Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2204 E. 2021/1162 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2204
KARAR NO: 2021/1162
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2018
NUMARASI: 2017/611 Esas, 2018/685 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacının İstanbul Kadıköy ilçesi … mah. … pafta … ada … parsel sayılı taşınmazın malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, yapılacak apartmana tahsil ve monte edilecel panjurlu dış cephe doğramalarının imalat ve montajı için ise davalı şirket ile sözleşme imzaladığını, bağımsız bölüm sakinlerinin davalının imalat ve montajını yüklendiği doğramalarla ilgili olarak davacıya şikayetçi olmaya başladığını, bu şikayetlerin davalıya bildirildiğini, davalının kısmi müdahalelerinin sorunu çözdemediğini, davalıya ihtarname keşide edildiğini ancak davalının talepleri reddettiğini bunun üzerine İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk mahkemesinin 2016/132 D.iş sayılı dosyasıyla tespit yaptırıldığını davalı tarafından yapılan işlerin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, işlerin dava dışı şirkete 14.160,00 TL ödenerek yaptırıldığını belirterek, ödenen bu bedelin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı şirketin sözleşmede belirtilen işleri eksiksiz ve tam olarak yaptığını, davacının yaptırmış olduğu tespit dosyasına itirazda bulunduklarını , davacının onarımı yaptırdığı dava dışı şirketin piyasa rayiç değerinin çok üzerinde bir tutara yaptırıldığını bu da davacının kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, tespit dosyasındaki bilirkişi raporunun hatalı ve eksik tanzim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, alınan raporun davacının iddialarını doğruladığı, arızaların kullanıcı hatasından kaynaklandığı savunmasının yerinde olmadığı, sözleşmenin 2.maddesine göre panjurların 5 yıl garantili olduğu, mevcut ayıpların gizli ayıplı olduğu ve fark edilince ihbarda bulunulduğu, sözleşme bedeli ve yapılacak iş miktarı ile yapılı kısım göz önünde bulundurulduğunda, ayıbın giderilme bedelinin fahiş olduğu savunmasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 14.160,00TL’nin, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, rapora itizarlarının gözardı edildiğini ve raporun tartışılmadan hükme esas alındığını, TTK’daki ayıp ihbar sürelerinin dikkate alınmadığını, usulüne uygun ihbar ayılmadığını, zamanaşımı def’i hususunda bir karar verilmediğini, raporda tamir masraflarının fahiş hesaplandığını, sözleşmedeki işçilik garantisinin 1 yıl olduğunu, malzemenin de ayıplı olduğuna dair çıkarımın hatalı olduğunu, gizli ayıp halinde de usulüne uygun olarak ve derhal ayıp ihbarında bulunulmadığını, bu nedenle de tamir masrafının arttığını belirterek istinaf başvurularının kabulüne, inceleme neticesinde yeniden hüküm kurulmasına, aksi halde dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Davacı yüklenici tarafından, davalı taşerona yaptırılan “motorlu panjurlu dış cephe doğramalarının imalat ve montajı” işinin gizli ayıplı yapıldığı, bu ayıpların 3.kişiye 14.160,00 TL bedelle gidertildiği ileri sürerek, bu bedelin davalıdan tahsili talep edilmiş, davalı taşeron tarafından ise, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, ayrıca ayıplı ifanın söz konusu olmadığı, yapıldığı belirtilen onarım bedelinin piyasa rayiçlerinin çok üstünde olduğu belirterek, davanın reddini istenmiştir. Davacı ile dava dışı kat malikleri (… Apt. için) arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış, sonrasında davacı tarafından bu sözleşmeye konu inşaat yapım işinin, panjurlu dış cephe doğramaları imalat ve montajının yapılması 17/06/2014 tarihli yazılı sözleşme ile davalı şirkete verilmiştir. Taraflar arasındaki 17/04/2014 tarihli sözleşme ile akdi ilişkinin varlığı, işin bitirildiği, binanın kat maliklerine teslim edilmiş olduğu hususları ihtilaf konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının üstlendiği işi sözleşmeye uygun yapıp yapmadığı, yapılan işlerde açık veya gizli bir ayıp bulunup bulunmadığı, eğer var ise bunlara dair süresinde ve usulüne uygun olarak bir ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayrıca bunların giderilmesine ilişkin olarak yapıldığı belirtilen masrafın piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 17/06/2014 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde, panjur motorlarının 5 yıl garantili olduğu, 7.maddesinde de, sözleşme konusu yapılan Pvc doğrama profilleri, ısıcamlar ve mekanizmaların 5 yıl malzeme garantisi altında olduğu, işçilik garantisinin ise 1 yıl olduğu, kullanım hatalarının garanti kapsamına girmediği belirtilmiştir. Davacı tarafça İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/132 D.İş dosyası üzerinden yaptırılan tespite ilişkin olarak sunulan 02/02/2017 tarihli inşaat ve mimar mühendisleri ortak bilirkişi raporunda, yerinde yapılan incelemeler neticesinde imal edilmiş olan panjurların özenli yapılmadığı, bu nedenle panjur imalatının fen ve sanat kurallarına uygun olmadığı, sonuç olarak kullanıma bağlı olarak zaman içinde panjurların çalışmasında arızaların çıkması nedeniyle imal edilen panjurlardan gizli ayıp durumunun söz konusu olduğu, keşif günü saptanan onarımların 5.550,00 TL + Kdv ile yapılabileceği, bu onarım bedeline davacı tarafça dava dışı şirkete yaptırılan panjur onarım fatura bedelinin de eklenmesi gerektiği şeklinde görüş ve tespitlerde bulunmuştur. Yargılama sırasında mahkemece mahallinde yapılan keşif neticesinde dosyaya sunulan bir muhasip bilirkişi, bir inşaat mühendisi ve bir elektrik mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinin sunduğu 26/03/2018 tarihli raporda, davalının yapmış olduğu ayıplı malzeme (Pvc doğrama-panjur) ve özensiz işçilikten kaynaklanarak ortaya çıkan ayıp ve kusurların giderme sorumluluğunun davalıya ait olduğu, bu kapsamda davacı tarafından dava dışı şirkete yaptırılan 14/04/2017 tarihli faturaya konu bakım- onarım ve malzeme değişikliğine ilişkin 14.160,00 TL’yi davalı şirketten talep edebileceği şeklinde görüş ve tespitte bulunulmuştur. Buna göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı tarafça sunulan onarım faturası kapsamı, tespit raporu ve yargılama sırasında alınan rapor içerik ve değerlendirmelerine göre, davalı tarafından yapılmış bulunan panjurlardan 11 adet panjurda onarım işi yapılmış, 5 adet panjurun motoru değiştirilmiş, 1 panjurun ise kanalının hatalı montajının düzeltilmesi işleri yapılmıştır. 28 adet bağımsız bölümün bulunduğu apartmanda, farklı farklı dairelerin (1,4,6,8,12,14,18,21,23,24,25,26,27) panjurlarında benzer sorunlar olması karşısında, bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeler doğrultusunda davalı tarafın ileri sürdüğü arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanmış olduğuna dair iddia yerinde görülmemiştir. Davalı tarafça süresinde ve usulüne uygun bir ayıp ihbarında bulunulmadığı ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin 2.ve 7. Maddelerinde panjur motorlarının, Pvc doğrama profillerinin, ısıcamlar ve mekanizmaların 5 yıl malzeme garantisi altında olduğunun belirtilmiş olması, ayrıca alınan tespit raporunda söz konusu ayıpların gizli ayıp mahiyetinde olduklarının ve kullanıma bağlı olarak zaman içinde ortaya çıktıklarının belirtilmesi karşısında buna ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davacı yüklenicinin, ancak kullanımla ortaya çıkacak türden gizli ayıpların 5 yıl içinde giderilmesini istemesi haklı bir taleptir. Gizli ayıbın varlığını tespit eden yüklenicinin önce 11/07/2016 tarihli e-posta ile, sonrasında ise 16/11/2016 tarihli noter ihtarı ile derhal davalıya yazılı bildirimde bulunmak suretiyle süresinde ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının panjurların fahiş fiyatlara değiştirildiğine ilişkin iddiası da ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda değerlendirilmiş olup, taraflar arasındaki 2014 tarihli yazılı sözleşme bedelinin 180.000 euro+kdv olduğu, bu fiyata binanın tüm dış doğramalarının dahil olduğu, 28 adet bağımsız bölüm bulunduğu dikkate alındığında, davacı tarafça ayıp nedeniyle 3.kişiye yaptırılan işlere (5 panjur motorunun değiştirilmesi, bir kanalın montajının yapılması, 8 adet panjurun bakımı, 24 adet çelik askı çubuğunun değiştirilmesi vs) ilişkin fatura bedelinin kadri maruf olduğu, davalı tarafın fahiş fiyat itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2018 tarih ve 2017/611 Esas, 2018/685 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 967,26 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 277,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 689,55 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.