Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2219 E. 2018/1677 K. 14.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2219
KARAR NO : 2018/1677
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/09/2018 (istinaf incelemesine konu ara karar)
NUMARASI : 2018/165 Esas, (derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
TALEP KONUSU: İhtiyati tedbir
KARAR TARİHİ : 14/12/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, taraflar arasında 21.09.2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili şirketin davacıya avans olarak 6000 TL + KDV tutarında 6 ay vadeli çek vereceği, davalının edimlerini yerine getirmesinin ardından da 6500 TL + KDV tutarında 6 ay vadeli bir çek daha verilerek ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, taraflar arasında imzalanmış sözleşmede kararlaştırılmış ödeme şekline binaen davacı müvekkili tarafından. .. Bankası Ümraniye Ticari Şubesi …IBAN numaralı hesabından verildiği, 09.08.2017 keşide tarihli ve 24.03.2018 tarihi vadeli 7080 TL bedelli çek keşide edildiği, avans niteliğinde davalıya verildiğini, davalının, sözleşmede kararlaştırılmış 20 günlük iş teslimat süresine uymayarak sözleşmede kendisine yüklenen edimi yerine getirmediğini, sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca 30 günden fazla sürede teslim edilmemesi halinde müvekkili şirketin sözleşmeyi fesih hakkının bulunduğunu, ayrıca yine aynı madde hükmü gereği davalının avans niteliğinde kendisine verilen çeki işlemsiz ve tahsilatsız geri vermesi gerektiğini, sözleşmenin müvekkili şirket tarafından fesih edilmiş olup, bahse konu çekin müvekkili şirkete geri verilmesi gerektiğini, çek karşılığı işin yapılmamış olup, avans niteliğinde verilen çek sebebi ile müvekkilinin borçlu olmadığnıı, çekin müvekkiline iade edilmemesi veya 3. Şahsa ciro edilmesi durumunda haksız olarak çek bedelini ödemek zorunda kalacak olan müvekkilinin zarara uğrayacağını, müvekkili şirketin davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, yargılama sonuna kadar söz konusu çek’in ödenmemesi için teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme istinaf incelemesine konu ara kararında; “Dava menfi tespit davası olup istenilen tedbir yargılama sonucuna yöneliktir. Çek ödeme aracı olup avans- nakit niteliğindedir edimin yerine getirilip getirilmediği yargılamayı gerektirmektedir. Çeki veren kişinin tedbir isteyen kişi ile aynı olması karşısında gerçekten ödemeden kaçınıp kaçınmamaya yönelik hareketi olup olmadığı yargılama sonucu anlaşılacaktır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına/ tamamen imkansız hale geleceğine/ gecikme nedeni ile sakıncanın veya ciddi bir zararın doğacağına dair endişe edilmesi halinin bulunmadığı taktiren değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; uyuşmazlık konusuna ilişkin yaklaşık ispata dönük olarak dava açılırken tedbir istenmesine dair bilgi ve belge bulunmaması karşısında tedbir talebinin yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından reddine” dair karar vermiştir.Bu karara karşı davacı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.
Yerel mahkemece yaklaşık ispata ilişkin koşullar oluştuğunda talep halinde davanın ilerleyen aşamalarında toplanan delillere göre tedbir kararı verilmesi mümkün olup bu aşamada tedbir talebinin reddi kararı açıklanan ilke ve değerlendirmelere göre yerinde olduğundan davacı tarafın istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/09/2018 tarih ve 2018/165 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 14/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.