Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2225 E. 2021/988 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2225
KARAR NO : 2021/988
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/16 Esas, 2018/1004 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 24/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kübulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 08/12/2015 tarihli sözleme gereğince müvekkilinin davalıya kereste kurutma fırını yapma işini üstlendiğini, müvekkilinin işi eksiksiz yaparak davalıya teslim ettiğini, sözleşme kapsamında müvekkili tarafından iş bedeli alacağına ilişkin olarak 03/02/2016 vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli, 15/02/2016 vade tarihli, 3.000,00 TL, bedelli, 19/02/2016 vade tarihli, 50.000,00 TL bedelli ve 10/03/2016 vade tarihli 45.000,00 TL bedelli faturaların düzenlenerek davalıya gönderildiğini ancak davalı yanca fatura toplamı olan 47.300,00 TL’ nin müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.maddesinde, işin bitim tarihinin 31/01/2016 olarak kararlaştırıldığını, ancak davacı yanca işin kararlaştırılan sürede bitirilemediğini, imalatı ve teslimi taahhüt edilen ürünlerin, davacının çalışanı … tarafından 22/03/2016 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, teslimden sonra montajının da zaman aldığını, bu arada müvekkilinin ticari kaybının doğduğunu, sözleşmede gecikilen her gün için 1.000,00 TL cezai şart belirlendiğini, müvekkilinin teslim edilmeyen makinanın üreteceği mal ve bu üretimden elde edilecek gelirden mahrum kaldığını savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; taraf defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davaya konu alacağı gösterir takip konusu faturaların her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalının faturaları vergi dairesine de bildirdiği, bu nedenle taraflar arasındaki ticari ilişki ve 47.300,00 TL alacağın bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, her ne kadar davalı taraf cezai şart alacağından bahsetmiş ise de; sözleşmede, dosyaya sunulan başkaca bir belge veya işin teslimi sırasında bu husus belirtilerek cezai şart alacağının saklı tutulmadığı, ayrıca davacı alacağının tahsili anına kadar bu konuda davalı tarafça yapılmış herhangi bir ihtar veya ihbarın bulunmadığı bu itibarla, davalının cezai şartın mahsubu yönündeki savunmasının kabule değer görülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 47.300,00 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20 ‘si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı şirketin sözleşme konusu fırını sözleşmede belirlenen sürede teslim edemediğini, davacı çalışanı tarafından fırının 22/03/2016 tarihinde davalı müvekkiline kurulmamış halde teslim edildiğini, fırının montajı için de davalının beklemek durumunda kaldığını, sözleşmeye aykırı şekilde gerçekleştirilen bu teslimden dolayı davalı müvekkilinin 2 ay boyunca işlerinde aksamalar meydana geldiğini, müşterilerinden aldığı siparişlerde de davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı aksamalar yaşandığını, bu durumun davalı müvekkilinin ticari itibarında zedelenmelere sebep olduğunu, yaşanılan bu gecikmelerden dolayı sözleşmenin cezai şart hükümlerinin geçerli olduğunu ve bu cihetle davalı müvekkilinin davacıdan 50.000,00 TL alacaklı olduğunun yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda da ortaya çıktığını, mahkeme tarafından sözleşme konusu malın geç tesliminden dolayı oluşan sözleşmeye aykırılık ve sözleşmede belirlenen cezai şart hükümlerinin göz önüne alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkeme tarafından inceleme istenen yıllarda taraflar arasında herhangi bir ticari münasebet bulunmadığını, mahkemece tarafların ticari defterlerine yönelik bilirkişi incelemesi sırasında taraflarınca defterlerin kapsamı ve çokluğundan dolayı yerinde inceleme talebinde bulunulduğunu, taleplerinin kabul gördüğünü, ancak davalı müvekkili şirketin defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını, bu husunun bilirkişi raporunda da kaleme alındığını, bilirkişi tarafından inceleme yapılmadan oluşturulan raporun ve rapor esas alınarak verilen mahkeme kararının hukuka uygun olmadığını, davacı tarafından sözleşmede ürün teslimi için kararlaştırılan teslim tarihine uyulmadığından iş tamamlanmadan davacının yaptığı işin bedelini talep etmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede bakiyenin iş bitiminde ödeneceği yönünde anlaşma sağlandığını, davacı şirket çalışanı … tarafından 22/03/2016 tarihinde imzalanmış olarak sunulan belgenin sözleşme sonucunda işin bittiğini ispatlar yönde olmadığını, sözleşm de makinenin montajına yönelik olarak hüküm bulunmasına rağmen sunulan belgenin malın teslimine yönelik olduğunu, malı teslim etmek ile davacı tarafın sözleşmesel yükümlülükleri son bulmayacağını, davacı tarafça fırının montajının ne zaman tamamlanıp davalı müvekkiline tam ve eksiksiz teslim ettiğine yönelik herhangi bir belge sunulamadığını, bu sebeple mahkeme tarafından davacı tarafın sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirdiği ve davalı müvekkilinin temerrüde düştüğüne yönünde kanaate varmasının hukuka ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, hüküm kısmında dava konusu alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiğinin belirtildiğini, bu durumda davacı tarafıından davalı müvekkili aleyhine başlatılan hukuki süreçte talep ettiği 3.864,50 TL takip öncesi faizin kabul edilmediğinin açıkça ortada olduğunu, faiz yönünden davacının talebinin reddine karar vermiş olan mahkemenin hüküm kısmında davacının bütün alacakları yönünden davanın kabulüne karar vermiş olmasının çelişkiye sebep olduğunu, mahkemenin reddedilen kısmı göz önüne almadığından dolayı dava bedelinin bütünü üzerinden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına hükmettiğini, bu durumun davacının sebepsiz yere zenginleşmesine sebep olacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında 08/12/2015 tarihli “Kereste Kurutma Fırını Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır.Sözleşmenin 4. Maddesinde, işin tamamlanma tarihi 31/01/2016 tarihi olarak belirlendiği, 7.maddede ;sözleşme bedelinin 100.000,00 TL+ KDV olarak kararlaştırıldığı, 9.maddede; sözleşme şartlarına uymayan tarafların günlük 1.000,00 TL gecikme bedeli ödemeyi kabul ve taahhüt ettikleri, davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından cari hesap alacağına istinaden 47.300,00 TL asıl alacak ve 3.864,35 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 51.164,35 TL alacağın tahsili için 19/12/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanca mahkeme kararına karşı hem usulü hem de esasa yönelik itiraz edildiğinden Dairemizce öncelikle usulü itirazların değerlendirilmesi gerekmiştir.Davacı tarafça icra takibinde asıl alacak ve işlemiş faiz toplam bedeli üzerinden alacak talep edilmiş ise de, davacı vekilince istinafa konu eldeki davaya ait dava dilekçesinde sadece asıl alacak yönünden davalının itirazının iptali talep ve dava edildiğinden, mahkemece kabul edilen asıl alacak değeri üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti hesaplaması yapılması doğru olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.Esasa yönelik olarak yapılan incelemede; davalı vekilince cevap dilekçesinde fırının 22/02/2013 tarihli tutanak ile teslim edildiği, ancak teslimden sonra montajın zaman aldığı, bu nedenle müvekkilinin ticari kaybının oluştuğu belirtilmesine ve bu iddianın aşamalarda tekrarlanmasına rağmen, istinaf dilekçesinde bu kez montajın yapıldığının davacı yanca ispatlanmadığı yönünde itirazda bulunması karşısında davalı yanın montajın yapılmadığı yada geç yapıldığı yönündeki itirazına itibar edilmemiştir.Davalı vekili ticari defterlerinin incelenmediğini bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini belirtmiş ise de; davalı yanca takip ve dava konusu faturalar BA formuna kayıt ettiğinden defter incelemesi yapılmamasının davanın sonucunu etkilemeyeceği tespit edilmiştir.O halde; mahkemece davacı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda mali müşavir…. tarafından hazırlanan denetime elverişli 10/05/2018 tarihli bilirkişi raporu hükme dayanak alınmak suretiyle, davacının, usulüne uygun tutulan 2016 yılı defterlerinde takip konusu faturaların yer aldığı, davalı şirket tarafından, dava konusu malın/hizmetin alındığına ilişkin, bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne BA bildiriminde bulunulduğu, dava konusu malların alımı konusunda ihtilaf bulunmadığı, işin teslim alındığının 22/03/2016 tarihli tutanak ile de kayıt altına alındığı, teslim tesellümü yapılan iş karşılığı davacının 19/12/2016 takip tarihi itibarıyla davalıdan 47.300,00 TL alacağının bulunduğu, gerek sözleşmede, gerekse somut başka bir belgede davalının sözleşme konusu edimi teslim aldığı sırada cezai şart alacağını saktı tutmadığı, bu konuda takip ve işin kusursuz tesliminden önce davacıyı ifaya zorlamak amacıyla herhangi bir ihtar ya da ihbarın da gönderilmediği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2018 tarih ve 2017/16 Esas, 2018/1004 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davalı tarafça istinaf harçları peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer OLMADIĞINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.