükümler karşısında, idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, asıl davaya yönelik mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı-birleşen davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf kanun yoluna başvurma talebinin 6100 sayılı HMK’nın 341/2 . ve 352/1. maddeleri uyarınca miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığından REDDİNE,2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarih ve 2014/982 Esas, 2017/855 Karar sayılı kararında asıl davaya ilişkin verilen karar yönünden usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-birleşen davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 3-Asıl davada alınması gereken 27.071,43 TL nisbi istinaf karar harcından davalı-birleşen davalı tarafça peşin olarak yatırılan 6.767,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.303,58 TL harcın davalı-birleşen davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Birleşen dava harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,4-Davalı-birleşen davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 17/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.